16.10.2014

Erdoğan ın dediği gibi : SİZLERDE KANDIRILIYORSUNUZ . SONUNUZ KÖTÜ OLACAK . FARKINDAMISIN SEN DECCALIN TARAFINDASIN BEN MEHDİYETİN TARAFINDAYIM...

Erdoğan ın dediği gibi : "77 milyonun her ferdine bir kez daha musafaha için elimi uzatıyorum. 

Diyorum ki biz sizi çok iyi anlıyoruz, sizin yaşam tarzlarınızı değerlerinizi anlıyoruz. 

Sizin taleplerinizi değerlerinizi biliyoruz. Sizin de bizi anlamanızı istiyorum.

 Hangi yasakları aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. 

Nasıl dışlandığımızı görmenizi anlamanızı istiyoruz" dedi.







EY SUFYAN SEN DECCALIN TARAFINDASIN

ERDOĞAN MEHDİYETİN TARAFINDADIR..

DÖVENE ELSİZ GEREK SÖVENE DİLSİZ GEREK
DERVİŞ GÖNÜLSÜZ GEREK DERVİŞ OLAMAZSIN
MAVİ MARMARA İÇİN KARA MARMARA DEDİN
SEN BÜYÜK DÂVÂYI
İSLAMI,MUHAMMEDİ  SAV I HEDEF ALDIN

OTORİTE OLARAK NİTELENDİRDİN İSRAİL’İ
SOYKIRIMCI YÖNETİCİLERİNE SAYGIDA KUSUR ETMİYORSUN.
DOĞDUĞUN,BÜYÜDÜĞÜN,MEMLEKETİN CUMHURBAŞKANI’NA
MİLLETİN LİDERİ TAYİP ERDOĞANA NA SAYGIDAN ESER YOK

SAYGI  BİR YANA DÜNYANIN ÖBÜRUCUNDAN
NEFRETİNİ KUSUYORSUN LANET EDİYORSUN
BİZDE SANA LANET EDİYORUZ
SANA EY SÜFYAN DECCALI

HEPİNİZ İSRAİL ,YAHUDİ ,ABD KIRALİÇE SEMPATİSANISINIZ
MÜSLÜMANLARDAN HAYIR PARASI,KURBAN PARASI ALDIN
MÜSLÜMANLARI KULLANARAK ZENGİN OLDUN
KİMSE YOKMULARLA KANDIRDIN
MASONLUĞA KÖTÜ DEMEDİN

DİNLER ARASI DİYALOKLA,İSLAMI BİDAAT ETMEYE ÇALIŞTIN
BİR ÖRÜMCEĞİN AĞINA BEKLER GİBİ BEKLEDİN
ÇEVRENDEKİ İNSANLARA ALGI ENJEKTE ETTİN
KENDİNİ MEHDİ, İSA,PEYGAMBER GÖSTERTTİN
SANA İNANMAYANLARA CANINA MALINA KASTETTİN 
VE YİNE İFTİRALARINLA HAKLARINA KAST EDİYORSUN

17 ARALIKTA HÜKÜMETİ DEVİRMEK İSTEDİN OLMADI
25 ARALIKTA  DA SON DARBEYİ VURACAKTIN OLMADI
ASIL OPERRASYON 30 OCAKTA DEDİNİZ O DA OLAMADI

30 AYRI YOLSUZLIK DOSYASIYALANI İLE
HÜKÜMET DEVRİLECEK DEDİNZİ DEVRİLMEDİ
BAŞBAKANIN SES KAYITLARINI YAYINLADIN
BAŞ SİYASİ KIRİZ OLACAK DEDİN OLMADI
BAKAN HAPSE GİRECEK DEDİN GİRMEDİ
ERDOĞAN HASTA ÖLECEK DEDİN ÖLMEDİ

30 MART YEREL SEÇİMLERDE AK PARTİ PERİŞAN OLACAK DEDİNİZ
CUMHURBAŞKANI SEÇİMLERİNDE 14 PARTİ BİRLEŞTİRDİNİZ
%60 LA OLACAĞIZ DEDİNİZ  BİR HALT OLAMADINIZ
ERDOĞANA YAHUDİNİN CESARET ÖDÜLÜNE  LAF ETTİNİZ
O  ÖDÜLÜ BAŞLARINA ÇALDI

ABDULLAH GÜL 2. PARTİYİ KURACAK DEDİNİZİ KURMADI
BÜLENT ARINÇ PARTİYİ BÖLECEK DEDİNİZ BÖLMEDİ
PARTİDE BÜYÜK KAVGA ÇIKACAK DEDİNİZ ÇIKMADI
AHMET DAVUTOĞLU BAŞBAKAN OLAMAZ DEDİNİZ OLDU
ERDOĞAN CUMHUR BAŞKANI OLAMAZ DEDİNİZ OLDU

TÜRKİYE IŞİDE YARDIM EDİYOR DEDİNİZ
YARDIM ETMEDİĞİ ORTAYA ÇIKTI,ABD DEN ÖZÜR GELDİ
ÖNCEKİ TÜM  SÖYLEDİKLERİN HEPSİ YALAN ÇIKTI
ARKANIZA  KIRALİÇEYİ ALMIŞSINIZ
MİLLETE HÜKÜMETİNE LİDERİNE YALAN İFTİRA ATIYORSUNUZ.
İFTİRALARDAN BOĞULACAKSINIZ

EY İÇİMİZDEKİ HAİNLER
MÜSLÜMAN GÖRÜNTÜSÜNDE MÜSLÜMAN DEĞİLSİNİZ
HAŞHAŞİSİNİZ CEMAAT DEĞİLSİNİZ
KÜRT DAVASINDA PKK OLARAK KÜRD DEĞİLSİNİZ
MUHALEFET GİBİSİNİZ ÜLKENİZLE DEĞİLSİNİZ KARŞISINIZ

HERBİRİNİZ MAŞA,HERBİRİNİZ PİYONSUNUZ
GÖRÜNTÜDE  GÖYA TÜRKSÜNÜZ GÖYA  MÜSLÜMAN SINIZ
GERÇEKTE İMAN ETMEZSİNİZ ALLAHA

SİZLER TANRI DERSİNİZ FİTNENİN PUTLARINA
SİZLER İMAN VE BİAT EDERSİNİZ
ZULMANİ DECCALA  VE NURU ZİYAYA
ÇÜKÜ SİZİN İLMİNİZDİR

KANDIRMAKLA,YALANLA,FİTNEİLE İŞ GÖRMEK



ORTADOĞU YENİDEN 

ŞEKİLLENİRKEN
Evet… 
Osmanlının yok edilişinin ve Batı emperyalizminin Ortadoğu’yu şekillendirdiği 1916 yılının 100. Yılına tam iki yıl kaldı,
Osmanlıyı ihanet oyunlarıyla yok eden Batılı emperyalistler adına İngiltere ve Fransaarasında yapılan “Sykes-Picot” gizli antlaşması sonucu Osmanlı topraklarına kendi çıkarları doğrultusunda şekil verildi. 
20. Yüzyıl başında Ortadoğu şekillendirildi ve o gün bugündür bölge bir gün olsun görmedi. Bölge insanı Osmanlı hakimiyeti altında can ve mal güvenliği içinde huzur sürerken gizli planlarla oluşturulan “yapay” devletlerde kan ve gözyaşı sürüyor.
Şimdi, 21. Yüzyılın başındayız ve yeni bir değişim ve yapılanmanın yanında bölgenin yeni bir sistem içinde daha rahat sömürülmesi üzerinde Batı Başkentlerinde kartlar yoruluyor oyunlar kuruluyor. 
New York Times’ın yeni Ortadoğu öngörüsüne göre, 5 ülkeden 14 ülke çıkacak. Irak’ın doğusunda Kürt, ortasında Sünni, güneyinde Şii devleti kurulacak. 
Bugün bölgede yaşanan ve bilinen kadar bilinmeyeni olan Ortadoğu’da yaşan acı ve ıstırapların tümü Batılı emperyalistlerin hazırladıkları planlara zemin hazırlamaktır.
Kısacası; IŞİD bahane yeni bir büyük oyunla karşı karşıyayız..


Teyakkuz hali devam edecek. AbdurrahmanDilipak

Bu operasyonlar devam edecek.. Bu uluslararası bir operasyon.. Bu operasyonun sonunda, CHP de, MHP de, BDP de yeniden yapılandırılacak. Tabi ki asıl hesap AK Parti üzerinde.. AK Parti üzerindeki planlar tutsa da tutmasa da, ötekiler üzerinde ciddi bir operasyon kaçınılmaz.. Paralel yapıya da, Derin devlete de, bazı STK’lara, patronlara, media organlarına da ayar çekilecek..
Bu söylediklerim kehanet değil. Birilerinin planı. Herkesin bir planı var, Allah’ın da bir hesabı var. Galib olacak olan Allah’ın iradesidir.. Mekerallahu!

Ekimin ortasına geldik.. Kasım sonuna geldiğimizde bütçe görüşmeleri başlayacak. Bu arada parti kongreleri var. Ocağa geldiğimizde seçim dönemi başlayacak. Seçimlerin Hazirandan Nisan başına alınması gündemdeydi. Görünen o ki, seçimlere kadar bu teyakkuz hali devam edecek.


AK Parti’ye karşı Paraleli, Derin Devleti, Ulusalcıları, MOSSAD, Esat, Vatikan, Neoconlar, Localar, Tapınakçılar hepsi devrede olacak..
Kendi içimizdenmiş gibi görünen birilerini de devreye sokacaklar. Sakınalım, şeytan bizi Allah’la kandırmasın. Kafamızı kiraya vermeyelim. Din büyüklerimizi ilah ve Rab edinmeyelim. Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı. Dillerinin ucuna Allah’ın âyetlerini geçirerek Allah’ın âyetlerini savaştıranların, muhkemleri bırakıp müteşabihlerin peşine takılanlardan olmayalım. Paralelcilerden kurtulalım derken onlara özenen, başka tarikatların tuzağına düşmeyelim. Şeytan sizi bu yalanları ile kandırmasın. İşi ehline verelim. Paralelcilerin izinden gidenler onların vardıkları yere varırlar.. Partizanlık, hemşehricilik, etnik dayanışma adalet çizgisini aşınca fitneye sebeb olur..

Paralel devlet büyük bir fitne de, paralel din, paralel devletten daha büyük bir fitne.. Düşünebiliyor musunuz, “Allah’ın emrine uymazsan haram, Resulün sünnetine uymazsan mekruh, hatta sadece mahrumiyet sözkonusu, ama birilerine uymazsan dinden çıkarsın.” Hani din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyecektiniz.. Örgütlerimiz, liderlerimiz, din büyüklerimizi mutlaklaştırmayacağız.. Hiç kimse gaybı bilmez ve hiç kimse mutlak değildir.. Aklımızı kiraya vermeyeceğiz..

Fitne zamanıdır. Fasıklar bize bir haber getirdiklerinde hemen inanmayacağız. Bilmediğimiz şeylerin peşine takılmayacağız.. Bakın kulaktan dolma bilgilerle din öğrenilmez. İstişare ve şurayı terketmeyelim. Sizi kendine çağıranlardan, kendilerinin dinin mümkün olan tek, en doğru yorumu olduğunu söyleyenlere karşı dikkatli olalım. Sizi Allah’a, resulüne, kitaba, Müslümanların kardeşliğine, istişare ve şuraya çağıranlara itibar edin, kendilerine mutlak itaate çağıranlara değil.

Her duyduğumuza ya da bize söylenenlere hemen inanmayalım. Düşünelim.. Kimse gaybın bilgisine sahip değil.. Bu konuda insanların olacak şeyler hakkındaki bilgileri, daha çok, olmasını istedikleri ya da bir takım planlar ve başkalarının niyetleri ile ilgili istihbari bilgilerdir.. Biz ihtimallere karşı kendi sorumluluklarımız üzerinde düşünelim ve istişarelerde bulunalım, inşallah.. Unutmayalım, evdeki hesaplar, genellikle çarşıya uymaz. Teyakkuz hali devam edecek..

Aynel Arab ve IŞİD krizi bugünden yarına sona ermeyecek. IŞİD Aynel Arab’ın içinde. Orada kim kazanırsa kazansın büyük bir katliam kaçınılmaz. Görünen o ki, hava harekatı IŞİD’i durdurmaya yetmeyecek. Çünkü IŞİD Kobani’nin içinde. Dışarıdan yardım da pek kolay değil.. Dışarıdan hangi grup şehre girmeye kalkarsa kalksın, kolay ve açık bir hedef olacak.. Ya şehre havadan yabancılar indirilir ya da silah, yiyecek tükenir ve taraflar birbirini boğazlayarak her iki taraf birden tükenir.. Belki bir ateşkes çözüm olabilir. Türkiye’nin teklif ettiği güvenli bölge, Aynel Arab’ı da içine alacağı için, çatışan tarafların şehri boşaltmaları şehrin daha fazla yıkılıp yağmalanmaması, daha fazla can kaybı olmaması için çözüm olabilir.

Bu iş kan davasına dönüştü ve kolay kolay da durmayacak. Türkiye’nin çabaları ve çağrısı en doğru ve makul çözüm yolu gibi gözükmesine rağmen sanki birileri BDP içindeki birilerinin eli ile çözümü engellemeye çalışıyor. Yani çözüm içeriden sabote ediliyor.. Yüzbinlerce Aynel Arablı Türkiye’deki kamplarda barınırken, “Kobani bahanesi” ile yapılan eylemleri anlamak mümkün değil.
Demirtaş’ın ABD dönüşü açıklama ve üslup değişikliği dikkat çekici.. Neyse ki, son anda şiddeti reddeden açıklaması ile anlaşılan işin vahametini kendisi de anladı.
Demirtaş, Türkiye’ye Anayasa, dış politika ve iç politika dayatmaya çalışıyor sanki. “Bizim dediğimiz olmazsa biz de sokağa çıkarız” dayatması kabul edilemez..
Birilerinin Yahudi lobisinin Türkiye’yi terör örgütlerine yardım etmekle suçlama çabalarına destek vermesi aslında bu senaryonun arkasında hangi lobilerin olduğunu gösteriyor.. Bu iddialar yeni değil. MİT operasyonu da bu iddialarla ilgili idi. BDP içinde birileri sanki cemaatin bıraktığı yerden devam ediyor. Bu senaryo yeni değil. Yeniden ısıtılıyor. Türkiye’nin teröre yardım ettiği iddiasını tartışacak son kişinin o olması gerek aslında.. Garip olan, birilerinin hem Türkiye’yi eleştiriyor, hem de “neden bizimkilere silah vermiyorsun, yardım etmiyorsun” demeye getiriyor olması. Sen askere kurşun sıkacak sonra da askeri kendi hizmetine almaya çalışacaksın. Olacak şey mi bu.. Hem milletvekilin, sınırdan geçen Kürtlere yardım eden asker ve polisi taşlayacak, hem de böyle konuşacaksın. Bu çelişkiyi nasıl açıklayacaksınız.. Görmek isteyenler için ilginç olayların yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.. Selam ve dua ile..

Terör örgütleri “Büyük Oyun”un piyonlarıdır…


 Terör veya terörizm; sivillere, yerel ve genel yönetimlere, siyasi, dini veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla uygulanan baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren faaliyetlerdir. Terör uygulayan organize gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist denir. 
Terör uygulayan veya amaçlarına ulaşma adına terörü araç olarak kullanan ülkelere ise“terörist devlet” denir.
Süper ve bölgesel güçler; Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde sürdürdükleri güç mücadelesinde zaman zaman piyonları olan “terör örgütlerini”kullanmaktadırlar. 
Satrançta ilerlemek ve oyunu kazanmak için ihtiyaç halinde isteyerek ve bilerek öne sürülüp piyonlar feda edilir. Bu satranç oyununun bir kuralıdır. Terör örgütleri de “Büyük Oyun”un piyonlarıdır. 
Dün, El Qaide ve Taliban ile eş’Şebab örgütleri piyon olarak kullanılıp Irak ve Afganistan ile Somalı işgal edilmişti. Bugün de IŞİD/İD (Irak Şam İslam Devleti/ İslam Devleti) yeni operasyonlar için piyon olarak kullanılmaktadırlar… 
EN BÜYÜK TERÖRÜ ONLAR YAPIYOR…
Terörü bahane ederek koalisyonlar oluşturup operasyonlar düzenleyen, Batılı emperyalistlerin“terörle mücadele” yöntem ve uygulamalarına bakıldığında asıl terör yapanların kendileri olduğu gerçeğini görmekteyiz. 
Bunun en bariz örneği, ABD yönetiminin 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere ve Pentagon binasına uçaklarla yapılan ve 3 bin insanın ölümüyle sonuçlanan o saldırı olayı sonrası gösterdiği tepki ve sonrasındaki işgal ve cinayetleridir. 
ABD’nin o saldırıdan sonraki sözüm ona “terörle mücadele” politikalarının sadece Ortadoğu’daki “sömürü düzenlerini” gütmek için ‘terörden yararlanma’ olduğu açıkça görülmüştür. 
Batılı emperyalistler; “Terörle mücadele” adı altında başlattıkları operasyonlarında asıl büyük “Devlet Terörü”nü kendileri yapmakta ve amaçlarına ulaşmak “demokrasi ve insan hakları” gibi değerleri de maske olarak kullanmaktadırlar.
Nitekim; ABD eski başkanlarından George W. Bush; Somali, Afganistan ve Irak işgali sırasında Amerikalı askerlerin işlediği insan hakları ihlalleri ile cinayetler için “terörle mücadelede bunlar olur” demişti.
George W.Bush, 8 yıl süren başkanlığında, İslam ve Müslümanlar hedef alınmış ve terör bahane edilerek korkunç bir zulüm başlatılmıştır. Terör bahanesiyle işgal edilen Irak’ta Ebu Gureyb ve Afganistan’da Begram hapishanelerinde insanın kanını donduran en alçak ve iğrenç işkenceler uygulandı. İşgal güçleri türlü cinayetlerle milyonlarca masum ve savunmasız sivil insan öldürüldü.  
Amerika’nın istihbarat örgütü CIA, dünyanın dört bir yanında gizli hapishaneler kurarak buralarda binlerce insanı sistematik işkencelerden geçirdi. Guantanamo hapishanesinde terörle mücadele adına cinayetler işlendi. 
Diğer yandan;
ABD’nin yönlendirmeleriyle, bilhassa 11 Eylül saldırısı sonrası, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada; İslam çağdışı gösterilip Müslümanlar “her an suç işlemeye hazır potansiyel suçlu” ilan edildi. 
HA BEYAZ W. BUSH, HA SİYAH OBAMA…
ABD; dış politikasında ekonomik bir gelire veyahut en azından askeri bir getiriye ihtiyaç vardır.. Bu ihtiyaç sömürü düzeni ile o düzenin muhafazası ve güçlendirilmesi için işgal ve savaşlardan elde edilmektedir.
Irak işgalinde BP, Shell, Exon ya da Seven Sisters gibi petrol şirketleri 36 yıllık, 39 yıllık, 29 yıllık sözleşmelerini yaptılar. Yani ABD, ekonomik olarak istediğini, Irak’tan aldı.
Eski Başkan George W. Bush’un müdahaleciliğinden Barack Obama’nın geri çekilmesine uzanan yaklaşık 15 yılık dönemde ne bir askeri zafer, ne de bir “savaş ganimeti” gelmedi. 
Çünkü Amerika Başkanı Barack Obama 2008 başkanlık seçim kampanyaları sırasında farklı bir profille ve söylemle hem Amerikalıların, hem de dünya kamuoyunun önüne çıkmıştı.
George W. Bush’un yanlış politikalarının sebep olduğu Amerika’nın dünya gözündeki menfur imajını düzeltme sözünü vermişti. Saldırı ve işgallere son veren yeni bir politika takip edeceğini söylemişti. 
İlk siyahi ve Nobel Barış Ödülü sahibi Başkan Obama, beklenilenden de daha pasif bir politika izleyeceğini, birinci döneminin sonunda iyice belli etmeye başlamıştı. Barack Obama, Amerikan tarihine “savaş bitiren başkan” olarak geçmek istiyordu.
Fakat olmadı. Ağır eleştiri ve ABD’nin derin devletinin baskılarına Başkan Obama daha fazla direnemedi. 
Çünkü, Amerika’yı siyasiler yönetiyor görünse de; ülkenin ekonomisini “Neo liberaller”, dış politika ve savunma ile güvenli gibi konularda “Neo-conlar”ın  büyük etkisi vardır. 
Başkan Obama, Guantanamo hapishanesini kapatma sözü verdi, ancak hapishane kapatılmadığı gibi, buradaki işkence yapan görevlileri ödüllendirildi. 
Sonunda Obama’da kendisine dayatılanları uygulamaya koymaya başladı. O da, W. Bush gibi“terörle mücadele” bahaneleriyle ABD çıkarları doğrultusunda saldırı ve işgallere başlıyor. 
Hâlbuki; dünya kamuoyu; Obama yönetimi ile farklı bir dönem başlıyor sanılmıştı.
Kısacası; eski tas, eski hamam. Ha beyaz George W.Bush, ha siyah Barack Hoseyin Obama. 
Sizin anlayacağınız; değişen sadece isimler ve renkler oldu…


Önce terör üreten devletler 

yok edilsin!..



IŞİD’in, elindeki modern silahlarla gerçekleştirdiği vahşi eylemlerine ve bölgenin geleceği adına ilan ettiği ‘Halifelik’ ve ‘İslam Devleti’ ile sarf ettiği söylemlere bakıldığında; Ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirmek isteyen güçlerin taşeronu olduğu açıkça anlaşılmaktadır. 
IŞİD/İD’in tüm kanlı eylemleri ve sergilediği vahşet, İslam Dinine ve Müslümanlara hizmet etmiyor aksine bunlara büyük zararlar vermektedir” şeklinde dikkati çekmiştim. 
Bugün aynı şeyleri tekrar edecek değilim… 
Fakat IŞİD/İD, bahane edilerek başlatılacak büyük operasyonlar için oluşturulan koalisyonun neyi hedeflediğini ve şimdiye kadar benzer bahanelerle yapılan operasyonların sebep olduğu olumsuzlukların üzerinde durmak istiyorum.
ABD Başkanı Obama’nın teröre karşı ilan ettiği yeni savaşın ardından büyük bir hızla başlayan hareketlilik gösteriyor ki, bölgemizde başlayacak bu operasyon sınırlı olmayacak. 
Bu diploması telaşı ve büyük hazırlıklar belki de bölgeyi hatta bölgeyi de aşan bir 3. Dünya savaşına dönüşebilir.
Çünkü söylenenler ile gerçekleştirilenler her zaman farklı olmuştur. Sonuçlar üzerinden sebepler üretilerek başlatılan her işgal ve saldırıların bilinenden çok bilinmeyenleri olmuştur. 
Emperyalist Batılı güçler hiçbir zaman ilke ve değerler üzerinden hareket etmemiş, insanlığın hayrına bir girişimleri olmamıştır. 
Onlar için temel esas her zaman kendi çıkarları olmuştur. 
BU OPERASYONLAR TERÖRÜ BİTİRMEDİ BİTİRMEZ…
Yakın tarihte “Terörle mücadele” bahanesiyle oluşturulan ittifaklar ve büyük operasyonlar devamında büyük işgaller gerçekleştirildi.
11 Eylül 2001 tarihinde, New York’da, Dünya Ticaret Merkezi olarak anılan İkiz KulelerilePentagon’a aynı anda uçaklarla yapılan saldırılardan sonra (El Qaide ve onun finansörüUsame Bin Ladin’e yıkılmıştı) ABD yönetimi ittifak güçleri oluşturarak “terörün kökü kazınacak” vaadiyle operasyonlar başlatmıştı. 
Irak ve Afganistan ile Somali aynı iddia ve bahanelerle işgal edildi. Her üç ülke yakılıp yıkıldı ve milyonlarca masum insan hayatını kaybetti. İşgalci güçler, bu ülkede ahlak dışı çirkefliklerin yanında sistemli bir şekilde sömürü gerçekleştirdi. 
Bugün 11 Eylül’ün 13. Yıldönümü münasebetiyle anma törenleri yapılıyor, fakat yok edilecekleri iddia edilen El Qaide ve Taliban ile eş’Şebab gibi “hodri meydancı” radikal örgütler hâlâ varlığını ve eylemlerini sürdürmekteler. 
Bu büyük operasyonlara rağmen örgütler ve eylemleri bitirilemedi veya bitirilmek istenmedi. Aksine daha fazla örgüt türedi ve şimdi çok daha kanlı eylemler gerçekleştiriyorlar. 
GİZLİ HEDEF; İŞGAL VE SÖMÜRÜ
Emperyalistlerin hedefi aslında terörü yok etmek değildi. Amaçları terör örgütleri üzerinden bölgeyi kontrolleri altında tutmak ve sömürü sistemini güçlendirerek yenilemektir. 
Gerçekten iddia edildiği gibi  “terörle mücadele” için yola çıkılmış olsa, öncelikle “terör üreten devletler” hedef alınır ve yok edilirdi. 
Ortadoğu’da en büyük terörist devlet İsrail’dir. Kendi halkını katleden diktatör Beşşar Esed ve Mısır firavunu El Sisi’dir. 
Ne yazık ki; bu operasyon hazırlıkları “terör üreten devletler” için değil, taşeron olarak kullanılan örgütler üzerinde Ortadoğu’nun yeniden dizaynı için yapılacaktır.
DİK DURAN TEK ÜLKE TÜRKİYE’DİR  
Yazımın başında da belirttiğim gibi; ABD ve koalisyon güçlerinin demokrasi vaadiyle işgal ettiği Irak ve Afganistan ile Somali’de bugün hâlâ terör hüküm sürüyor.
Görülüyor ki; ABD, işgal ettiği yerlere demokrasi getirmiyor, aksine buraları sömürüp köleleştiriyor. 
Bugünde geçmişte ortaya sürdüğüne benzer bahaneler üreterek yeni bir işgale hazırlanan ABD’nin öncülüğünde Cidde’de düzenlenen; “Terörle Mücadele Toplantısı”nın sonuç bildirgesine Türkiye’nin imza koymaması takdire şayan cesaret örneği bir tavır olmuştur.
ABD ve müttefiklerinin amacı, kendi emellerine Türkiye’yi alet etmektir. Kendileri hava operasyonlarıyla vurup çekilirken Türkiye’yi bir şekilde oyuna getirip kara harekâtına sokmaktır. 
Türkiye ise IŞİD tehdidinin bertaraf edilmesini fazlasıyla istiyor.
Ancak; haklı olarak bazı endişeler taşımakta ve koalisyona balıklama dalma yerine sorgulayarak ayrıntılı bilgilere ulaşmak istemektedir. 
Çünkü, Türkiye yarım asra yakındır her türlü teröre karşı mücadelesinde hep yalnız bırakılmıştır.
IŞİD/İD ile mücadeleden Şam yönetimi istifade eder mi? IŞİD/İD’den boşalacak bölgeler kime bırakılacak?
Kürtlere verilen silahların kontrolü ve Türkiye’nin çözüm sürecine destek ile IŞİD/İD’nin elindeki 49 rehinenin can güvenliği gibi önemli konulara açıklık getirilmesini istiyor.
Kısacası; Türkiye “terörle mücadeleye evet ancak mücadelenin sınırları sadece IŞİD/İD terör örgütüyle olmamalı, tüm “terör örgütleri” ve onları besleyen “terör üreten” ülkeler de kapsam içine dahil edilmeli” görüşünde ısrarlı.  
Reis-i Cumhur Sayın R.Tayyip Erdoğan ve Başbakan Sayın A. Davutoğlu ile hükümet kadrolarını bu onurlu ve ilkeli ve de sorgulayan duruşlarından dolayı kutluyorum. 
Böylesine kritik bir dönemde ülkemizi emperyalistlerin oyunlarına alet etmeyen basiret ve feraset sahibi bu kadroların ülkemizi yönetiyor olması gerçekten büyük bir şanstır.  
Elbette ki bu dik duruşun bedelleri olacak ve şimdiden bize bu bedelleri ödetmek için gizli planlarını hazırlıyorlardır. 
Örneğin ekonomiyi ve çözüm sürecini etkilemek hatta engellemek üzere iç ve dış piyonlar öne sürülebilir.

Bizler bunun bilincinde olarak tüm hazırlıklarımızı şimdiden başlatmalıyız. 
YENİ AKİT / Mehmet Koçak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder