29.11.2014

Gelenler - 41 - Soylar




Noreagaaa ve Achernahr takma adlı iki araştırmacının, Hashemsfilms,
Kur'an-ı Kerim, İncil ve Tevrat'tan ilham alarak yaptığı dünya dinlerindeki
Anti-Christ, Deccal, İmam Mehdi ve İsa'nın ikinci gelişi gibi konuları içeren
"The Arrivals" dizisinin Türkçe altyazılı halidir




Aleister Crowley: Ünlü İngiliz okültist, Skoç Riti'nde 33. derece Büyük Üstad, özgür mason, yazar, mistik, satranç ustası, dağcı, şair, ressam, astrolog. Eylemleriyle henüz yaşarken "Dünyanın En Kötü Adamı" şeklinde adlandırılan Crowley, Altın Şafak tarikatı, Ordo Templi Orientis gibi farklı okült organizasyonların üyesiydi.

SATANİZM'İN KURUCU VE KENDİ DÖNEMİNİN EN BÜYÜK KARABÜYÜCÜSÜ OLARAK TARİHE GEÇEN BU ŞAHIS KİLİSE TARAFINDANDA DÜNYANIN EN KÖTÜ ADAMI ÜNVANINI ALMIŞTIR..

ayrıca bu şahıs oğluna Attaturk ismini vermiştir.. bunun da nedenini bilen yok..

BÜYÜ KONUSUNDA KABALA BAZINDA ÇOK İLERLEDİĞİ İDDİA EDİLMEKTE..

Alaister Crowley'i biraz daha iyi tanıyabilmek için, 1934 yılında aleyhine açılan bir davaya bakmakta olan Hakim Swift'in, hakkında söyledikleri;

Kırk yılı aşkın bir süredir şu veya bu yetki ile yasaların tatbiki ile uğraşmaktayım. Şu ana kadar akla gelebilecek her türlü sapıklığı bildiğimi düşünmekteydim. Düşünmekteydim ki habis ve kötü olan herşeyin şu veya bu zamanda benden önce üretilmiştir. Bu davada şunu öğrendim ki bizler eğer yeterince uzun yaşarsak yeni birşeyler daha ögrenebilmekteyiz. Şimdiye kadar kendisini yaşayan en büyük şair olarak tarif eden bu adamın ürettikleri kadar sinsi, korkunç ve küffar ve mide bulandırıcı şeyler duymadım.


28.11.2014

Erdoğan: Son nefesimize kadar Hakk'ı anlatacağız







İstanbul'da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dini Liderler Zirvesi'nde 41 Ülkeden gelen katılımcılara hitap etti.
Bu zirvenin sadece Türkiye için sadece Latin ABD ülkeleri için değil tüm islam coğrafyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını tekrar Allah'tan niyaz ediyorum. Diyanet işleri başkanlığımızın son derece gayretli son derece isabetli bu çalışmaları neticesinde bu zirve vesilesi ile 41 ülkeden 71 temsilci İstanbul'a geldiler.
BİZE DÜŞEN SON NEFESİMİZE KADAR HAKK'I ANLATMAKTIR
Latin ABD ülkelerine inşallah 2015 yılı içerisinde daha ağırlık vereceğiz. Bu hafta Cezayir ve Ekvator Ginesi'ne gidiyoruz. İşimizin tüm dünyada ne kadar ağır olduğunun idraki içerisindeyiz. Tabi sorumluluğun içinde olmak yetmiyor, icraat gerekiyor netice gerekiyor. İslam Dünyası'nda bu noktada sıkıntımız çok büyük. Şiirle konuşmak bazen zor oluyor. Tercümede zorluklar olduğu için bizde bunlar aslında güzel ifadedir. Konuyla ilgili olarak da gönül diliyle konuşmak çok farklı oluyor şairlerimiz onu da güzel telaffuz etmişler. Biz bu şekilde anlatmaya gayret edeceğiz. Gönlümüzden geçenleri gönüldaşlarımızla paylaşacağız.

İslam, insanın kendi tercihi ile kendi iradesi ile inanması ile birlikte Allah'ın kişiye bahşettiği en büyük hediyedir. Yani hidayettir. Eğer kalplerine kulaklarına damga vurulmuş ise gözlerine de perde inmişse ne kadar anlatırsanız anlatın onlar inanmayacaklardır.
İSLAM DİNİ SÖMÜRGENİN KÖLELEŞTİRME ARACI OLMADI

İki osmanlı Gemisi okyanusa açılmış ancak yollarını kaybederek hocamında ifade ettiği gibi Brezilya'nın Rio sahiline varmışlar. Gemide bulunan ve alim bir zat olan Abdurrahman Efendi Brezilya'da kaldı ve oralarda hep İslam'ı anlattı. İnsanlara tebliğ vazifesinde bulundu. 19-20. YY'larda çok sayıda müslüman Latin Amerika'ya göç ettiler. Bu göçmenler Osmanlı pasaportuna sahip oldukları için bugün hala El Turko olarak anılırlar.

Basbakan Erdogan Kuveyt'den Dünya'ya Tarihi Çagri.





Şeyh Fahad el-Ahmed Uluslararası Hayır İşleri Ödülü Kurulunca kendisine verilen İslam Dünyası Mümtaz Şahsiyet Ödülü'nü aldı. Erdoğan, İsrail'in Filistinlileri insanlık dışı yöntemlerle katlettiğini, Akdeniz'de korsanlık yapıp, yardım gemisine saldırarak 9 Türkü şehit ettiğini belirterek, "Biz bunu görmezden, duymazdan geleceğiz öyle mi? Herkes susabilir, herkes tepkisiz kalabilir, herkes susarak onaylayabilir, ama biz susmayız, susamayız ve emin olunuz susmayacağız" dedi.

Tayip Erdoğan'dan İslam dünyasına Unutulmayacak Ders!!! (Efsane Konuşma)

Başbakan Erdoğan - İslam Alimleri Toplantısı Konuşması - TAMAMI (17.07.2...






Erdoğan'ın İslam Alimleri toplantısı konuşması İZLE
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda İslam Alimleri toplantısında konuştu.

Erdoğan İslam Alimleri Toplantısında Konuştu...

Recep Tayyip Erdoğan, Mezhep, Mezhepçilik


Dolmabahçe Sarayı'nda İslam Alimleri toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kendisi için yapılan mezhepçi söylemlerine çok sert cevap verdi. Erdoğan 'Bize mezhepçi diyenler çocuklarınıza neden Ömer ismini koymazsınız' dedi.

Başbakan Erdoğan, İslam Alimleri toplantısında yaptığı konuşmasına İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına değinerek başladı.

'ÖMER BİZİM DEĞİL Mİ?'

Konuşmasında, 'Biraz özeleştiri yapalım' diyen Erdoğan kendisi için yapılan mezhepçi söylemlerini eleştirdi; 'Biz mezheplerine bakmıyoruz kimsenin. Bize mezhepci diyenler, neden çocuklarınıza Ömer ismini koymuyorsunuz? Ömer bizim değil mi? Hüseyin, Ali bizim değil mi? Niye Ömer ismini duyunca rahatsız oluyorsunuz?'

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;

'Türkiye olarak asırlar boyunca yaptığımız gibi ilahi emri yerine getirmeye çalışıyoruz. Müslüman, müslümanın kardeşidir, ona yalan söylemez, ona ihanet etmez. Müslümanın kanı müslümana haramdır. Yaşananları hem anlamakta hem de anlamlandırmakta güçlük çekiyorum. Bir adam bombayı gidiyor bir camide ibadet edenlerin üzerinde patlatıyor. Bu adam kendine Müslüman diyor.

1 MİLYON 50 BİN MÜLTECİ VAR ÜLKEMİZDE

200 bin insan bombalar yağdırılarak öldürülüyor. 1 milyon 50 bin mülteci var ülkemizde. Olay farklı zemine doğru kayıyor. Aynı şekilde Lübnan ve Ürdün bunun sıkıntısını yaşıyor. Bu yaşananlar ilahi kitap tarafından şiddetle yasaklanmıştır.

ÖLDÜRENİ SAMİMİ BULUP, ÖLENLER İÇİN İSE HAK ETTİLER DEMEK YANLIŞ

Bu toplantıyı ben bir özeleştiri toplantısı olarak görmek istiyorum. Biz nerede yanlış yaptık? 200 bin insanın öldürüldüğü bir yerde öldüreni samimi bulmak, ölenler için ise hak ettiler demek doğru değil.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NİÇİN KURULDU

İsrail 10 gündür Gazze'ye bomba yağdırıyor. Şu ana kadar 220'den fazla Gazzeli masum hayatını kaybetti, bunun içinde çocuklar ve kadınlar var. Dünya ölenler Filistinli olduğu için hiç sesini çıkarmıyor. Birleşmiş Milletler'in sesini duyuyor musunuz? Göstermelik şeyler yapılıyor. Birleşmiş Milletler niçin kuruldu? Dünya barışı için, peki dünya barışına katkısı var mı? Onların gizli amacı neyse ona hizmet ediyorlar.

MEMNUN OLAN İSLAM ÜLKELERİ VAR

Filistin olayından memnun olan İslam ülkeleri var, çünkü memnun olmasalar onlar da müdahil olurlar. Filistin'de bizim özbeöz kardeşlerimiz öldürülüyor, Filistin'de insanlık ölüyor. Bizim için önemli olan rabbimizin rızasını kazanmaktır, kulların rızasını değil. Biz Filistin'in 1948'den beri yaşadığı acı için kıvranırken Lübnan eklendi, Somali, Suriye eklendi. Filistin meselesinde İslam dünyası dik dursaydı belki de bugün İslam dünyası kanıyor olmayacaktı.

EY İSLAM DÜNYASI NEREDESİN

Batı susarken İslam dünyası da susuyor, seyrediyor. Cidde'de islam işbirliği Teşikilatı konferansı yapıldı. Türkiye, Katar ve Filistin üst düzey temsil edildi. Diğerleri temsilci gönderdi. Ey İslam dünyası neredesin? Senin için parçalanmıyor mu?

SEN BATI'YI BIRAK

Sen Batı'yı bırak. Filistin'de bir mezhep çatışması olmadığı için İslam dünyasının dikaktini çekmiyor. Filistin'de bizim öz kardeşlerimiz ölüyor. Müslümanların şerefi ölüyor.

ÖMER İSMİNDEN NEDEN RAHATSIZ OLUYORSUN

Biz mezheplerine bakmıyoruz kimsenin. Bize mezhepci diyenler, neden çocuklarınıza Ömer ismini koymuyorsunuz? Ömer bizim değil mi? Hüseyin, Ali bizim değil mi? Niye Ömer ismini duyunca rahatsız oluyorsunuz?' .



Cumhurbaşkanı Erdoğan - Müslüman Dini Liderler Zirvesi Konuşması / 15.11...





Cumhurbaşkanı Erdoğan, Latin Amerikalı islam alimlerinin İstanbul'daki toplantısında katılımcılara seslendi. İslam dünyasının keşiflerine ve manevi zenginliğine değinen Erdoğan, 'Amerika’yı Kolomb değil 1178’de Müslümanlar keşfetti' dedi ve ekledi 'Kristof Kolomb anılarında, Amerika kıtasında dağın tepesinde gördüğü bir camiden bahseder. Kristof Kolomb’un bahsettiği Küba’daki o dağın tepesine bir cami yakışır'

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:


- Önümüzdeki günlerde Küba'ya bir ziyaret gerçekleştirmeyi düşünüyorum.İslam Allahın insanlara verdiği en büyük hediyedir. Bize düşen son nefesimize kadar insanları hakka davet etmektir.

- Az önce Diyanet İşleri Başkanımız ifade etti. Ben de konuşma metnimi hazırlarken Abdurrahman Efendi’yi de ekledim. Onu hayırla yad etmek bizim için de bir görev.

- 1866’da iki Osmanlı gemisi Basra’ya ulaşmak üzere İstanbul’dan ayrılmış ama yollarını kaybederek Brezilya sahiline varmışlardı.

- Gemide bulunan Abdurrahman Efendi yıllarca Brezilya’da kaldı ve yıllarca dolaşarak İslam’ı anlattı. Göçmenler Osmanlı pasaportu oldukları için El Turko olarak tanındılar ve hala öyle tanınıyorlarLatin Amerika'nın İslamla tanışması 12. yüzyıla kadar sürdü.


- Amerika’yı Kolomb değil 1178’de Müslümanlar keşfetti. 1178'te Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmıştı.Kristof Kolomb'un anılarında Küba'nın bir dağında cami olduğu söylenir. Ben bugün Kübalı kardeşimle de konuşurum o dağın tepesine bugünde bir cami yakışır.


- İslamiyet sömürge dini değildir.Müslümanlar kemyyetin değil, keyfiyetin peşinde oldular. İslamı daha çok gönülle buluşturmanın mücadelesi verildi. İslam tarihinde bir sömürgeleştirme olayına şahit olamazsınız. İslam en çok mazlumların garip ve gürebanın dinidir. İslam zulmün değil, zulme başkaldıranın vasıtası olmuştur.

- Biz Türkiye olarak tarihin bize yüklediği mirasın ve sorumluluğun farkındayız. Endülüs'teki müslümanın hakkını bizim dedelerimiz savundu.Kutsal mekanların asırlardır hizmetkarlığını yaptılar. Türkiye içerdeki ve dışardaki bir çok olayı bertaraf etti.

- Azınlık olmalarına rağmen, inanıyorsanız o halde üstünsünüz. Yüzyıllar boyunca nasıl ayakta kaldıklarını da biliyoruz.

- Yardımlaşarak, paylaşarak kardeşlik hukuku içinde her yerde varlığımızı sürdürmeye İslam’ı yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz.

- Ben tarihini bize yüklediği mirasın ve omzumuzda taşıdığımız sorumluluğun farkındayız. Yüzyıllar önce 1 Dünya Savaşı’ında çok sayıda ülkeye karşı kahramanca mücadele etti. Yeni Türkiye Cumhuriyet’ini kurduk, tehditlere karşı boyun eğmedik.

-Mekke'nin Medine'nin izzeti ve şerefini bizim dedelerimiz muhafaza ettiler.

- Hamdolsun şu an Türkiye içerideki ve dışarıdaki tehlikeleri bertaraf etti. Tarih sayesinde yeni şükürler olsun yerini almaya başladı. Dünyanın her karışında savunduğumuz barışla birlikte bu yeryüzünde biz de varız diyoruz. Türkiye’nin hiçbir ülkenin sınırları ve içerisinde gözü yoktur, emeli yoktur.

- Dünyanın her yerinde barışın egemen olmasını istiyoruz. Sahip olduğumuz ulusal kuruluşlarla barışın, dostluğun temellerini atıyoruz.

- TİKA gibi Kızılay gibi, AFAD, TRT, AA gibi kuruluşlarımızla yoksullara ulaşmanın mücadelesini veriyoruz. Bu büyük insanlık mücadelesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'mız çok müstesna bir yerde duruyor.


- İstanbul’da bulunduğunuz süre içerisinde Müslüman kardeşlerimizin acısını daha yakından hissettiğinize inanıyorum... Müslüman gönüller arasında fiziki uzaklıklar yoktur. Ortadoğu’da Müslüman kardeşlerimiz çok ağır bedeller ödüyorlar. Karşımızda duran acı manzaranın çok sebebi var. Öz eleştiri yapmak zorundayız.

- Mevcut manzarada gayrimüslümlerin payı olduğu muhakkaktır ama tek sebep gayrimüslimler değildir. Müslümanların ezilmişliğini, yoksulluğunu İslam’ın kendisine bağlayanlar çok büyük saygısızlık içerisindedirler. Acaba şu anda İslam dünyasında Müslüman zenginler zekatlarını tam hakkıyla veriyorlar mı? Petrolün hakkı tam hakkıyla veriliyor mu?


- Mısır'da seçilmiş iktidar devrilirken demokrasiye inandığını söyleyenler darbeci yönetimi eleştirmedi. Suriye'de 300 bin insan öldü, dünya seyrediyor.
- Petrolü olan ülkelere demokrasi götürmek istiyorlar ama petrolü olmayan ülkelere karışmıyorlar. Biz özümüze kulak verecek Kuran ve sünnet ile adil olacağız. Her zaman ifade ediyorum, onların bir tuzağı varsa Allah'ın da bir tuzağı vardır. Biz iyi olmak istersek Allah bize bir yol gösterecek.

ERDOĞAN AVRUPA'YA POSTA KOYUYOR İZLE

Başbakan Erdoğan - İslam Alimleri Toplantısı Konuşması (17.07.2014 Tamam...





Erdoğan'ın İslam Alimleri toplantısı konuşması İZLE
Başbakan Erdoğan'ın İslam alimleri Toplantısı konuşması
17 Temmuz Başbakan Erdoğan İslam Alimleri Toplantısında
Erdoğan'ın İslam Alimleri toplantısı konuşması İZLE
Başbakan Erdoğan, İslam Alimleri toplantısında yaptığı konuşmasına İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına değinerek başladı.
Başbakan Erdoğan'ın İslam alimleri Toplantısı konuşması
Erdoğan: 'Müslüman olduğumuzu haykırmak zorundayız
ÖMER İSMİNDEN NEDEN RAHATSIZ OLUYORSUNUZ
Biz mezheplerine bakmıyoruz kimsenin. Bize mezhepci diyenler, neden çocuklarınıza Ömer ismini koymuyorsunuz? Ömer bizim değil mi? Hüseyin, Ali bizim değil mi? Niye Ömer ismini duyunca rahatsız oluyorsunuz?"

Başbakan Erdoğan'dan İslam dünyasına Filistin çağrısı
Erdoğan'ın İslam Alimleri toplantısı konuşması İZLE
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda İslam Alimleri toplantısında konuştu.
Başbakan Erdoğan "Dünya İslam Bilginleri Barış,itidal ve sağduyu insiyatifi toplantısı" açılış toplantısında konuştu
Başbakan erdoğan Tekirdağ mitingi 17 temmuz 2014
ak parti Tekirdağ mitingi 17 temmuz 2014
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi" toplantısında konuşan Gannuşi, Müslümanların, insanların durumlarını, çektiklerini konuşmak ve bu meselelere çare bulmak için toplantıklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın İslam alimleri Toplantısı konuşması tam metni 17 Temmuz 2014
Başbakan Erdoğan, İslam Alimleri toplantısında bir konuşma yapıyor. Başbakan Erdoğan'ın İslam alimleri Toplantısı konuşması tam metni 17 Temmuz 2014... Erdoğa, konuşmasında islam dünyasında yaşanan çatışmaları şiddetle kınadı. Erdoğan; "ölen de müslüman öldüren de müslüman" dedi.
slam dünyasının alimlerinin bir araya geldiği, Diyanet İşleri Başkanlığının öncülüğünde düzenlenen 'Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi' toplantısı başladı. Dolmabahçe Sarayı'nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başlayan toplantının açılış oturumunda Başbakan Erdoğan bir konuşma yapıyor.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarının satır başları;
ÖMER İSMİNDEN NEDEN RAHATSIZ OLUYORSUN
Ömer bizim değil mi? Hüseyin, Ali bizim değil mi? Niye Ömer ismini duyunca rahatsız oluyorsun?"
Başbakan Erdoğan, İslam Alimleri toplantısında yaptığı konuşmasına İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına değinerek başladı.

"ÖMER BİZİM DEĞİL Mİ?"
Başbakan Erdoğan'dan İslam dünyasına Filistin çağrısı
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'deki toplantıda yaptığı konuşmasında İslam dünyasını Filistin'deki zulme sessiz kalmamaya çağırdı.
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi Toplantısı'nın açılışında bir konuşma yaptı.


Konuşmasında İslam dünyasında yaşanan kanlı çatışamalara değinen Erdoğan, "Tüm Müslümanlar kardeştir" dedi. Filistin konusunda da İslam dünyasına seslenen Başbakan, "Ey İslam dünyası sen neredesin? Canın yanmıyor mu? Sonra Batı neden susuyor diyoruz. Sen kendi evinde susarsan başkası bir şey der mi?" diye sordu.
Erdoğan İslam Alimleri toplantısında konuştu!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan İslam Alimleri Toplantısında Konuştu. Başbakan Erdoğan Konuşmasında Filistin'deki savaşa duyarsız kalan İslam Alimlerine seslendi.
EY İSLAM DÜNYASI NERDESİN?
FİLİSTİN'DE MEZHEP ÇATIŞMASI OLMADIĞI İÇİN İSLAM DÜNYASI DUYARSIZ

Sen Batı'yı bırak. Filistin'de bir mezhep çatışması olmadığı için İslam dünyasının dikkatini çekmiyor. Filistin'de bizim öz kardeşlerimiz ölüyor. Müslümanların şerefi ölüyor.

Bizim için önemli olan Rabbimizin rızasını kazanmaktır, kulların değil. Filistin olayından memnun olan islam ülkeleri var.
SİYASİLER KARŞISINDA EL PENÇE DİVAN DURAN İSLAM ALİMİ OLMAZ

Siyasiler karşısında el pençe divan duran islam alimi bilmem. Suriye'de zalim esed yanlarına

Dolara mahkum olmuş kişiden alim olmaz. alim ilmini satmaz. Siz yüreğinizi ortaya koyun millet sizin peşinizden gelecek.

Akşemsettin olmasa Fatih olmazdı.
Başbakan Erdoğan'ın katılımıyla Dolmabahçe Sarayı'nda Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi Toplantısı'nın açılışı gerçekleştirilldi. Başbakan tayyip Erdoğan'ın da bir konuşma yaptığı toplantıda, islam alimlerinin çalışmaları devam edecek.
Erdoğan: 'Müslüman olduğumuzu haykırmak zorundayız
Erdoğan'ın İslam Alimleri toplantısı konuşması



27.11.2014

BUGÜN KUKLA VEHABİ SUUDİ ARABİSTAN'IN GERÇEK SAHİBİ İNGİLTERE'DİR : Hindistan'ın güvenliği, Büyük Britanya İmparatorluğu'nun çıkarı için Suudi Arabistan'ı kurup, tampon olarak aramıza koydular.



2 yıl İslam dini eğitimi verdikleri İngiliz casusu Hempher aracılığı ile yeni bir mezhebi de hayata geçirdiler.

Onun adı Vehabilik'ti. 

Bugün kukla Vehabi Suudi Arabistan'ın gerçek sahibi İngiltere'dir.
Dünyada petrol fiyatları ilginç bir şekilde düşmektedir. Çünkü Suudi Arabistan petrol üretimini aniden yüzde 25 artırmıştır.
Böyle bir kararı kendi başına verecek gücü asla yoktur.

"Üretimi artır" talimatı PATRON'dan yani LONDRA'dan gelmiştir. Zira ders verilmesi gereken üç ülke vardır onlar için.
Kuzey Irak petrollerini alıp Ceyhan'dan dünyaya satan Türkiye'dir birincisi. Ukrayna'yı işgal eden Rusya'nın da petrollerine darbe vurmaktır amaç.

Kuklaları Suudiler vasıtasıyla, diğer bölgelerde çıkan petrolleri de rekabet içine çekerek özellikle ABD'ye dönen K.IRAK'a ve Ruslar'a ağır bir ekonomik sopa indirmek siyasetini güdüyor İngiltere.

Ortadoğu'daki birçok ülkeyle, KURUCU olduğu için TOP gibi oynayan İngilizler, ortak çalıştıkları Derin Amerika ve Mossad vasıtasıyla IŞİD'i kurmuştur.
Ve müthiş bir ALGI operasyonu ile IŞİD'e Sünni damgası vurulmuştur.

IŞİD bugün camileri, türbeleri, mezarları yıkmaktadır. Bu sadece Vehabi kültüründe vardır.
Kurban bayramında IŞİD'in hakimiyetinde olan tüm şehirlerde mezarlıkların başına asker dikilmiştir. Ziyarete gelenler kapıdan çevrilmiştir.

Çünkü Vehhabi kültüründe kabir ziyareti ŞİRK'tir. Ancak dünya medyası YAHUDİ Baronların elindedir.
Tüm dünyaya Vehabilik adına gelen SELEFİLİĞİ "Sünni" diye tanıtarak müthiş bir ALGI OPERASYONU yaptılar.
11 Eylül öncesi tüm dünyada Şİİ TERÖRÜ adıyla algı operasyonu yapıyorlardı.

FAZLA UZUN DEĞİL 7 HAZİRAN 2015'TEN SONRA YENİ TÜRKİYE BİLEĞİNİ ÖPMEK ZORUNDA KALACAKLAR : Coşkuyu, ateşi, heyecanı söndürmek için hep birlikte Orgeneral Özel'e, Hakan Fidan'a, Başbakan Davutoğlu'na ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a ardı ardına operasyonlarını sürdürenler hayale kapılmasın.


SONUÇ: Coşkuyu, ateşi, heyecanı söndürmek için hep birlikte Orgeneral Özel'e, Hakan Fidan'a, Başbakan Davutoğlu'na ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a ardı ardına operasyonlarını sürdürenler hayale kapılmasın.


OK YAYDAN ÇIKTI. KUTLU YÜRÜYÜŞÜ DURDURAMAYACAKLAR.
DİZ ÇÖKTÜREMEYECEKLER.
FAZLA UZUN DEĞİL 7 HAZİRAN 2015'TEN SONRA YENİ TÜRKİYE BİLEĞİNİ ÖPMEK ZORUNDA KALACAKLAR.

GENELKURMAY VE MİT'E SALDIRI


Son günlerde iki hassas kurumumuza yönelik derinliği bulunan bir algı operasyonu yürütülüyor. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'i ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı hedefe oturtan özel çabalar göze batıyor.

Daha doğrusu özel planlara göre bir cephe harekatı var.
Türkiye'nin kaderini etkileyen, geleceğine yönelik nokta atışlarda bulunanların tesadüfen ortaya çıkmadığını biliyoruz. Bu bağlamda, Türkiye'nin belkemiği iki kuruluşu olan Genelkurmay ve MİT'e yönelik konuşmalar da tesadüfen olmuyor. Özel ve Fidan'a yönelik saldırıların,PKKKCK-
HDP'nin 45 vatandaşımızın ölümüne, yüzlerce yaralanmaya, birçok kamu kurumunun yakılıp yıkılmasına yönelik 6-7 Ekim olaylarından sonra başlatılması tesadüf değildi. 
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel'e yönelik yerli-yabancı bir kumpasla başlatılan bir algı operasyonu göze batıyordu.

Kukla Suudi Arabistan'ı kullanarak petrol fiyatlarını dibe vurdurdular. Rus ekonomisi bu yıl tam 110 milyar euro zarara uğrayacak.


Dünyada büyük bir savaş yaşanıyor.
Evet bazı yerlerde silahlar konuşuyor ama bazı yerlerde de savaş kapalı kapılar ardında yaşanıp sokaklara taşınıyor.

Ukrayna'da Rusçu Devlet Başkanını, Almanya liderliğinde Avrupalılarla indirdiler.
Rusya da gitti Kırım'a daldı, topraklarına kattı.
Sen misin bunu yapan.

Zaten Yahudi Baronların ve Yahudi petrol tüccarlarının tamamını da kovmuştu ülkeden Putin.

Bardağı taşıran son damla bile kalmamıştı artık.
Şiddetle Putin'e saldırıyorlar.
İngiliz The Economist "2 yıl ömrü kaldı Putin'in" diye yazdı.

Kukla Suudi Arabistan'ı kullanarak petrol fiyatlarını dibe vurdurdular. Rus ekonomisi bu yıl tam 110 milyar euro zarara uğrayacak.

Ayrıca ekonomik ambargo nedeniyle 32 milyar euro extra bir kayıp yaşaması bekleniyor. The Economist, yabancı yatırımcıların bu yıl 100 milyar euro'yu Rus piayasından çekerek kaçacağını duyurdu.

Rus döviz rezervleri altı ay içinde 100 miyar euro eridi. Yaklaşık bir ay önce Türkmenistan'daydık. Petrol fışkıran bir ülke.

Orada bir İngiliz petrol şirketinin üst düzey yöneticisi ile sohbet ettik. "Rusya'nın elinde fazla para var. En az 200 milyar eurosunu çalacaklar. Operasyon için düğmeye basıldı" diyordu.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İSEDAK toplantısındaki konuşmasında İslam İünyasına tarihi çağrıda bulundu.


Burada yaptığı konuşmada İslam cografyası üzerinde yaşanan olaylara değinen Erdoğan, Batı'nın İslam ülkelerinin petrolü ve altınını sevdiğini ama asla kendisini sevmediğini belirterek tarihi bir çağrıda bulundu. Hiç bir mezhep ayrımı yapmadan tüm İslam ülkelerinin bir köşeye çekilip yaşanan kaostan kimin kazançlı çıktığını görmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, ancak çözümün fitilinin bu şekilde ateşlenebileceğini söyledi.
HERGÜN BİR KAÇ KERBELA YAŞANIYOR

Meselenin sadece yoksulluk olmadığını, İslam cografyasının tarihinde hiç olmadığı kadar kanla anılır hale gelmiş durumda olduğunu belirten Erdoğan,''Hemen hergün farklı ülkelerde bir kaçtane Kerbela'ya şahit oluyoruz. Hergün çocuklarımız ve kadınlarımız ölüyor. Kutsal mekanlarımız gözlerimizin önünde barbarların postalları ile çiğneniniyor. Sesimiz çıkabilyor mu?, Konuşabiliyormuyuz? hayır..''
 diye konuştu.

BİZİ  DEĞİL, ÖLÜMÜZÜ SEVİYORLAR!

İslam ülkelerinin yeryüzünde barışı tescil edebilecek güce sahip olduğunu ve eğer istenilirse akan kanların da durabileceğini, çocuklar ölmeyebileceğini de dile getiren Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürü;  ''İstenirse Ortadoğu'daki kan durabilir. Filistin'in yanlızlığı giderilebilir. Bizim sorunumuzu dışarıdan gelen çözemez. Dışarıdan gelenler İslam coğrafyasının petrolünü, altınını seviyor, bizim iç karışıklılığımızı seviyor. Bizim ölümüzü seviyorlar. Ama inanın bizi sevmiyorlar. Buna daha ne kadar göz yumacağız.''

ERDOĞAN'DAN TARİHİ ÇAĞRI!

''Her ne mezhepten olursa olsun tüm kardeşlerime çağrıda bulunuyorum''
 diye konuşmasını sürdüren Erdoğan,  ''Ne olur şöyle bir kenara çekilelim ve bu kaostan ve tartışmalardan kim kazançlı çıkıyor bunu görelim. Şayet bunu görebilirsek çözümün fitilini ateşlemiş oluruz.'' dedi.

BATI MEDYASININ HEDEFİ OLDUM

PARALEL YAPI'YI CIA İLE MOSSAD YÖNETİYOR : Paralel Yapı soruşturmasında ifade veren, Gülen'in eski sağ kolu Latif Erdoğan: Paralel Yapı benim gözümde terör örgütüdür. Yapı artık CIA ve Mossad'ın eline geçmiş ve artık ABD ile İsrail adına hizmet eder bir hale gelmiştir

Fethullah Gülen'in bir dönem en yakınındaki isimlerden olan Latif Erdoğan'ın Paralel Yapı soruşturması kapsamında savcılıkta verdiği 26 sayfalık ifadesinin tam metnine SABAH ulaştı. Erdoğan ifadesinde, "1990'lı yıllara taşıdığımız bu hizmet hareketi CIA ve MOSSAD gibi gizli servislerin kontrolü altına girdi. Paralel benim nazarımda terör örgütü niteliği taşıyan bir yapıdır" dedi. Bir dönem Fethullah Gülen'in en yakınındaki isimlerden olan Latif Erdoğan, ifadesinde çok önemli tespitlerde bulundu. İşte Erdoğan'ın ifadesinden çarpıcı bölümler: 

AMAÇ İSLAM DEVLETİ
 
http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg
 Fethullah Gülen'in amacı devlet ve kurumlarını ele geçirmek, İslam devletini oluşturmaktır. Kısacası bugüne yorumlanmış hilafet anlayışıdır. Bu amaçlar uğruna devlet ve organlarında kadrolaşma net bir şekilde oldu. Bunun en belirgin örneği 17 Aralık sürecidir. Paralel örgüt kadrolarının yapmış olduğu bu operasyonlar gerçekleşseydi Türkiye devleti ele geçirilmiş olacaktı. 

http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg
 Gülen'in Edirne dönemi çok önemlidir. Çünkü orada ABD Konsolosluğu tarafından insanlara izletilen filmler sayesinde Amerikan kültürünü vermeye çalışmışlardır. Bu durumdan Gülen'in de etkilendiğini ve Amerikan hayranı olduğunu bizzat kendi söylemi ile şahit oldum. 

http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg
 Gülen'in Nur Vergin, Kasım Gülek, Bülent Ecevit gibi isimlerle teması, Kemalist gruplarla, Amerika ile olan ilişkiler ve akabinde Masonlar ile yakınlaşması, hizmetin kuruluşundaki amaç ile Gülen'in değişim sürecine girdiğinin açık bir göstergesidir. Yapı neticede CIA ve MOSSAD'ın eline geçmiş, ABD ve İsrail adına hizmet vermeye başlamıştır. 

HALK PLANI BOZDU
 

http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg
 Fethullah Gülen'in devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetleri vardır. Gülen aracılığı ile dış güçler darbe girişimi neticesi hükümeti ele geçireceklerini ya da devireceklerini zannettiler ancak halkın her şeye rağmen devlete sahip çıkması neticesinde bütün planlar bozuldu. Gülen'i tüm toplum benimser diye düşündüler ancak bekledikleri gibi olmadı. 

PSİKOLOJİSİ BOZULDU
 
http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg
 Hakan Fidan yerine emniyet kökenli Ramazan Akyürek getirilecek, dış güçlerin ve Paralel Yapı'nın hedefleri doğrultusunda hizmet edecekti. Recep Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve Paralel Yapı'nın amaçladığı tehlikeli sonuca engel olmuştur. Bu sebeple İsrail ve Paralel Yapı tarafından Fidan sevilmeyen bir şahsiyet olmuştur. 

http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg
 17 Aralık sürecinden sonra Fethullah Gülen'in ilk bir ayını pişmanlıklarla geçirdiğini, mağlubiyeti hazmedemediğini biliyorum. Bu süreçten sonra kendisine olan ilginin azalması psikolojisini olumsuz etkiler, normalde yapmayacağı bir hareketi yapacak duruma gelebilir. 

http://www.sabah.com.tr/c/i/bullet.jpg
 Fethullah Gülen in iki temel hedefi vardır. Birincisi 'üst akıl'ı memnun etmek, diğeri ise dünya üzerinde bu anlayışı entegre etmektir. Bu üst akıl dershaneler konusunu fırsat bilerek, Gülen'in hükümete karşı harekete geçmesini sağladı. Devlet içinde yatay bir büyüme gerçekleştiren Paralel Yapı, dikey büyüme sürecine geçerek devletle çakıştı. CIA ve FBI tarafından Paralel Yapı'ya ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik eğitimler verdi. 

İSHAK ALATON: "İSRAİL YÖNETİMİNİ İSRAİL MEDYASINDA DA ELEŞTİRDİM"

Yahudi işadamı David Kazado'dan şok açıklamalar Türkiye'de olay yaratac...

26.11.2014

TÜRKİYE TWİTTER'I NASIL TERBİYE ETTİ? Bu Yaygara Neden? "Kim Diktatör . Erdoğan mı Twitter mı? Yasağının arka planını ve sosyal medyadaki yaygaranın sebebi



Twitter Türk Devleti'ni kaale almayıp, Türk Adliyesi’nin 'kaldırılmalı' kararı çıkardığı porno linkleri kaldırmayacak! 

T.C Vatandaşları hergün hesaplarının hack’lenmesi ve rezil edilmesi tehdidine veya her an akla hayale gelmeyecek şerefsizlikte küfürlere karşı savunmasız bir çaresizlikle bu siteye girecek!

Twitter 50-60 lira vermeye tenezzül edip de yardım makalelerini Türkçe'ye çevirtmeyecek ve 'Dilinizde çeviri yok' diyecek!

Twitter Allah, kitap, peygamber, ana, avrat herşeye küfreden ahlaksızların İP adreslerini vermek şöyle dursun, dava açanlara ve talep eden Türk yargı mercilerine cevap bile vermeyecek!

Twitter Türk Polisi "Lütfen Türkiye'de bir Twitter ofisi açar mısınız?" dedi diye 'tehdit ediliyoruz' yalanıyla ABD mahkemesine verecek! 

Ve bazılarımız da "Türk Devleti Twitter'ı kapattı" yaygarasıyla Türkçe İngilizce 'Diktatör Erdoğan' propagandası yapacak! 

Yazıklar olsun!

Kim diktatör? Erdoğan mı Twitter mı?

Onlar da kendilerine küfredildiği anda öfkeden kızaran suratlarının şahitliğiyle biliyorlar ki, o küfür edenlerin ip adres ve kimliklerini asla vermeyen Twitter diktatör gibi davranmıştır ama zaten gerçek diktatör olan kendi hocaefendileri ve önderlerine olan takıntıları ve menfaatleri, bunu itiraf etmeyi 'engelliyor'!

ABD firması Türk Devleti ve Milletiyle yıllardır dalga geçiyor! Bunlar da ülkelerinin onurunu değil bu firmayı savunmayı direniş/demokrasi falan sanıyor!

Türkiye’nin onurunu değil, ABD şirketini savunmayı özgürlük savaşçılığı, delikanlılık, direniş, devrim falan diye kakalayanların bu alengirli edebiyatları artık tutmuyor! Çünkü saldırmaktan, iftiradan, montajdan, nankörlükten ve komplodan başka bir bir planları, önerileri, teklifleri, kadroları, liderleri, vizyonları yok!

Ülke Onuru’nun söz konusu olduğu bir mevzuda kalkıp da “Başımızdaki Diktarör Twitter’ı yasakladı” diyenlerle aynı hizaya düşeceğime, Pensilvanya’da maklube yerim daha iyi!

Twitter Yasağı diye konuşulan mevzunun özeti gayet net!
Devlet ve Milletimizin hukukunu gözetmeyen şımarık bir şirket, başka türlü adam edilemiyordu ve şimdi herşey yoluna girdi.  

Ama “Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu!” diyen Yeni Türkiye ile başa çıkamıyorlar ve yapabildikleri tek şey ‘kapandı’ dedikleri Twitter’dan WTT’ye 6 hashtag sokacak kadar komikleşmek!

İSLAM BİRLİĞİNDE HALİFELİK NASIL OLMALIDIR ?

İslam Birliği’nin kurulması sadece İslam aleminin değil, her dinden, her milletten ve her düşünceden insanın kurtuluşu olacak.

1. Bütün ümmetin itaat etmesi, bağlanması, emrine girmesi gereken halifenin seçimi mevcut şartlarda öncelikli değildir. Önce ülkelerin âkıl ve âlim kişileri gerektiği kadar toplantılar yapmalı, İslam'ın ittifaklı temel ilkelerini rehber edinerek müzakereler ve danışmalar sonunda İslam dünyasının temel problemlerini, bunların sebeplerini ve çözüm yollarını ortaya koymalıdırlar.

2. Bu çözüm yollarından biri olarak ülkelerin halkları arasında, âkıl ve âlimlerinin öncülüğünde kardeşçe ilişkiler başlatılmalıdır.

3. Mevcut yönetim şekilleri farklı olduğu gibi yöneticilerin makam ve mevkilerini bırakma niyetleri de yoktur. Bu yüzden ortaya çıkacak yan çizmeler, direnişler ve bozgunculuklar olabilecektir. Bunları daha baştan engelleyecek tedbirler üzerinde düşünülmeli ve ümmetin yeniden oluşumuna (ihya veya inşasına) giden yolda ilk şart, ülkelerin rejim ve yöneticilerini değiştirmek olmamalıdır.

4. Mevcut yönetim şekillerine ve yöneticilere dokunmadan (işe buradan başlamadan) yapılacak çok şey vardır. Önceliklere titizlikle riayet edilmelidir.

5. Belli bir ilerleme sağlandıktan ve bir ortak güç (otorite) oluştuktan sonra İslâmî bakımdan meşru olmayan hususlarda ısrar edenleri önce ıslaha çalışılmalı, bu mümkün olmadığında yola ve yolculuğa zarar vermeyecek şekilde ortak eylemlerle tasfiye cihetine gidilmelidir.

6. Âlimler birliği (bir manada ülü'l-emr, ehlü'l-halli ve'l-akd) İslam dünyasının birlik şeklini belirledikten sonra bu birliğe başkanlık edecek şahsı (bu manada halifeyi) belirlemeye sıra gelecektir.

7. Halifenin mutlaka bir devletten, bir ırktan, bir coğrafyadan… olması gerekmediği gibi şartlar zorluyorsa dönüşümlü olması da mümkündür. Diyelim ki bir 'İslam Birliği' kuruldu, bu birliğe bütün İslam ülkeleri üye oldular, bazı konularda ülkeler yetkili, bazı konularda da Birlik yetkili oldu. Bu takdirde Birlik, belli bir süre için bir ülkenin başkanını veya başka bir uygun şahsı seçer, süre sonunda Birlik anlaşırsa aynı şahıs başkanlığa devam eder, anlaşamazsa önceden belirlenmiş kurala göre başkası başkan olur.

8. Başkanın yardımcıları ve danışma kurulu farklı ülkelerden ve en uygun adaylar arasından seçilir.

Tabii bu yazdıklarım benim düşün-cemdir; tartışmaya veya ikmale açıktır. Olmaması gereken ise bir yerde birileri çıkıp kendilerini Halife, Mehdî, Mesih ilan etmesi, ümmeti bağlanmaya davet etmesi, kabul etmeyenlere savaş ilan etmesi, Müslüman ve gayr-i müslim masum (kanı ve canı haram) olan insanları katletmesi ve

bunu da İslam adına yapmasıdır.

Müminler ancak kardeştir, Neden mümin mümine silah çekmez diyemiyoruz . Neden Biriz Bir Ümmetiz Diyemiyoruz

Allah Resulü içimizdeki şeytana karşı 
koymaya büyük cihat demişti.
 Allah Resulü buyurdular: Allah'ın en çok sevdiği kulu, diğer kullarının hayır ve iyiliğini en çok isteyendir.
Şu büyük cihadı halledebilsek demektir ki aramızdaki husumetler bitecek.
Akan Müslüman kanları duracak, sıkıntılar, göçler sona erecek...
En önemlisi zillet ve esaret altına girmeyeceğiz.
Ortadoğu’da kimlerin kimlerle savaştığını görüyorsunuz.
IŞİD tarafı da senden, PYD tarafı da senden.
Gökten inen bombaların her halükârda hedefi Müslümanın malı ve canıdır.
Ne hallere düştük değil mi?
Secdeden başını kaldırınca yaka paça olmuş Müslümanlar...
Küffar gülüyor, biz ağlıyoruz...
İşte hep o helal mi, haram mı demeden maddi ve fikri planında beslenmemiz.
Beynimizi, kalbimizi dolaşan haram hücreler kötülüklere doğru bizi itiyor.
İhtilafımızdan gâvur istifade ederek bizi sömürüyor, güdüyor, tutuşturuyor...
Biliyor musunuz namazlı olduğu söylenen Barzani, “Kürt Kürde silah çekmez” diyor.Bir başkası ne mutlu Türküm diyor.
Neden Biriz Bir Ümmetiz Diyemiyoruz,
Belki de nasip işidir.
Dua ile yürekleri birleştirelim 
Bu konuda söylenecek çok şey vardır. İslam tarihinden bugüne ışık tutan çok hadise vardır. Bu ayetlerin tefsirinde ve hadislerin şerhinde söylenecek çok söz vardır. Ama şu an İslam beldelerinde akan kardeş kanının dinmesi için dua etmek zamanı. 

Manzara iyi değil. İslam’ı karalıyor bu görüntü. İslam’a zarar veriyorlar. Kuran’a eziyet ediyorlar. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ümmetliğine yakışmayan hadiselere şahit oluyoruz. Müslümanlar olarak tespih taneleri gibi dağıldığımız için kanı durduramıyoruz. İslam bunu hak etmiyor. Çocuklarımız bunu hak etmiyor.

Halid bin Velid’lerin (r.a.)

Dua etmeliyiz. Seherlerde ellerimizi açmalıyız. Yüce Rabbin bir kurtuluş yolu açması için dua etmeliyiz.

İnsaflı olmalıyız. Yaraları sarmalıyız. Hz. Ali’nin kendisine karşı savaşan sahabe ile ilgili sözünü unutmamalıyız:
Bunlar bize karşı haksızlık eden kardeşlerimizdir.”Hz. Ali aileyi bozmuyor. Rakiplerine “kardeşlerim” diyor. Onların savaşlarında bile onur vardı. 

Rakiplerinin şeref ve onuruna saygı vardı.


HUCURAT 9-10
9- Eğer müminlerden iki grup savaşırlarsa, aralarını düzeltin. Biri diğerine saldırırsa, saldıranla, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer dönerse, (barış ortamı oluşursa) artık aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. şüphesiz, Allah adil olanları sever.

10- şüphesiz, müminler kardeştirler. çyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin ve Allah'tan sakının ki merhamet olunasınız.


İslamî kardeşliğin önemi:
 Şüphesiz, müminler kardeştirler."
 Ayetinde olduğu gibi İslamî kardeşlik bu dinin temel şiarlarındandır; çok derin ve manalıdır.


25.11.2014

OSMANLI DEVLETİ GERİ DÖNSÜN

 

Birinci Dünya Savaşı'nda Irak'a yapılan saldırıda ''Osmanlı Devleti'ni savunmanın vacip olduğu'' yönünde fetva veren Ayetullah Muhammed Mehdi el-Halisi'nin torunu Şii dini merci Ayetullah Cevad el-Halisi, Osmanlı Devleti'nin dönmesini istediklerini, bunun özellikle kendisinin arzusu olduğunu belirtti.

Ayetullah Halisi, mazide olduğu gibi şimdi de ''İngilizler'in ve Amerikalılar'ın gelip sorunları çözmesini beklemenin kesinlikle çözüm olmadığını ve Türkiye'nin bağımsız İslam devleti siyasetiyle bölgeye dönmesini hoş karşılayacaklarını'' söyledi.

Irak ile Türkiye ilişkilerine değinen Halisi, ilişkilerin daha da gelişmesi için istikrarlı bir ülke olmasından dolayı Türk yöneticilerinin ve Türkiye'nin girişimde bulunması gerektiğini belirtti.

"TÜRKİYE İSLAM DEVLETLERİNİ BİR ARAYA GETİREBİLİR"
Arap ve İslam ülkelerine açılmak için Türkiye'nin daha fazla şeyler yapabileceğine kanaat getirdiklerini belirten Halisi, şunları söyledi:

''Türkiye, Suriye, Irak ve İran gibi ülkelere daha fazla açılabilir. Türkiye'nin Suudi Arabistan, Mısır ve körfez ülkeleriyle iyi ilişkilerini koruması gerekir. Türkiye, bu ilişkiler çerçevesinde hayra vesile olup bölgedeki tüm İslam devletlerini bir araya getirebilir. Bunun üzerine Suriye'deki krizi çözebilir ve Türkiye ile Irak arasındaki sorunları da giderebiliriz. Çünkü, Türkiye'nin bizden uzaklaşmasını istemediğimiz gibi, biz de Türkiye'den uzaklaşmayı istemiyoruz. Türk halkı kardeşimizdir. İslam bizi birleştirir. Biz tek bir ümmetiz.

Irak'ın, Türkiye'nin ve İran'ın bölünmesini istemiyorum. Biz bu varlıkları korumak istiyoruz. İslam Birliği'ni inşa etmek için bunların bir birine yaklaşması lazım. Kürtler'in Türkiye'den ve İran'dan ayrılmasını istemem. Araplar'ın da Türkiye'den ve İran'dan ayrılmasını istemem. Bölünme, ümmeti zayıflatır. Bizim bölünme yerine yakınlaşmamız gerekir.''

Suriye'deki olaylara değinen Halisi, Suriye'de meydana gelen olayların alimler arasında ''mezhepsel tıkanıklığa'' yol açtığını ifade etti.

Ayetullah Halisi, ''Mezhepçilikten etkilenmeyecek zannettiğimiz büyük alimler bile Sünniler'den, Şiiler'den, Sünni ve Şii çoğunluktan söz etmeye başladı. Biz, Irak'ta bu sözleri reddettik. Biz uluslardan ulus olarak söz ediyoruz'' dedi.


24.11.2014

Paralel örgütün 17 Aralık’tan bu yana ki tehditleri ortada. Hala Erdoğan’ın yüce divanda yargılanacağı umutla yaşıyorlar. Ve Erdoğan’ın yüce divanda yargılanacağı tarihe sayılı günler kaldığı iddiasında bulunuyorlar. Dahası AK Parti’nin kapatılacağını iddia ediyorlar.



Hala tehdit ha!

VAY, canına arkadaş! Vay ki ne vay! Bir yandan “savcıların akıbeti’ , “hakimlerin kötü sonu” yazıları yazacaksın. Sonra akıbetlerinin kötü olacağını söylediğin hakim ve savcılara ‘sevgili bilmem ne’ diye kitabını imzalayıp göndereceksin.

Yüzsüzlüğün bu kadarına pes. Vallahi pes, billahi pes!

Ekrem Dumanlı bir kitap yazmış. Daha doğrusu ‘Alimler ve Zalimler’ başlıklı yazı dizisini kitap yapmış. Alimler ve Zalimler yazı dizisini hatırlıyorsunuzdur, Pensilvanya’da üç beş metrekarede yaşadığını, dahası bir ceketinden başka bir şeyi olmadığı yalanını yutturmaya çalışan, çaldırdığı sınav sorularını ve kulağını dayadığı telefonları millete keramet olarak yedirmeye çalışan liderini İmam-ı Azamlar’la İmam-ı Gazalilerle mukayese etmeye çalıştığı garabet yazı dizisini neşretmiş!

Neşrettiği bu kitabını da ‘hukuk katliamı” yaptığına inandığı, “intikamcı mahkemelerin” hakimlerine ve ‘cemaate yönelik suç ihdas ederek” soruşturma yapan savcılara “Sevgili ...kardeşim” diyerek imzalayıp göndermiş!

Size bir şey söyleyeyim mi? Ben işin içinden çıkamadım? Bu kitabı göndermenin anlamını çözemedim. Sakın “Ne var canım, gayet insani” vesaire demeyin! Demeyin!

* * *

Garip şeyler oluyor!

Hem Ankara’da hem de İstanbul’da.

Önce İstanbul’dan başlayalım.

Biliyorsunuz 17 Aralık “yolsuzluk” ve rüşvet” görünümlü darbe girişimi dosyasını savcı Ekrem Aydıner inceledi ve takipsizlik kararı verdi.

Eski Fatih ilçe Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan İnce de Sulh Ceza Hakimliği’ne 64 sayfalık bir dilekçeyle takipsizlik kararına itirazda bulundu. (Hay maşallah diyesi geliyor insanın. Bu ne hız kardeşim. Cebininizde mi taşıyorsunuz olası durumlar için.)

DİKTATÖR VE ZALİM ARIYORSANIZ; Asan CHP, Katliam Yapan CHP; ama suçlu ve kötü olan Erdoğan?



1938 DERSİM KATLİAMINA BAKIN!
1978 MARAŞ KATLİAMINA BAKIN!
1993 SİVAS KATLİAMINA BAKIN!
1995 GAZİ OLAYLARINI BAKIN!

-

1937 Dersim katliam; CHP iktidar
1978 Maraş katliamı; CHP iktidar
1993 Sivas katliam; CHP iktidar
1995 Gazi olayları; CHP iktidar

Asan CHP, Katliam Yapan CHP; ama suçlu ve kötü olan Erdoğan?

CHP'nin Dersim katliamından dolayı, Dersim'lilerden özür dileyen yine Erdoğan.

Erdoğan iktidarı öncesi 'Aleviyiz' 'bile denilemiyordu.

Erdoğan iktidarında Cemevi sayısı 900% arttı.

NAMAZDA KIBLE GÖZETİLMEDİ : Kılıçdaroğlu'nun kaynanasının namazını cemevinde 'kıblesiz' kıldılar



CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kayınvalidesi Fatma Özdağ'ın cenazesi, cemevindeki namazın ardından Tunceli'ye gönderildiAlevi olduğu bilinen Kılıçdaroğlu'nun kendisi gibi Alevi olan eşinin annesinin cemevinde kılınan cenaze namazında kıble hassasiyetinin gözetilmediği görüldü.


NAMAZDA KIBLE GÖZETİLMEDİ

Alevi olduğu bilinen Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi gibi Alevi olan eşinin annesinin cemevinde kılınan cenaze namazında kıble hassasiyetinin gözetilmediği görüldü.



Namazı kıble yerine tabutun etrafında saf tutarak kılan cemevi cemaati ilginç bir görüntü oluşturdu.


KIBLE NEDİR?

Kıble, yön ve yönelinen taraf ya da yönelinen şey anlamında bir kelimedir. Dinimizde Müslümanların namaz kılarken dönmeleri gereken istikameti yani Kâbe'yi ifade eder.


“Biz senin yüzünün göğe doğru dönüp durduğunu görüyoruz. İste simdi seni, memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki Ehl-i Kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.”        (Bakara, 244)

EV SAHİBİNE KENDİ HIRSIZLIKLARINI GİZLEMEK İÇİN , HIRSIZ VAR DİYİOR : Türkiye’de 1800’lerin başından bugüne bu “toprakları kontrol altına alan” Siyasal-EKONOMİK-FİNANSAL VESAYET BİTİYOR...




3 KİŞİ BİR OLUP DA ÜLKE YÖNETEMEYEN, ÖCALAN'I İPTEN ALAN, ÜLKEYİ KRİZE SOKAN,

 MGK'DA KRİZ ÇIKARIP BİRBİRLERİNE KÜFREDEN, BİR GECE DE 21 BANKA BATIRAN, ENFLASYONU TEPETAKLAK EDEN, EKONOMİYİ ÇÖKERTEN,

 EKONOMİYİ KURTARMAK İÇİN AMERİKA'DAN ADAM GETİRİP ONDAN YARDIM BEKLEYEN, BİZİ IMF'YE KÖLE YAPAN, 

1 MİLYAR DOLAR İÇİN IMF'NİN KAPISINDA DİLENEN, IMF'NİN ŞARTLARINI KAYITSIZ ŞARTSIZ KABUL EDİP BOYUN EĞEN, 

ÇARE ÜRETEMEYEN, DEVLET CİDDİYETİ VE TERBİYESİNDEN YOKSUN OLDUKLARI İÇİN CUMHURBAŞKANI, DEVLET MEKANİZMASI VE BÜROKRATLARIYLA KAVGA EDEN,

 17 AĞUSTOS DEPREMİ İÇİN YAPILAN YARDIM PARALARIYLA MEMURUN MAAŞINI VEREBİLEN, 

HAZİNE'DE SADECE 26 MİLYAR DOLAR BIRAKAN, BİR GECE DE ÜLKEYİ FAKİRLEŞTİREN VE MEMLEKETİ MAHVEDEN 
3 KAFADARLAR



'3 VATANSEVER KAHRAMAN MESUT YILMAZ, DEVLET BAHÇELİ VE BÜLENT ECEVİT'!



TEK BAŞINA İLK SEÇİMDE İKTİDAR OLUP ÜLKE YÖNETİMİNİ ELİNE ALAN, 

TERÖR SORUNUNU ÇÖZMEYE ÇALIŞAN VE BÜYÜK MESAFE ALAN, BATAKLIKTAKİ ÜLKEYİ KALKINDIRAN, 

DEVLET BANKALARINI MARKALAŞTIRIP KASALARINI DOLDURAN, ENFLASYONU DÜZELTEN,

 EKONOMİYİ CANLANDIRIP GÜÇLENDİREN, IMF'YE TÜM BORÇLARI ÖDEYEREK 176 YILDIR IMF'YE KÖLE OLMAKTAN KURTARAN VE BUNUNLA DA YETİNMEYİP ÜSTÜNE IMF'YE BORÇ VEREN,

 DEVLET TERBİYESİ VE SAĞLAM YÖNETİCİ KİMLİĞİ İLE PARTİSİNİ, DEVLETİNİ CİDDİYET VE DOĞRULUKLA YÖNETEN, MİLLİ SAVUNMA ALANINDA SAYISIZ MİLLİLEŞME PROJESİNE İMZA ATAN,

 26 MİLYAR DOLAR BULUNAN HAZİNENİN KASASINA 176 MİLYAR DOLAR KOYAN, 12 YIL İÇİNDE; 90 YIL DA YAPILMAYAN NİCE SAYISIZ HİZMETLER YAPAN, 

TAKATİ KALMAMIŞ HASTA TÜRKİYE'Yİ AYAĞA KALDIRIP ÜMMET-İ MUHAMMED'İN TEK UMUDU OLMA KONUMUNA GETİREN
'HAİN VE HIRSIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN İLK SEÇİLMİŞ CUMHURBAŞKANI, DEVLETİN SARAYI'NDA OTURUYOR DİYE KIYAMET KOPUYOR!

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, 12 YILLIK BAŞBAKANLIĞI DÖNEMİ BOYUNCA RESMİ KONUTTA OTURMADI. SIRADAN, BİR APARTMAN DAİRESİNDE, KİRA DA OTURDU.
BUNU NEDEN KİMSE KONUŞMADI?

NEDEN BİRİLERİ 'KOSKOCA BAŞBAKAN KİRA DA OTURUYOR, RESMİ KONUTTA KALMIYOR. HELAL OLSUN ADAMA' DEMEDİ?

ÇÜNKÜ İŞLERİNE GELMEDİ!


Merhum Turgut Özal'ın Sultan II Abdulhamid Han yorumu

Merhum Turgut Özal'ın Sultan II Abdulhamid Han yorumu

Küresel Gözetleme Sistemi : Hepimize potansiyel birer terörist olduğumuz gözüyle bakılmaktadır. Gizli Planı için Dünyalar Nüfus mikroçip.Bİlgisayarınıza bastığınız her tuş takipte..Bilgisayarınız internete bağlı değilken bile nasıl izlenir, cep telefonları nasıl takip edilir, mail kutuları nasıl kontrolden geçirilir.


 İngiltere’de, Amerika Birleşik Devletlerinde, Avustralya’da veya Ortadoğu’da bir ülkede yaşıyor olmamız hiç bir şeyi değiştirmez. Vatandaşlık kavramı artık hükümsüz kalmıştır.

Bilgisayarımız başına oturduğumuzda, ABD İç Güvenlik Dairesi, Milli Operasyonlar Merkezi yalnızca El-Kaide ile ilgili bir yere girip girmediğimizi ekranda görmez, aynı zamanda hangi sayfada olduğumuzu, hangi uygulamayı yaptığımızı, hangi yayın dalgaları arasında olduğumuzu, nasıl bir girişimde bulunduğumuzu ve hangi kuruluşa girdiğimizi izleyebilir, uygun bulmadığı bütün kelimeleri görebilir.

İngiltere Devlet Aygıtının daha önce mail üzerinde yapılan bütün yazışmaları görecek ve bütün telefon konuşmalarını dinleyecek şekilde düzenleme yapmaya çalıştığına dair açıklamada bulunması hafızalarda tazeliğini korumaktadır. 

Echelon olarak bilinen uydu aracıyla yıllardan beri bilgiler zaten vakumlanıp, toplanmaktadır. 

Bu konuda değişen durum, işleyişi itibariyle bir polis devleti olan ABD sürekli bir savaş halini ilan etmiş olup, Batı tarzı demokrasiyi aşındırmasıdır.


Bİlgisayarınıza bastığınız her tuş takipte.

.Bilgisayarınız internete bağlı değilken bile nasıl izlenir, cep telefonları nasıl takip edilir, mail kutuları nasıl kontrolden geçirilir.
* ABD, İsrail, İngiltere dünyadaki tüm haberleşmeleri denetliyor. Echelon ve Promis sistemiyle bilgisayar, telefon, ve internette her yaptığınızı izliyorlar
* Türkiye dahil birçok ülkeye, eski teknolojili Promis satıldı. Arka kapılar yoluyla bu ülkelerin istihbaratındaki tüm bilgiler Amerika'nın eline geçti
* Bin Ladin'i bulmak istemiyorlar. Red Kit de her seferinde Daltonları yakalar ama asla öldürmez. Çünkü sonraki maceralarda Daltonlara ihtiyacı vardır

NEDEN.? 

Hayatta her şeyin bir artısı ve eksisi var. Bir yandan hızlı teknolojik gelişmeler, bilgisayarlar, uydular, cep telefonları, internet, e-mail hayatımızı kolaylaştırırken, bir yandan da bu sistemler yüzünden büyük bir gözetim ağının denetimi içine giriyoruz. Yazdığımız her kelime, neredeyse yaptığımız her hareket, her konuşmamız, hatta alışverişlerimiz, sağlık kayıtlarımız, devletlerin ve bazı şirketlerin özel arşivlerinde birikiyor.İstedikleri anda bütün hayatımız, kişiliğimiz, ilişkilerimiz hakkındaki en mahrem bilgileri bile ortaya çıkarıyorlar.Özellikle son yıllarda dünyayı saran terör korkusu, devletlerin hem birbirlerini hem de bütün insanları izlemelerini meşrulaştırdı.

20.11.2014

EVET YOLSUZLUK VE AHLAKSIZLIK, BİRÇOK İKTİDARI BİTİRMİŞTİR AMA : Cemaat medyası ‘hırsız var’ diye slogan atarken, hava ve kara yollarında ki gelişmeleri gören milletimiz ‘Hangi hırsız memleketine ve milletine yatırım yapar ki?’ diye düşündü ve iktidara destek verdi.

Cemaat medyası neden hırsız var diye slogan atıyor ?

Cemaat – iktidar kavgası başladığında, bu iki kavram üzerinden hükümeti bitirmeye çalıştı cemaat ekibi. Başarılı olamadılar. Millet, cemaatin güçlü medyası ve aktif sosyal medya ekibine rağmen, cemaate inanmadı. Ama neden?

Bunu iki temel nedeni var; Çalışan bir iktidar partisi ve cemaatin olumsuz imajı.

Hastane kapılarında süründüğü yılları unutmayan millet, hastanelerin modernleşmesine şahit oldu. 

Cemaat medyası ‘yolsuzluk var’ derken, hastane kapısında ücretsiz tedavi olan, eczaneden ucuz ilaç alan vatandaş, ‘Madem o kadar yolsuzluk var, bu hizmetler hangi paralarla yapıldı?’ diye düşündü.

Cemaat medyası ‘hırsız var’ diye slogan atarken, hava ve kara yollarında ki gelişmeleri gören milletimiz ‘Hangi hırsız memleketine ve milletine yatırım yapar ki?’ diye düşündü ve iktidara destek verdi.

Önce nurcular, sonra Fethullah Gülen cemaati ve son yıllarda Hizmet hareketi olarak öne çıkan, başında Fethullah Gülen’in bulunduğu ekip, kelimenin tam anlamıyla milletimizi bıktırdı. 

Neredeyse ‘para toplamak için sebep arayan bir ekip’ olarak çalıştılar. Dershanelerine, kolejlerine çocuklarını gönderenler, Allah rızası için çalışan bir hayır kurumuyla değil, en pahalı eğitim kurumlarıyla karşılaştılar. 

Özellikle ödeme güçlüğü çeken ailelerin mahkemelere verilmesi, 3 günlük ödeme gecikmesine faiz uygulanması gibi tutumları, ‘Bu nasıl bir cemaat?’ dedirtti.

Çalışkan bir iktidar ile zengin avcısı gibi çalışan cemaat ekibi arasında seçim yapan millet, cemaatin defterini dürdü.

Sait Çamlıca


NEDEN 2023 : 1923’de kurulan “Allahsız Devlet”in defterini yüzüncü yıl dönümünde “dürme” hedefi, AKP’nin siyasi kadrosuna verilecek anlamlı bir hedeftir


Neden 2023 diye propoganda yapmışlardı? Vaatler, projeler.. Seçim yatırımı yada parti imajı gibi algılanmasın bu tarih gerçek.

Erdoğan neden 2023 yılını hedef alıyor? Bu hedef, yalnızca Cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılı  simgesiyle mi açıklanmalı?

Tayyip Erdoğan AKP’nin iktidar vizyonunu birkaç yıl önce 2023 yılı olarak belirlediğinde hemen herkes Erdoğan’ın her zamanki gibi “yüksekten uçtuğunu” düşünmüştü. Olağanüstü bir gelişme olmazsa (ki burası Türkiye, her an her şey olabilir), AKP’nin önümüzdeki genel seçimlerde 2019’a kadar iktidar vizesi alacağı göz önünde bulundurulduğunda, Erdoğan’ın o kadar da “uçmadığı” anlaşılıyor.

 Erdoğan’ın, şehitleştirilmiş imgesiyle başımızda kalması da mümkündür.

 Erdoğan’ın 2023 hedefinin retorikten ibaret değil.2023 tarihi, AKP’nin iktidar misyonunun tarihsel-toplumsal “sınır taşını” belirliyor.


Erdoğan’ın Amerika’yı müslümanlara keşfettiren, Colomb öncesi Küba’da dağın tepesine cami kurduran çiğ (ve palavracı) gerici söyleme tutkunluğu düşünüldüğünde, 2023 hedefinin bu söylemle bağı olduğu tartışılmaz. 1923’de kurulan “Allahsız Devlet”in defterini yüzüncü yıl dönümünde “dürme” hedefi, AKP’nin siyasi kadrosuna verilecek anlamlı bir hedeftir elbette.

Ama Erdoğan’ın 2023 hedefinin retorikten ibaret değildir.
 2023 tarihi, AKP’nin iktidar misyonunun dünyanın tarihsel-toplumsal “sınır taşını” belirleyecek.

Hakkını teslim etmek gerek; 
AKP, neoliberal yeni sömürgecilik programının siyasi krizinden doğdu ve bu krizi çözdü. AKP, kendisinden önceki iktidarların da talip olduğu görev (“Türkiye’deki yeni sömürgecilik ilişkilerinin neoliberal yeniden yapılandırılmasının istikrarlı ve kararlı siyasal-toplumsal yönetimi” görevi) için en uygun siyasi alternatif olduğunu pratiğiyle kanıtladı.

Bilindiği gibi neoliberal programın özü, varolan her şeyi sermayeye dayalı üretimin konusu haline getirmek; Marks’ın “meta fetişizmi” olarak tanımladığı durumu insani varoluşun bütününe yaymak.

 İşte 2023 hedefi, (bugünkü alternatifler içerisinde) AKP’den başka hiçbir iktidarın tamamına erdiremeyeceği bu misyonun sonunu tarihliyor.

Küresel ölçekte örgütlenen kapitalist üretim ilişkilerinin geneli açısından bu sınıra henüz ulaşılmadı. 

Küresel kapitalizmin bu temel ihtiyacı, neoliberal yeni sömürgecilik programları ile karşılanıyor. Neoliberal yeni sömürgecilik programlarının uygulamaya sokulduğu tüm ülkelerde hızlı bir demografik dönüşüm yaşanıyor. 

Türkiye, emperyalizmin dikte ettiği neoliberal kapitalizm modeline mahkumdur. Neoliberal sömürge kapitalizminin toplumsal sınırlarına ulaşılmasından sonra, bu süreçte proleterleşme düzeyi ile uyumlu olmayan son derece cılız bir “yerel sermaye birikimi” üretmiş olan Türkiye kapitalizminin “lig atlaması” mümkün değildir. Dolayısıyla Türkiye kapitalizminin “barbarlık içinde çöküş” dışında bir “neoliberalizm sonrası” bulunmuyor.

İkincisi; proleterleşme süreci segmentsel gelişme gösteren bir süreçtir. Proleterleştirilebilir nüfus grupları, “orta köylülük”, “Kürtler”, “kadınlar”, özel kümeler halinde hedef alınır ve proleterleştirilirler. Proleterleştirilebilir nüfusun diferansiyel kitlesi azaldıkça mevcut proleter kitlesini denetim altında tutmak için de yeni kümeleri proleterleştirmek için daha çok dışlamaya, daha çok güvencesizliğe, daha çok şiddete ve daha güçlü bir siyasi otoriteye ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla, AKP iktidarının “normalleştirilmesi” de mümkün değildir.

Kısacası Erdoğan ve AKP iktidarı Türkiye’yi  bölgesel islam neoliberal kapitalizmini tarihsel sonuna doğru götürüyorlar ve kaçınılmaz bir biçimde onunla birlikte tarihe gömülecekler.


Bizim kuşak Süleyman’ın “hep Başbakan” olmasına engel olamadı ama 2013 kuşağı Erdoğan’ın Reisliğinin sonunu hem görecek hem getirecek kuşak olacak.
2023 Türkiye hedefleri




İstanbul 2023 - Geleceğe hoş geldiniz!



2023 yılında Türkiye uzaya gidecek !



2023 te Uzaydayız



Ak parti Hükümeti  Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılında Dünyanın en büyük 10. Ekonomisi olacağımızı hedefliyor. 

Bunun yanında İhracatımızın 500 milyar dolar, kişi başına ortalama gelirin 25.000 usdl olacağını planlıyor. 2023’ e daha 10 sene var.  

Geçtiğimiz yıllarda Küresel çapta yaşanan Ekonomik krizlerle büyüme hızları düşmüş zengin ülkelerin durumuna bakarak belki Türkiye’ nin bu hedeflerinin şu an içi rüya olduğunu düşünülse de bu civarda rakamlara ulaşabileceğinin bazı şartlara bağlı olduğunu görülüyor.

 Ülkemizde 10 seneyi aşkın  siyasette yaşanan istikrarla birkaç seçim geçirmesine rağmen Ak parti hükümeti ; başta Ekonomi ve Maliye alanında olmak üzere bir çok önemli Reformlara imza attı. Yapısal düzenlemeler yaptı. Uzun vadeli büyümenin istikrarı için bir temel oluşturdu. Bedelini döviz ödeyerek aldığımız petrol fiyatlarının çok çıkmasına rağmen Enflasyonu dizginledi, Faizleri düşürerek daha uzun vadeye yaydı.

 Özelleştirmeleri başarılı şekilde gerçekleştirdi.  2023 hedeflerine nasıl ulaşabilecek diye baktığımızda Hükümetin bu hedefi ancak Üretim ve ihracatı  geliştirmekle yakalayabileceğini  anlıyoruz. Hükümetin son yapılan düzenlemelerle Türkiye’ nin çeşitli bölgelerine verdiği kademeli teşviklerin faydasını 2014 den itibaren görmeye başlayacağız.

Başlanan Barış sürecinin psikolojik olumlu etkisinin  yatırımcıları harekete geçirdiğini gözlemlemekteyiz.Türkiye’nin çok önemli bir sorunu Demokratikleşme, insan hakları ve  yargısal düzenlemeleri konusunda önemli adımlar atıldı.  Toplumun farklı kesimleriyle kucaklaşmaya başlayan Devlet yönetimi görüyoruz. Barış havası zaman zaman bazı girişimlerle (Gezi olayları, bir kısım diğer marjinal gruplar,) engellenmeye kalkışılsa da şiddetli bir barış ortamı talebi var.

Türkiye’nin geçmişte yapılan, yapılmak istenen çeşitli Darbe girişimlerinin artık sorgulanması, yargıya taşınması atılan Demokratikleşme adımları ile artık ülkemizde darbe dönemlerinin geride kaldığını görüyoruz.  Siyasette istikrarla iyi bir yönetimle Ekonomi’de sıçrama yapabilme altyapısının çok önemli şartları yerine gelmiş görünmektedir.

Değerli Türk Lirasının son zamanlarda dalgalanmasıyla 2 lira civarındaki TL nin ihracata olumlu bir katkısı olacağı şüphesizdir.
Müteahhitlik sektörü, Otomotiv, Tekstil, Petrokimya, Demir çelik sektörünün önümüzdeki yıllarda lokomotif olarak Dış Ticaret gelirlerini artıracağı  görülmektedir. Hizmet sektörü şu an fark edilmese de, Turizm sektörü ile beraber önemli döviz getiri kalemler olacaktır. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmada Enerji üretiminin artması ve ucuzlaması çok çok önem taşıyor.

Enerji de 10 yılda 2 katına yakın büyüme olmasına rağmen halen yeterli olmadığı fakat yeni yatırımların devreye girmesiyle (Nükleer Santral dahil) esas itici bir hale gelmesini hep beraber göreceğiz. Enerjide yerli kaynakların (Rüzgar, Güneş, Hidro elektrik santralleri) devreye girmesiyle de Cari açığımızı düşürücü etkilerini  yaşayacağız.

Savunma Sanayinde yerli üretime  ağırlık verildi . Ar-Ge nin önemini yeterince anlaşılıp harekete geçildi ileride önemli bir ihracat kalemimiz olacağına inanıyoruz.

Kent ve toplu Konut projeleri, Kanal İstanbul, 3. Köprü,  3.hava limanı, İzmir-İstanbul oto yolu,  Liman projeleri, Marmaray, 2.tüp geçiş ve benzeri  daha bir çok önemli projelerin lokomotifliğinde Türkiye önümüzdeki yıllarda hatırı sayılı büyüme içinde olacaktır. İlaveten  Özel sektör yatırımları, doğrudan Yabancı  yatırımları artarak devam edecektir.

Cari açık bir müddet daha yüksek gitse de finansmanında önemli sorunlar yaşanması beklenmemektedir..
Dünyanın krizle boğuştuğu, Zengin ülkelerin sıkıntılı ve büyümediği bu dönemlerde  Türkiye’nin hedefleri ulaşılabilir görünmektedir.

Bu hedefe ulaşmak için  ihtiyacımız olan en önemli şey Siyasette istikrar, Barış ve Huzur ortamıdır.

Bunun sağlamak ise Halkımızın Demokrasiye inancıyla olacaktır.  Siyasi partiler Ülkemiz ve Halkımızla ilgili projelerini hazırlayıp  halka sunacaklardır. Halk da sandıkta gerekli yetkiyi vererek  Yöneticilerini seçecektir.

Burada Asıl olan Halka hizmet olacaktır