30.10.2014

Türkiye Cumhuriyeti'nin 91. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Anıtkabir'deCumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdığı yazıda halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olmasına dikkat çekti.


 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri'ne şunları yazdı:


"Başkanlığınızdaki Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilan ettiği, milletimizin en büyük eseri, aynı zamanda gurur ve iftihar kaynağımız olan cumhuriyetimiz bugün 91. yılına ulaştı.
91 yıllık azimli ve kararlı mücadelenin neticesinde bugün Türkiye Cumhuriyeti ekonomisiyle, demokratik standartlarıyla barışa, insan hak ve özgürlüklerine atfettiği değerlerle bölgesinin ve dünyanın saygın bir devleti konumuna yükselmiş, dünyada örnek alınan ve takdirle izlenen ülkeler arasında yerini almıştır.
Cumhuriyetimizin ilk Cumhurbaşkanlığı vazifesini ifa ederken milli iradenin tam anlamıyla tecellisi yönünde hassasiyetinizi her fırsatta ifade etmiş, demokrasiye geçiş yönünde girişimlerde bulunmuştunuz.
Büyük bir iftiharla belirtmeliyim ki 91. yılında Türkiye Cumhuriyeti çok partili hayatı içselleştirmiş, milli iradeyi yüceltmiş, demokrasinin standartlarını ileri seviyelere taşımış, istisnasız herkesin cumhuriyeti olma yolunda tarihi adımlar atmıştır. Cumhurbaşkanının halkın doğrudan oylarıyla seçilmesi de bu sürecin tamamlayıcı adımlarından biri olmuştur.
91. kuruluş yıl dönümünde halkın doğrudan oylarıyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak aziz hatıranızı yad ediyor, tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyor, milletimizin Cumhuriyet Bayramı hayırlı olsun diyorum. Ruhunuz şad olsun."
T.C  12,CumhurBaşkanı
Recep Tayip Erdoğan
*********
SIRASIYLA  TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLARI :

DEVAMI




1-Mustafa Kemal Atatürk

2-İsmet İnönü

3-Celal bay

4-Cemal Gürsel

5-Cevdet Sunay

6-Fahri Korutürk

7-Kenan Evren

8-Turgut Özal

9-Süleyman Demirel

10-Ahmet Necdet Sezer

11-Abdullah Gül

12-Recep Tayyip Erdoğan ( Halk Tarafından Seçildi )


**********


Cumhuriyet ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı :

YENİŞAFAK / Mehmet Metiner

Cumhuriyetimiz 91 yaşında. Cumhuriyet'in ne olduğunu anlatmaya gerek yok. Adı üstünde, 'Cumhurun rejimi' demek…
Cumhur, halk demek… Herkes demek.
Dini, dili, ırkı, rengi, mezhebi ne olursa olsun vatandaş olan herkesin rejimi demek Cumhuriyet. Farklılıkların tekleştirildiği değil, farklılıkların çokluk anlayışı içinde yaşatıldığı demokrasi o yüzden cumhuriyet için olmazsa olmaz bir öneme sahip. Eğer bir cumhuriyet herkesin değilse ve herkesin kendine ait hissettiği bir rejim değilse orada demokrasiden bahsetmek imkansızdır. Cumhuriyetimiz ne yazık ki uzunca yıllar demokrasiden yoksun yaşatılmaya çalışıldı. Daha doğru ve açık bir ifadeyle, elitist ve azınlıkçı bir zümrenin cumhura anti-demokratik yöntemlerle dayattığı bir despotik rejime büründürüldü.
'Tek parti hanedanlığı' ve 'Milli Şef faşizmi', demokrasiden yoksun cumhuriyetimizin kapkara günleridir. Sandığa geçildikten sonraki süreçte de cumhurun iradesinin Ankara'da vesayet altına alınması, darbelerle halk iradesinin terbiye edilmeye çalışılması demokrasisiz cumhuriyetin göstermelik demokrasi maskesi altında o elitist ve azınlıkçı zümre tarafından sürdürülmek istendiğinin göstergesiydi. Cumhurunu beğenmeyen ve cumhuru yukarıdan aşağıya zecri yollarla değiştirmeye çalışan bu cumhuriyetçi-elitist anlayış gücünü sandıktan değil derin bürokrasiden alıyordu.
'Derin bürokrasi' demek, darbe anayasalarıyla beraber sistemin içine monte edilen en güçlü vesayet organları demekti. Anayasa Mahkamesi gibi… Yüksek Yargı gibi… Milli Güvenlik Kurulu gibi… Sandıktan çıkan irade Ankara'da önüne konulan politikaları koşulsuz tatbik etmezse alaşağı edilirdi.
Ya darbeler marifetiyle hükümetler devrilirdi. Ya Anayasa Mahkemesi tarafından iktidardaki partinin ipi çekilirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamının bu bürokratik iradeyi pekiştirmek için nasıl demoklesin kılıcı gibi tutulduğuna girmeye bile gerek yok.
Hakimiyet kağıt üstünde kayıtsız-şartsız cumhura aitti, ama gerçekte hakim olan tek güç bürokratik oligarşiydi. Meclis bir tür noterlik makamı olarak görülürdü. Hükümet, MGK devletinin icra organı gibi çalışmakla yükümlüydü. Yasaklarla örülü bir rejime dönüştürülmüştü cumhuriyet.
Cumhur için neyin gerekli ve neyin gereksiz olduğuna hükmeden bir üst irade vardı. Cumhurun neyi giyip giymeyeceğine karar verme hakkı bile yoktu. O üst iradenin istemediği bir giyim-kuşam tarzına bürünmüşse şayet kamusal alanların tümü kendisine kapatılırdı. Üniversitelerde okuyamazdı mesela. Milletin meclisinde bulunamazdı mesela. Kamu kurumlarında zinhar görev alamazdı mesela. Yasaklar gırlaydı. Her alanda. Koyu bir despotik rejimin cumhura cumhuriyet diye dayatılması kelimenin tam anlamıyla bir ironiydi.
AK Parti iktidarıyla beraber bu vesayet rejimi de, despotik yönetim tarzı da tarihe uğurlandı. Artık cumhura o azınlıkçı-elitist zümrenin dayattığı despotik bir cumhuriyetimiz yok çok şükür. Cumhurun isteğini göre kendini şekillendiren ve cumhurun farklılıklarını üzerinde taşıyan demokratik bir cumhuriyetimiz var hamdolsun. Cumhur artık kendi başkanını kendisi doğrudan seçebiliyor. Cumhur ne istiyorsa o oluyor. Bürokratik oligarşi henüz bütünüyle ortadan kaldırılmamış olsa bile gücünü büyük ölçüde yitirmiş durumda.
Bürokratik-elitist cumhuriyetin zaptiyeleri elbette bu değişimden hazzetmiyorlar. Demokrasiyle kendini taçlandırmış cumhuriyetimiz görkemiyle artık göz kamaştırıyor. Değişime direnenler bir bir tasfiye ediliyorlar bizzat cumhur tarafından. Dün Yeni Türkiye'nin demokrasiyle taçlanmış cumhuriyetinin 91. Yıldönümünü Başkanlık Sarayı'nda kutladık.
Yeni Türkiye'nin lideri ve cumhurun seçilmiş ilk başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünyada eşi benzeri az bulunur Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda cumhur adına göğsünde taşıdığı o haklı gururu gördüğümde tarifsiz bir sevinç yaşadım. Demokratik cumhuriyetimize yaraşır görkemli bir saray inşa edilmiş. İnşaallah yeni Türkiye'nin yeni anayasasını 2015 seçimlerinden sonra yaparak demokratik cumhuriyetimizi tüm halkların gıptayla izlediği bir mecrada ilelebet yaşatırız diyorum.
Yaşasın demokratik cumhuriyetimiz.
SENDEN, BENDEN, HEPİMİZDEN BÜYÜK ALLAH VAR!
Cumhurbaşkanımız Erdoğan her seferinde uyarırdı hepimizi: 'Sakın ha, iktidarın şehvetine yenik düşmeyiniz.' Rabbimiz, kendisine yeryüzünde iktidar verdiklerine hep alçak gönüllü olmayı salık verir. Bizler hakkın emrinde ve halkın hizmetinde olan neferleriz. Makam ve mevkiler bizi şımartmamalı. Büyük ol kişidir ki, yükseldikçe alçalır. Küçük ol kişidir ki yükseldikçe böbürlenir. Kibir sahiplerinden uzak durmak gerek. Bizim kibrimiz müstekbirlere karşı olmalı asıl, garibanlara ve mazlumlara karşı değil. Bir tek müstekbir zalimlere karşı kibirlenmek sadakadır bizim inancımızda, gayrısı manevi günahların en büyüğüdür. Kendine saygısı olanın bir başkasına saygısızlığı olamaz. Makamlar gelip geçicidir. Unvanlar da. Kalıcı olan adamlıktır. İnsanlıktır. Geldiğimiz yeri unutmamalıyız asla. Geçmişimizi de.
Başkalarının aşağılamalarıyla büyüdük biz. Kendini muktedir sananların o küçümseyici ve azarlayıcı nazarlarından hep şikayet edip durduk. O üsttenci, küçümseyici ve azarlayıcı nazar, zinhar bizim nazarımız olamaz. Kim ki dün eleştirdiği muktedirlere dönüşürse o bizden değildir. Anlayış olarak bizden değildir. Ahlaken bizden değildir.
Cumhuriyetçi elitistlerin nazarlarını dindarlık kisvesi altında sürdürenlere aramızda yer olmamalı. Kibir, küçültür ve bitirir insanı. Ölümlü bir kul olduğumuzu unutmayalım dostlar. Ve birbirimizi yanlış yaptığımızda uyarmakla yükümlü olduğumuzu da… Özür dileme erdemliliğinden yoksun olanlarla yol arkadaşlığı yapılmaz bilesiniz.

Yeni emperyalizme karşı Yeni Türkiye
TAKVİM / Bülent Erandaç


PLAN 2001'DE BAŞLADI

KÜRESEL PAYLAŞIM planlarında, ne tesadüftür, 1. Numaralı Sıklet Merkezini Genişletilmiş Ortadoğu ve Avrasya oluşturuyor. Bu bölgenin seçilmesinde, petrol/gaz ve enerji boru hatlarının güvenliğinin birinci derecede önemli olduğunu görmemek, anlamamak mümkün mü? Amerika-İngiltere (Ve Avrupa) merkezli stratejik beyinler, yeni emperyalizm planlarını 2001'de, İkiz Kulelere saldırı sonrasında uygulamaya başladı. Önce Afganistan işgali başladı. EL KAİDE bahane edilerek dünyanın yeni küresel gücü Çin'in önünü kesmek için harekete geçtiler. Yeni Ortadoğu dizayn edilirken, petrol/gaz merkezlerini ırkmezhep ayrımları üzerine şekillendirmek ve İsrail'im güvenliğini sağlamak öncelikli olarak değerlendirildi. Irak işgal edildi. 3'e bölündü.
Kürt, Şii, Sünni bölgeler şekillendi. Sıra Suriye'ye gelince, Rusya ve Çin'in gelişmelere set çekmesi, bugün sınırlarımızda yaşanan kan ve gözyaşlarına yol açtı. Türkiye, Mısır ve Ukrayna üzerinde psikolojik harekât başlatıldı.
Ukrayna ve Mısır'da işi hallettiler.
Tayyip Erdoğan liderliğindeki YENİ TÜRKİYE ise planlarını çökertti.
IŞİD'in Yeni Ortadoğu şekillenmesinde çok iyi kullanılan bir enstrüman olduğu ortaya çıktı. IŞİD'i yaratan, hazırlayan Batı'dır. Şimdi, PKK-PYD aşkını gözlüyoruz.
İlginçtir, 1999 YILINDA Öcalan'ı Türkiye'ye teslim eden ABD, 15 yıl sonra PKK'ya, onun Suriye kolu PYD'ye sarıldı. Derin Amerika, PKK'da ne cevher görmüş olabilir? Derin Amerika-İngiltere-Almanya-Fransa, Kandil'i şımarttılar. Bir taraftan Yeni Türkiye'nin çözmekte olduğu çözüm sürecini sabote ettiriyorlar. Diğer taraftan PKKPYD'ye Kuzey Suriye'de hayat veriyorlar.
ERDOĞAN-DAVUTOĞLU OYUNU GÖRÜYOR: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Her türlü melanetin, olanların arkasında bir ÜST AKIL VAR" diyerek, oynanan oyunlarını, emperyalizmin paylaşım mücadelesini gördüğünü, iyi analiz ettiğini gösterdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, oynanan küresel paylaşım kavgasının ruhunu biliyor. Nitekim önceki gün; Ortadoğu'yu dizayn eden İngiltere'nin yayın organı BBC'e anladıkları dilden konuştu: "Sınırlarımızda, PKK, İŞİD, Esad istemiyoruz.'' Bu ne demektir? Esad üzerinde, Amerika-Rusya'nın oynadıkları oyunun görülmesidir. Batı'nın, PYD üzerinden, Kuzey Suriye'de yeni bir devletçik çıkarmalarının iyi analiz edilmesidir.

SONUÇ: Yeni emperyalizmin, petrolgaz ve enerji boru hatlarını kontrol bağlamında ırki-mezhebi yeni devletçciklerle kurgulanan yeni paylaşım planlarını bertaraf etmede olmazsa olmazımız şudur: Yeni emperyalizmin paylaşım haritasını bir zamanlar Sevr planlarını yırttığımız gibi yırtmanın dayandığı güç 77 milyonun birliğinden geçiyor.
91'İNCİ YAŞINA GİREN CUMHURİYETİMİZ YENİ BİR RUH VE HEYECANLA BİRLİK VE BERABERLİĞİNİ SARSILMAZ BİÇİMDE SÜRDÜRDÜKÇE ERDOĞAN-DAVUTOĞLU YENİ TÜRKİYE LİDERLİĞİ; HER OYUN PLANINI BERTARAF ETMEYE-YIRTMAYA MUKTEDİR OLACAKTIR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder