9.04.2016

Twitter'ın kirli Erdoğan oyunu Twitter'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sansür Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO Güvenlik Zirvesi için ABD’ye giderken Twitter skandal bir uygulamaya imza attı. #WeLoveErdoğan etiketi TT listesinin 1.sırasından düşürülüp silindi.



Ümid Kurdistani... O bir İran doğumlu, Kürt kökenli ve Amerikalı...

Suriye'deki Esad ile aynı dini inançları yaşıyor. Milyonlarca dolar alıyor.

Sadece Google'da yaptığı işlerden 123 milyon doları cebe indirdi. Ümid Kurdistani şu anda twitter'de İcra Kurulu Başkanı.

İşte o Ümid Kurdistani'nin en tepesinde olduğu Twitter'da önceki gün bir hashtag ortalığı kasıp kavurdu. 500 binin üzerinde "WeLove Erdogan" tweet'i atıldı. Yeryüzünde insanoğlunun yaşadığı tüm kıtalardan "Seni seviyoruz Erdoğan" diye tweet yağıyordu.
Ve tüm dünyada trend-topic olup listenin en tepesine yerleşti.
Ancak araya bir el girdi ve aniden listeden bu hashtag çıkarıldı. Tüm dünyadan binlerce tepki yağınca, tekrar açıldı ve liste başındaki yerini aldı. "WeLoveErdogan" hashtag'ı bu açılıştan sonra yine yüzbinlerce destek alınca Ümid Kurdistani'nin Twitter'ı bir kez daha kapattı.
Belli ki "Erdoğan'ı sevmek" birilerini rahatsız ediyordu.
DAEŞ terör örgütünün propaganda çağrıları Twitter'da mavi denizlerde sörf yapar gibi yüzüyordu. DAEŞ'ten gelen twitlere hiç dokunmuyorlardı. "Sosyal Medya olarak gücümüz özgürlüğümüzde" diyorlardı. Ama "Erdoğan" denince o özgürlük bir anda rafa kalkıveriyordu.

BBC, Guardian, The Times İngiliz yayın organları. Bild, Süddeutsche Zeitung ise Alman gazeteleri... İki ülke arasında 1000 km. mesafe var.
Ancak dün yukarıda bahsettiğim bu beş gazete de aynı habere imza atıyordu.
"Türkiye'ye gitmeyin" diye çağrı yapıyorlardı .
Bir değil, üç değil tam beş gazetenin de üstelik çok uzak olmalarına rağmen aynı gün aynı haberi sayfalarına taşımaları Baronların nasıl bir işbirliği yaptığının en güzel BELGESİ olarak karşımıza çıktı.
Farklı ülkelerde olsa bile Yazı İşleri tek bir merkezdi. Oradan ne gelirse onu yazardın. Çıkarlarına dokunan birini indirmek isteyip "Diktatör" ilan edeceksen, o tek Merkez tüm dünya medyasını bir günde organize edebilirdi.

Nasıl olsa karıştıracağın ülkede de işbirlikçiyerli medya da bulurdun. Dışarıda atılan "Diktatör" sloganı, içeride de kendine atlayacak gazete bulurdu. Operasyon yapılacak o ülkedeki muhalefet de zaten çantada keklikti. Muhalefet liderleri ne olduğunu anlamadan operasyona dahil olurdu. Bazen ne olduğunu anlayanları da özellikle muhalefetin başına getirirdin.

Onlara ulaşacak operasyonel güçleri çoktu, montaj setleri ve vtr haline getirecek kasetleri çoktu.
Adamın biri diyor ki;
"ABD'de enerji sıkıntısı yaşandığı zaman, Irak'a birlik çıkartıldı. Hangi ülke stratejik kaynaklarını kendi denetimi altına almak istese, ABD onun tekrar ulus aşırı şirketlerin denetimine girmesine çalışıyor.

Bunun için bütün yollardan, örneğin;
isyanlardan, devrimlerden ve darbelerden faydalanıyor."

Bitmiyor adam devam ediyor;
"Bu darbelerin çeşitli mekanizmaları uygulanıyor. Yerli ülkenin basınına, iktidar çevrelerine, muhalefete, hoşnutsuz askerlere, öğrenci topluluklarına, ulusal azınlıkların kurumlarına v.b. etki edip, nifak tohumu atılıyor."
Ve adam noktayı koyuyor;
"Nifak tohumlarından sonra genellikle 'DİKTATÖR', 'İNSAN HAKLARI-HUKUK', 'SİYASİ SUÇLU', 'DEMOKRASİNİN SAĞLANMASI' gibi terimler kullanılıyor. Sade insanın bilinci bu hileli yönlendirmelerden şaşkına dönüyor ve kitle kendi ülkesini yabancılara teslim ediyor."
Bu iddialı konuşmayı yapan adamımızın adı Ray McGovern....
1960-1990 yılları arasında tam 30 yıl CIA'da görev yapmış biri, yani boş adam değil.
"KENDİ ÜLKELERİNİ YABANCILARA TESLİM EDENLERİ" müthiş bir şekilde özetliyor.

Nasıl operasyonlar çekildiğini, kimlerin nasıl oltaya gelen BALIĞA döndüğünü anlatıyor. Bağımsızlık savaşı verirsen, enerji hatlarında petrol ve doğalgaz boruları ile DENETİMİ kontrol altına almaya kalkarsan, her yerden gelirler.

Twitter ile başlar, petrol şirketlerini patronu Siyonist medya Baronları ile devam eder, yerli akademisyen-muhalefet-aydınişadamı işbirlikçi kim varsa kullanırlar.

Başaramadıkları yerde de o ülkeye terör ihraç ederler. CIA Ajanı McGovern "Ülkeyi yabancılara teslim etme" modelini böyle açıklıyor. Ankara, adeta Ortadoğu'nun BAŞKENTİ oldu. Başkenti denetimi altına alan, Ortadoğu'yu da teslim altına alır. İşte tüm mesele bu!
Bekir HAZAR

'PANAMA BELGELERİ' NEDİR?DÜNYANIN KONUŞTUĞU PANAMA BELGELERİ VE OFFSHORE KAVRAMINA ÖZET BAKIŞ : Panama Papers’ ya da ‘Panama Belgeleri’, Panamalı hukuk firması Mossack Fonseca’ya ait olduğu belirtilen ve aralarında on iki dünya lideri ile çok sayıda bürokrat ve iş çevrelerinden önemli kişilerin bulunduğu para aklama, amborgoları delme ve vergi kaçırma gibi yasadışı mali faaliyetleri ortaya çıkaran, tarihin en büyüğü olmaya aday gazetecilik olayı ve toplamda 11 milyon belgeye verilen isimdir.



Belgelerde siyasilerden sanatçılara, iş adamlarından futbol yıldızlarına kadar çok ünlü isimleringeçiyor. Panama belgelerinde ilk bilgilere göre altısı halen görevde 12 hükümet ve devlet başkanının ismi var.

İlk adı ifşa olanlar adı geçenler Rusya Devlet Başkanı Putin, İzlanda Başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsson, İngiltere Başbakanı, Pakistan'da Navaz Şerif, Suriye'den Esad, Azarbeycan'dan Aliyev, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Suudi Arabistan Kralı.

Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) Panama’da kayıtlı bir hukuk firmasının 40 yılı aşkın süredir tuttuğu kayıtlara ve belgelere ulaştı. Kuruluş, kamuoyuna ifşa edilen belgeleri, vergi cennetlerine bugüne kadar indirilmiş en büyük darbe olarak görüyor.
İngiltere’de yayınlanan Guardian gazetesi, belgelerle ilgili bilinmesi gereken 7 önemli noktayı derledi:

Mossack Fonseca nedir?
Mossack Fonseca bir hukuk firması. Şirketin verdiği hizmetler arasında offshore şirketlere (vergi muafiyetinin olduğu ülkelerde kurulan şirketler) hukuki danışmanlık vermek bulunuyor. Mosscak Fonseca, offshore şirketlere verdiği hizmeti yıllık olarak faturalandırıyor. Şirket aynı zamanda varlık yönetimi de yapıyor.
Şirket nerede?
Mossack Fonseca’nın ticari sicili Panama’da bulunuyor. Ancak şirket uluslararası ölçekte faaliyet gösteriyor.
Mossack Fonseca’nın ticari sicili Panama’da. Ancak şirket operasyonları küresel düzeyde. Mossack Fonseca’nın internet sitesinde 42 ülkede toplam 600 kişilik bir ekibin bulunduğu ifade ediliyor. Ayrıca dünyanın farklı yerlerinde satış yetkilileri de (franchise) bulunuyor. Şirket İsviçre, Kıbrıs ve Virgin Adaları gibi ‘vergi cenneti’ olarak bilinen ülkelerde yoğun faaliyet gösteriyor.
Ne kadar büyük?
Mossack Fonseca, offshore şirketlere hukuki danışmanlık hizmeti sunan en büyük dördüncü şirket. Bugüne kadar 300 binden fazla şirketi farklı düzeylerde temsil etmiş durumda. Temsil edilen şirketlerin yarısından fazlasıysa vergi cenneti olarak nitelenen ülkelerde kayıtlı şirketler.
Ne kadar belge sızdırıldı?
ICIJ araştırması bugüne kadar gerçekleşen en büyük doküman sızıntısı olarak kabul ediliyor. 2010’daki WikiLeaks ve 2013’teki Edward Snowden sızıntılarından daha büyük bir belge sızıntısı yaşandı. Toplamda 11,5 milyon Mossack Fonseca dokümanı sızdırıldı. Dosyaların toplam boyutu 2,6 terabayt idi.
Sayılarla Panama Belgeleri
11,5 milyon
belge sızdırıldı
12 emekli ya da hala görevde olan ülke liderinin adı vergi cennetleri belgelerinde geçiyor.
2 milyar $’lık şaibeli para transferi Putin’in yakın çevresi tarafından gerçekleştirilmiş.
500’den fazla banka şaibeli küresel işlemlere aracılık etmiş.
Kaynak: ICIJ
Offshore şirketleri kullananlar sahtekar mıdır?
Hayır, offshore şirketleri ve yapılanmaları kullanmak uluslararası hukuku ihlal anlamına gelmiyor. Birçok ülkede işadamları yönetilen kur rejimlerinden korunmak için paralarını offshore şirketlerde tutmayı tercih ediyor. Bazı işadamları ise vasiyet planlamaları için offshore hizmetlerinden faydalanıyor.
Sahtekarlar offshore şirketlerini kullanır mı?
Evet, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, offshore şirketler aracılığıyla vergiden kaçmanın yolsuzluk kapsamında değerlendirildiğini söylemiş vevergi cennetlerindeki gizlilikle mücadele ettiklerini ifade etmişti. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) bünyesinde vergi cennetlerindeki gizliliğin ortadan kaldırılması ve bilgi paylaşımının artırılması adına da girişimlerde bulunuluyor.
Mossack Fonseca sızan belgeler için ne diyor?
Herhangi bir yasayı çiğnemediğini iddia eden şirket, “Hizmetlerimizin istismar edilmesi üzüntü vericidir” dedi.Şirketin kurulduğundan bu yana kara para aklamayla mücadele anlamında tüm yetkililerle işbirliği yaptığını belirten Mossack Fonseca yönetimi, aracıların yaptığı işlemler nedeniyle kendilerinin suçlanamayacağını da savunuyor.
BBC TÜRKÇE


Dün sızdırılan "Panama Belgeleri (Panama Papers)", aniden tüm dünyanın gündemi oldu. Belgelere göre, Panama merkezli ve denizaşırı firmalarla iş yapan hukuk firması Mossack Fonseca, aralarında 12 lider ve 143 politikacının da olduğu binlerce kişi için yasadışı mali faaliyetlerde bulundu; vergi kaçırmalarına ve kara para aklamalarına yardımcı oldu.
Bugüne dek yapılmış en büyük veri ifşası olan, 76 ülke ve 109 medya kuruluşundan toplam 376 gazetecinin üzerinde çalıştığı Panama Belgeleri sızıntısını kabaca toparlamaya çalışalım.

1. Offshore nedir?



Offshore nedir?
İngilizce'de kıyıdan uzak anlamına gelen offshore, ekonomide ise kaba tabir ilevergiden uzak anlamına geliyor. 
Offshore bankacılık ise Türkçe'de "Kıyı bankacılığı" olarak geçiyor. Şöyle tanımlayabiliriz; kişinin /  kurumun kendi ülkesindeki bankacılık sektörü için düzenlenmiş olan her türlü yasa ve yönetmeliklerin dışında kalan serbest bankacılığa offshore bankacılık denir.

2. Offshore sistemin ve vergi cennetlerinin kişi ve kurumlara sağladığı avantajlar şöyle:



Offshore sistemin ve vergi cennetlerinin kişi ve kurumlara sağladığı avantajlar şöyle:
Bu bölgelerde kurulan şirketler her türlü vergiden muaftır. Ayrıca yaptıkları işlemlerle ilgili kayıt tutmak ve hesap verme zorunlulukları yoktur.
Hesaplarda ise tasarruf mevduat sigorta fonlarına prim ödemezler. Daha yüksek faiz kazanımı söz konusudur.

3. Peki "vergi cenneti" ülkeler hangileri?



Peki "vergi cenneti" ülkeler hangileri?
Vergi cenneti olarak tabir edilen, verginin hiç olmadığı ülkelerin listesi 2015 Haziran ayında AB Komisyonu tarafından şu şekilde açıklanmıştı: 
Andorra, Lihtenştayn, Guernsey, Monako, Morityus, Liberya, Seyşeller, Brunei, Hong Kong, Maldivler, Cook Adaları, Nauru, Niue, Marshall Adaları, Vanuatu, Anguilla, Antigua ve Barbuda, Bahamalar, Barbados, Belize, Bermuda, İngiliz Virgin Adaları, Cayman Adaları, Grenada, Montserrat, Panama, St Vincent ve Grenadines, St Kitts ve Nevis, Turks ve Caicos, Amerikan Virgin Adaları.

4. Yüz ölçümü çok küçük olan bu ülkeler, offshore şirket ve hesaplara kapılarını açarlar.



Yüz ölçümü çok küçük olan bu ülkeler, offshore şirket ve hesaplara kapılarını açarlar.
Ve yüzbinlerce şirketin yaptığı çeşitli ödemelerden (kuruluş ücreti, işletme giderleri vs) gelir elde ederler. Bu işten ciddi para kazandıkları için de, gizliliğe son derece önem verirler.

5. Gelelim Panama Belgeleri'nin merkezine: "Mossack Fonseca"



Gelelim Panama Belgeleri'nin merkezine: "Mossack Fonseca"
Panama merkezli Mossack Fonseca, offshore şirketlere hukuki danışmanlık hizmeti veren bir hukuk firması. Hizmetlerini yıllık olarak faturalandırıyor ve aynı zamanda varlık yönetimi de yapıyor.

6. Kendi alanında dünyanın en büyük dördüncü şirketi.



Kendi alanında dünyanın en büyük dördüncü şirketi.
Bugüne kadar 300 binden fazla şirketi farklı düzeylerde temsil etmiş durumda. Temsil edilen şirketlerin yarısından fazlasıysa vergi cenneti ülkelerde kayıtlı şirketler. Mossack Fonseca'nın internet sitesinde, 42 ülkede toplam 600 kişilik bir ekibin bulunduğu ifade ediliyor.

7. Offshore yasal mıdır?



Offshore yasal mıdır?
Evet offshore yasaldır ve uluslararası kabul görür. Birçok ülkede iş insanları, yönetilen kur rejimlerinden korunmak için paralarını offshore şirketlerde tutmayı tercih ederler.

8. Peki belgelerin gündeme oturmasını sağlayan yasa dışı boyut nedir?



Peki belgelerin gündeme oturmasını sağlayan yasa dışı boyut nedir?
Offshore şirketten elde edilen gelirin gizlenmesi ve yaşanılan ülkede vergisinin ödenmemesi, kişinin sahip olduğu gerçek serveti beyan etmemesi, vergi kaçakçılığı ve yolsuzluk kapsamında değerlendirilir. Bu şirketlerin hiçbir şekilde kayıt tutma zorunlulukları da olmadığından, bu yolla kara para aklamak da kolaylıkla mümkündür.

9. Belgelere göre şirket, aralarında 12 ülke lideri ile 143 politikacının da bulunduğu binlerce kişinin vergi kaçırmasına ve kara para aklamasına yardımcı olmuş.



Belgelere göre şirket, aralarında 12 ülke lideri ile 143 politikacının da bulunduğu binlerce kişinin vergi kaçırmasına ve kara para aklamasına yardımcı olmuş.
Belgelerde Arjantin Devlet Başkanı Mauricio Macri, İzlanda Başbakanı Sigmundur Davio Gunnlaugsson, Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroshenko, Rusya Devlet Başkanı Putin'in yakın arkadaşları, Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev'in ailesi, Suriye Devlet Başkanı Esad'ın kuzenleri, İngiltere Başbakanı David Cameron'ın babası, Pakistan Başbakanı Nawaz Şerif'in çocukları ve Malezya Başbakanı Necib Rizak'ın oğlu gibi isimler bulunuyor.

10. Türkiye’den de 101 şirket ve 10 müşterinin belgelerde yer aldığı iddia edilmişti.



Türkiye’den de 101 şirket ve 10 müşterinin belgelerde yer aldığı iddia edilmişti.
Epeyce filtreden geçerek yayınlanacağını anladığımız, The Guardian'ın da, "sızan belgelerin çoğu gizli olarak kalacak" dediği sızıntı için, Türkiye'den isimlerin bulunup bulunmadığını, bulunuyorsa açıklanıp açıklanmayacağını önümüzdeki zamanda göreceğiz.

11. Panama Belgeleri, bugüne kadar gerçekleşen en büyük doküman sızıntısı olarak kabul ediliyor.



Panama Belgeleri, bugüne kadar gerçekleşen en büyük doküman sızıntısı olarak kabul ediliyor.
Toplamda 11,5 milyon Mossack Fonseca dokümanı sızdırıldı ve dosyaların toplam boyutu 2,6 terabayt.
The Guardian'ın bu görseli, ne kadar belge sızdığını anlamamıza yardımcı olabilir: Panama Belgeleri, gri alanın tamamı kadar.


İbrahim Karagül'ün o yazısı:
Panama Belgeleri'nin yayınlanması beni ciddi biçimde endişelendiriyor. Çünkü bunun bir kara para operasyonu olmadığını, vergi meselesi olmadığını, kayıt dışı para trafiğini insanların gözleri önüne serme kaygısı taşımadığını, çok daha büyük bir hesabın, hesaplaşmanın, projenin uzantısı olduğunu düşünüyorum.
Bu gerçek, adres seçilen ülkelerde büyük istikrarsızlıklar, toplumsal infialler, iç isyanlar ve çatışmalar çıkarılacağı anlamına geliyor. Bu ülkeler, sızıntının arkasındaki patronların, güçlerin çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn edilmek istenecek demektir. Yeni bir kasırga, fırtına yaklaşıyor demektir. Küresel ölçekte yeni bir müdahale şekli denenecek demektir.
Yeni Kadife Devrim; Arap Baharı, Gezi terörü mü?
Hedef ülkelerin siyasal kadrosu değiştirilecek, operasyonu yürütenlerle daha uyumlu kadroların ve liderlerin önü açılacak ve o ülkeler denetim altına alınacak demektir. O ülkelerin özgürlüğü, bağımsızlığı tehdit edilecek, belki uzun süreli istikrarsızlığa sürüklenecek demektir. En azından proje böyledir, bu yönde seyredecektir. Operasyonun büyüklüğü henüz ortaya çıkmadı ama daha birkaç gün içinde bu yönde işaretler belirginleşmeye başlamıştır.
WikiLeaks belgeleri gibi, Kadife Devrim projeleri gibi, Türkiye'deki Gezi Terörü gibi, Arap Baharı'nın sabote edilmesi gibi dünyanın bazı ülkelerine yönelik yeni bir siyasal müdahalenin, yeni bir toplumsal operasyonun geleceğine hazırlıklı olmalıyız.
Dikkat edilirse, genelde bizim coğrafya, Latin Amerika, Asya ülkeleri üzerinde oynanmaktadır. Onların toplumsal hassasiyetleri provoke edilmektedir. Batı ile uyumsuz görünen, ona itiraz eden, kendi yolunu çizmeye çalışan ülkeler, liderler, siyasi kadrolar ve siyasi söylemler öne çıkarılmaktadır.
Bu bir istihbarat operasyonu
Her sızıntı bir operasyondur. Her deşifre bir siyasi projenin ve geleceğin işaretlerini verir. Bizler çoğu zaman bu tür bilgileri bir aklama, temizleme, kirli dosyaları ortadan kaldırma zannederiz. Hukuk, adalet, vicdan çerçevesinden bakarız. Öfkelerimizi, itirazlarımızı bu kişi ve ülkelere yönlendiririz.
Siz sanıyor musunuz ki; birileri bu bilgileri ele geçirip, tamamen vicdani sebeplerle, insanlık onuru ve adalet adına, büyük bir hizmet aşkıyla servis ediyor, bütün insanlığı bu çirkin sömürü düzenine isyan etmeye davet ediyor, bu yönde bir bilinç oluşturmaya çalışıyor?
Sanmayın. Temkinli olun. Hatta tedirgin olun. Operasyonu yürütenler o çirkin düzenin tam merkezindeler. Küresel finans gücünün odağındalar. Muhtemelen bir örtülü operasyon yürütüyorlar. Ve eminim ki, ABD istihbaratından İngiliz istihbaratına ve Alman istihbaratına kadar herkes bir şekilde bu işin içinde.
Kayıtdışı ekonomiyi o patronlar yönetiyor
Çünkü küresel ölçekte kayıt dışı ekonomiyi, para trafiğini bu merkezler yönetiyor. Bu işler, onların bankaları üzerinden, istihbarat organları üzerinden, taşeron şirketleri üzerinden organize ediliyor. Küresel ölçekte ekonomik çatışma bu “merkez"le dünyanın geri kalanları arasındadır. Bu anlamda gerçekten bir dünya savaşı yaşanmaktadır.
Dünya ekonomisini yönetenler, bu gücün dünyayı da yönetme gücünün kaynağı olduğunu biliyorlar. Yıllardır da dünyayı böyle yönetiyorlar. Küresel iktidarı paylaşmaya yanaşmadıkları için de çatışmalar çıkıyor. Bir türlü çözülemeyen ekonomik kriz, işte bu paylaşımın yapılamamasından, yeni ortaklara itiraz edilmesinden kaynaklanıyor. Transatlantik merkez ekonomik patronluğunu da küresel iktidarını da kimse ile paylaşmıyor.
Bu paylaşım yaşansa ekonomik kriz de çözülecek. Güç haritası netleşecek. Kaynaklar üzerindeki savaş hafifleyecek. Bu rahatlama bizim coğrafyadaki çatışmaları da büyük oranda ortadan kaldıracak. Ama öyle değil. Çatışma her geçen gün daha da sertleşiyor. Kaynaklar savaşı bizim coğrafyada harita taslaklarına dönüşüyor. Küresel çatışmanın bedelini biz ödüyoruz.
Demokrasi kartı bitti, iç isyan kartı devrede
Batı, işte bu iktidarı hiç paylaşmayan merkez, başkaldıran her güce saldırıyor. Onu zayıflatmaya, yeni bir aktörün ortaya çıkmasını engellemeye çalışıyor. Bu amaçla daha önce demokrasi kartını kullanırdı. Sonra insan haklarını kullanımına açtı. Arada bir ülkelerde ekonomik krizler pazarladı ve o ülkeleri çökertti. Bunlar hep diz çöktürmeye, itaat ettirmeye dönük müdahalelerdi.
Ama 11 Eylül saldırılarından sonra ABD ve Avrupa'da bütün vatandaşlık yasaları, iç güvenlik yasaları, göçmen yasaları değiştirildi. Olağanüstü hal yasalarına benzer, insan haklarını hiçe sayan çok ağır yasalar çıkarıldı. Bu durum, demokrasi ve insan hakları kartını onlar için kullanılamaz hale getirdi.
Ama durmadılar. Hedef ülkelere iç isyanlar, ayaklanmalar servis ettiler. Gürcistan'da, Ukrayna'da Kadife Devrim müdahaleleri uygulandı. Bunlar ekonomik, jeopolitik müdahalelerdi. O ülkeler tamamen istikrarsızlaştırıldı. Ardından WikiLeaks belgeleri yayınlandı. İlk bakışta bunun insani, vicdani tarafıyla ilgilendik. Çok geçmeden işin gerçek yüzü ortaya çıktı.
Gezi, 17 Aralık, terör ve yeni dalga
Arap Baharı patladı. Bütün Arap dünyası patlamak üzereydi zaten. Otoriter yönetimler on yıllardır kitleleri baskı altında tutuyordu ve bu bir şekilde patlayacaktı. Ama ilk bakışta bir halk devrimi, özgürlük mücadelesi olarak başlayan isyanlara müdahale edildi. Onları yönettiler ve Arap Baharı'nı bile coğrafyanın istikrarsızlaştırılması yönünde kullandılar.
Türkiye'de bütün bunlar denendi. Önce Gezi terörünü planladılar. Ülkeyi Ukrayna'ya çevireceklerdi. Olmadı 17 Aralık servis edildi. Ülkeyi Mısır'a çevireceklerdi. Dikkat edin bu müdahale “yolsuzluk söylemi" üzerine kurgulandı. Başaramadılar, terörü yeniden sahaya sürdüler.
Türkiye nasılsa buna direnemezdi. Örgütler birleştirilmiş, hazırlıklar yapılmıştı. Ama Türkiye, terör konusunda şaşırtıcı bir reaksiyon gösterdi. Hiç beklenmedik bir sertlikle müdahaleye başladı. Bu oyun bozuldu. Muhtemelen şimdi yeni bir senaryo deneyecekler. Bu senaryonun siyasi söylemi 17 Aralık'ta ortaya atılmıştı zaten.
17 Aralık bir model olarak kullanılacak
Bir ayrıntıyı hatırlayın. Türkiye'de denenen her şey daha sonra küresel ölçekte deneniyor. Mesela 28 Şubat bir darbe senaryosuydu ve uluslararası bir projeydi. 11 Eylül sonrası bütün dünyada aynı yöntem denendi. Batılılar 17 Aralık modelini de, bir çok ülkede denemeye girişeceklerdir. Anlaşılıyor ki, 17 Aralık müdahalesini planlayanlarla Panama Belgeleri arasında bir bağ var. En azından söylem ortaklığı var.
Onların demokrasi, insan hakları ve değerler üzerinden bölgemize ve dünyaya söyleyecek hiçbir sözü kalmadı. Kredileri tamamen tükendi. Yeni bir yol keşfettiler. En provokatif yöntem buydu. Kitleleri harekete geçirmek için en hassas oldukları alanları istismar edeceklerdi. Zaaf alanları üzerinden projeler geliştiriyorlardı artık.
Yolsuzluklar, kayıt dışı trafik, mezhep savaşı gibi.
Dikkat edin, Panama Belgeleri bu anlamda yeni bir sürecin başlangıcı olabilir. Şimdi Rusya'yı vuruyorlar. Pakistan'ı vuruyorlar. Belki Türkiye'yi vuracaklar. Hedeflerindeki başka ülkeleri de yıpratacaklar. İşte tam o sırada içerideki operasyonel güçleri harekete geçecek, bazıları da saflıklarından bu dalgaya katılacaklar. Bütün sızıntıların bir şekilde Soros çevreleri ile bağlantılı olması da bu tezi besler nitelikte.
Trilyon dolarları onlar yönetiyor
Kara paranın patronları, kayıt dışı ekonomiyi yöneten aç gözlüler, milletlerin bu yöndeki hassasiyetlerini istismar edip, hükümranlıklarını sağlama alma derdinde. İtiraz edenleri saf dışı etme çabası içinde.
Dünya ekonomisinin yüzde ellisi kayıt dışı bana göre. Bu ekonomiyi işte bu merkezler yönetiyor. Sadece Ortadoğu'da yıllık bir trilyon dolarlık kayıt dışı para dolaşıyor ve bu parayı da onlar yönetiyor. Bütün bunlar istihbarat servisleri üzerinden yürütülüyor. Panama Belgeleri'nin de bir istihbarat operasyonu olduğunu, küresel ölçekteki ekonomik savaşın bir parçası olduğunu, hedef ülkelere yönelen siyasi ve toplumsal yıkım projeleri barındırdığını asla unutmayın.
Bu operasyonlardan o kadar çok gördük ki. Direnme hattının ülke ve millet sevgisinden geçtiğini keşfettik. Siz siz olun, bu tür senaryoları hemen sahiplenmeyin…