11.10.2014

PKK’yı şişirenlerin kendileri şişti!


Yok “Apo’ya ne sözler verildi...”

Yok “PKK’lılar ne karşılığında silah bıraktı..”

Yok “Askerimiz artık silah kullanamıyor, hakimiyet PKK’nın eline geçti!..”
Yok “Önceki yıllara göre PKK, Güneydoğu’da çok daha kesin bir hakimiyet sağladı!..”
Yok “Tavizler verildi, bölündük.”
Yok “Özerklik ilan ettiler.”
Yok “Parçalandık”..
Neler dediler neler!..
Yaşadığımız son olaylar ışığında, bu eleştirileri bir irdeleyin bakalım.
Azıcık hak verir misiniz, bu eleştirilere..
Bölündüysek.. Özerklik ilan edildi ise.. Güneydoğu’da artık sadece PKK’nın sözü geçiyorsa..
Kobani için Türkiye Cumhuriyeti’nden niye yardım istiyorlar?
Düne kadar Güneydoğu’da asker vurup, kaçtıkları Suriye’de bile, bugün kendi güvenliklerini sağlayamayan PKK’lıları şişirenlerin amaçları ne? 
PKK gözlüğü ile olaylara bakan Hasan Cemal’ler.. Cengiz Çandar’lar.. Nuray Mert’ler..Ahmet Altan’lar.. Mehmet Altan’lar..
Ulusalcı cepheden olaya bakıp, sırf hükümete vurmak için, bile bile yalan söyleyen Yılmaz Özdil’ler, Emin Çölaşan’a, Saygı Öztürk’ler..
Milliyetçi pencereden olayları yorumladığını söyleyen Devlet Bahçeli’ler, Özcan Yeniçeri’ler,Oktay Vural’lar..  
Ne oldu beyler? 
Kiminiz isteyerek.. Kiminiz farkına varmadan PKK’yı şişirirken..
Kendiniz şiştiniz değil mi?


Şişiricilerin iddialarının tam aksine..
PKK’nın güçsüzlüğünü bir kenara bırakın..
Türkiye’nin de, düne göre, çok daha güçlü bir devlet profili verdiği çok açık..
Hem güçlü.. Hem de hukuka bağlı..
Düne kadar, eli kanlı katiller gelip, askerimizi şehid edip, kollarını sallayarak geçip gidiyorlardı.
Polisimizi vurup, kaçıp gidiyorlardı..
Gece yarısı bastıkları karakollarımıza, ertesi sabah vaktine kadar yardım ulaştıramadığımız oluyordu.. 
İnşallah, daha silahın tetiğine basmadan, teşebbüs aşamasında iken katillerin derdest edilecekleri günler de yakındır ama..
Bugün için..
Düne göre çok daha ileri bir noktadayız..
İki polisimizi şehid eden katiller, 45 dakika sonra.. Kıstırıldılar.. Ve teslim olmadıkları için, ölü ele geçirildiler..
Yok öyle, vuranın yanına kâr kalması! Yok öyle, sahipsiz asker.. Sahipsiz polis dönemi..
Ya teslim olurlar, ya da hesabı hemen o gün, o saatte görülür..
Devletin eski hantallığına bir bakın..
Bir de şimdinin cevvaliyetine..
Önceki akşam, Bingöl Emniyet Müdürü ve yardımcısı ile komiserimiz vuruluyor.
Müdür yardımcısı ve komiser şehid, müdür ise yaralı..
Hemen bir saat sonra, müdürün yerine yeni müdür atanıyor.. 
Sadece atama değil.. Geceyarısı, hemen Bingöl’e gidip, görevine başlıyor..
Devlet “boşluk” kabul etmez..
Ülkeyi yönetenler de, “boşluk”a izin vermiyor..
Ecevit’in başbakanlığı döneminde, ayaklarını sürterek yürüdüğü o meşhur görüntüler, çoğumuzun hafızasındadır..
Devlet artık öyle ağır aksak yürümüyor..
Koşan Cumhurbaşkanı var. 
Hızlı yürüyen Başbakan var..
Ve..
O hız.. Bu çabuk karar verme.. Emniyet müdürü vurulmasından üç saat sonra, hemen yeni müdürü o ilimizde göreve başlatıyor..
Düne kadar Kürt kardeşlerimiz, “Güneydoğu’da faili meçhul cinayetler yaşanıyor. Nasıl Müslümansınız?.. Siz de bir tepki koysanıza..” diyorlardı..
Faili meçhullerde dindar Müslümanların hiçbir sorumluluğu yoktu..
Ama gücümüz yettiği oranda, o cinayetlere sessiz de kalmamamız, inancımızın gereği idi..
Hem ateistlerin propagandasını yapmamalı..
Hem de, insan hakkı ihlallerine itiraz etmeli idik..
Elhamdülillah..
Gücümüz yettiğince haksızlıkları dillendirdik..
Daha önemlisi..
Kürt kardeşlerimizin bazısı, kısmen nankörlük yapsalar da.. İşbaşına getirilen dindar yöneticiler sayesinde, ülkemizde faili meçhuller hemen hemen bitme noktasına geldi..
Artık küçük Ceylan’lar kim vurduya gitmiyor..
Artık 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’lar ölmüyor.. (Kimse Berkin Elvan’ı ve benzerlerini karşı örnek olarak bana getirmesin. Benim verdiğim Ceylan ve Uğur örnekleri, gerçekten herhangi bir kusuru olmaksızın ölen çocuklar.. Berkin ve diğerlerinin, küçük oldukları için mazur görebileceğimiz ama, varlığını kesinlikle inkâr edemeyeceğimiz bazı kusurları vardı..) 
Şimdi faili meçhullerin, katliamların sonlandırılmasında, hedef daha büyük..
Hem dindar yöneticiler açısından. Hem de dindar yöneticileri sabah akşam karalamaya çalışan kürtlerin içindeki (azınlık da olsa, sesi çok çıkan) ateist grup için, Türkiye’ye biçilen görev daha büyük..
Nedir yeni hedef? Nedir yeni görev?
Sadece Türkiye cumhuriyeti sınırları içinde değil. Sınırlarımızın dışında da, faili meçhulleri bitirtmek! Faili meçhullere, katliamlara izin vermemek..
Öyle ya.. Kobani sınırlarımız içinde değil..
Ama Kobani’deki katliamı önlenmesi,Tük hükümetinden isteniyor.
Düne kadar, Güneydoğu’daki faili meçhullerin sorumlusu olan devlet, artık kendi sınırları içindeki faili meçhulleri sonlandırdığı gibi..
Sınır dışında da, faili meçhullere izin vermeyecek, engelleyecek güce ulaştı..
En azından bu yönde talepte bulunulmaya başlanıldı..
İnşallah o da gerçekleşecektir.
Bölgemizde; Türkiye ne istiyorsa (Allah’ın izni ile) yapılacak, ne istemiyorsa (Allah’ın izni ile) yapılmayacak bir döneme artık geçtik sayılır!
YENİ AKİT / Ali Karahasanoğlu

Recep Tayyip Erdoğan - Trabzon Toplu Açılış Töreni ve Konuşması (10.10.2014)




http://www.youtube.com/watch?v=W9QHpr5oJ6k

Konuşmasında muhalete yönelik sert eleştirilerde bulunan Erdoğan "Ana muhalefetin başındaki zat Esad'ı korumak için mi bu adımı atıyor? Şimdi çıkmış akıl veriyor, sen o aklı kendine sakla. Böyle konuşmak istemezdim bu makamda. Ama bir cumhurun başı olarak bunları söylemek zorundayım" dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından önemli satır başları;

Komiserimize Allah'tan şifalar diliyorum. Az önce bir telefon görüşmesi gerçekleştirdim, hamd olsun gelişmeler iyi. Emniyet birimlerimiz bu hainlerin peşine düştü ve hainleri ölü olarak ele geçirdi. diğer sorumluların da yakalanması için operasyonlar devam ediyor.

"BUGÜN ÇOK ANLAMLI BİR GÜN"

Bugün aynı zamanda anlamlı bir gün. Seçimin yapıldığı günden, bugün 61'nci gün. 10 Ağustos'ta seçimi yaptık. Şimdi 61'ncü günde bu toplu açılış ve teşekkür ziyaretimiz gerçekleşiyor. Trabzon kendisinden bekleneni en güzel şekilde yaptı. Genel başkanlık ve başbakanlık görevini ifa ederken 8 seçimde Trabzon bizimle olmuş bize en güçlü desteği veren illerimizden olmuştur. Tarihimizde ilk kez halkın oylarıyla doğrudan cumhurbaşkanı seçilirken de 9'ncu seçimlerde Trabzon yine yanımızda oldu.

"TÜRKİYE TARAF DEĞİLDİR"

Yanıbaşımızda Irak'ta Suriye'de kanlı çatışmalar yaşanıyor. Bütün bu hadiseler karşısında biz Türkiye'yi güvenli istikrarlı bir şekilde inşallah güçlendirmeye çalışıyoruz. Bakın bugün buradan tüm ülkeme tüm milletime tüm dünyaya açık açık ifade ediyorum. Türkiye bölgemizde yaşanan çatışmaların hiçbirinde taraf değildir. Türkiye hiçbir mezhebin etnik kökenin yanında yada karşısında değildir. Bütün bu krizler başladığı andan itibaren bizim tarafımız hep barış oldu, diyalog oldu. Hep insanların özgürce ve emniyet içinde yaşamaları oldu. Suriye ve Irak'ta Arap, Kürt, Ezidi, Süryani hiçbir ayrım yapmıyoruz. Çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdiğimizi hep söyledik söylüyoruz.

"PKK'YA KARŞI ÇOK İNSANIMIZI KAYBETTİK"

Fakat bizi ne ülkemizin belli bir kısmı ne de dünya ülkeleri hala anlamadı, anlamamakta da direnenler var. Bölgedeki tüm terör örgütlerine karşı son derece ilkeli sorumlu bir duruş sergiliyoruz. Çünkü biz ülkemizde 30 yılı aşkın bir süredir bölücü terör örgütüne karşı, PKK'ya karşı çok insanımızı kaybettik.

"HER TEDBİRİ ALDIK"

Şimdi de Irak'ta başlayıp Suriye'de palazlanan ve hala Irak ve Suriye'de terör estiren IŞİD'e karşı da aynı tavrı sürdürüyoruz. Bunun dışındaki terör örgütleri de bizim için tehdittir. Her türlü tedbiri aldık, alıyoruz, alacağız.Çatışmalardan kaçan kardeşlerimize kapılarımızı açtık. 1,5 milyonu aşkın insanı ülkemizde biz misafir ediyoruz. Niye? Bu bizim insani vicdani islami anlayışımızdır. Biz bundan dolayı bunları yaptık.

Onları kurşunların bombaları altında bırakamazdık. Katil, devlet terörü estiren Esad'ın karşısında bırakamazdık. Biz onlara ensar olmaya mecburduk ve bizde bunu yaptık ve hala yapıyoruz. Bugüne kadar 4,5 milyar dolar harcamamız oldu. Şu anda sadece Avrupa'da 130 bin sığınmacı var, avrupa bundan dert yanıyor. Sadece Türkiye'de 1,5 milyon sığınmacı var.



"VANDALLAR, YAĞMACILAR, HAİNLER..."

O vandallar o yağmacılar Türk bayrağına saldıran o hainler. Er yada geç bulunacak hepsinden de bunun hesabı sorulacaktır. Türkiye iç ve dış politikasını, teröristlerin sokak serserilerinin şiddet eylemleriyle belirleyecek bir ülke değildir. Sokaktaki maşalar, onların iplerini tutanlar bilsinler ki, Türkiye sokak eylemlerinden korkup istikamet değiştirecek bir ülke de değildir.

"BU ŞIMARIKLIĞIN HESABI SORULACAK"

Gereken neyse devletimiz onu yapıyor, yapmaya devam edecek. Sokaktaki şiddet durduğunda bu şımarıklığın hesabı sorulacak. Ben tüm vatandaşlarımızdan soğukkanlı olmalarını rica ediyorum. Bakın tuzak çok açık. Kobani'yi bahane ederek sokağa çıkıyorlar. Amaçları huzuru bozmak. Öfkeyi büyütmek, nefreti büyütmek, kardeşliğimizi sabote etmek.


haber, Erdoğan, Böyle, Konuşmak, İstemezdim, Bu, Makamda, haberler, haberi, haberleri, HABER, HABERLER, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan, Recep Tayyib Erdoğan, Tayyip Erdoğan, Recep Tayyip, Trabzon, R.T.E

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder