MEDYADA ALGI : Ellerindeki silahlar çok güçlü .Ne kadar haklı olursak olalım dünyaya istedikleri bilgileri veriyorlar ve istedikleri ALGIYI oluşturuyorlar

 Sayıca az oldukları için seslerinin çok çıkması gerekiyordu! Bu denklem gereğince MEDYAYA hakim oldular.

Dünyada belki de en etkili silah MEDYA idi... Paranın yanı sıra televizyon, gazete, radyo, dergi, facebook, twitter gibi alanlar artık içinde bulunduğumuz çağın İMPARATORLARIydı...Yapıl ması istenilen operasyonlarla ilgili bilgiler Londra ya da New York merkezli medyaya verilirdi! Daha sonra orada pişirilen malzeme dünyaya servis edilirdi! Küresel ölçekte BÜYÜK YAHUDİ MEDYA ağına bağlı olan bütün gruplar, buna balıklama atlardı!

Atlamak zorundaydı!
Uzaklarda suya atılan bir taş gibi dalgalar dünyaya yayılırdı!
Şimdi bu medya belli ki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı diline doladı! Bırakmayacaklar!
Buradan gelmeye çalışacaklar!
Ankara'nın simgesi olan YAPI üzerinden içeriyi karıştırmayı deneyecekler!

DEVAMI :


Saray konusu ilk önce Financial Times ve The Economist'te yer aldı! İşaret fişeği buradan atıldı!
Anında dünyanın her yerindeki Yahudi medyası topa girdi!"Diktatör" algısı için uzun zamandır çabalayanlar böylece yeni bir malzeme bulmuş oldu! İlk taşın atıldığı iki yayın, daha önce defalarca yazdığım gibi Rothschild ailesinindi! Birinde ortağı, ünlü İtalyan aile Agnelli'ydi!
Biz bilmesek de Avrupa'daki bazı Yahudi aileler birbirine bağlanarak Atlas Okyanusu'nu geçer ve oraya bağlanırdı! Hem sermayeler hem akıllar birleştirilirdi! Biz ülkemizde birbirimizi anlamaya çaba harcamazken adamlar dünya üzerinde en etkili ağı kurmuşlardı! Ve en büyük kozları, hedef ülkelerdeki AYRIŞMA duygusunu gıdıklamaktı! Çıkarları için bu şarttı! Bölerek geliyorlar, parçalayarak gidiyorlardı!
Ortadoğu bu nedenle iki yakası bir araya gelemeyen bir coğrafya idi! Bu bölgeden elde edilen paraları kendi bankalarına alıyorlar, işlettikleri paralarla da MEDYALARINI ayakta tutuyorlardı! Ve bu yolla da istedikleri operasyonları kolayca yapıyorlardı! Ankara dışında kimse de çıkıp buna itiraz etmiyordu! Bunu bildikleri için de Mescid-i Aksa'yı basarak, PKK'yı sokağa çıkartarak ve IŞİD'e destek yağdırarak bizi sıkıştırmaya çalışıyorlardı!
Ama ne kadar haklı olursak olalım dünyaya istedikleri bilgileri veriyorlar ve istedikleri ALGIYI oluşturuyorlardı!
Çünkü ellerindeki silahlar çok güçlüydü! Sayıca az oldukları için seslerinin çok çıkması gerekiyordu! Bu denklem gereğince MEDYAYA sahip oldular! Nasıl mı?
Böyle... 
 Walt Disney Company: Bob Iger (Yahudi) 
 Walt Disney Picture Group: Bob Iger (Yahudi) 
 Touchstone Pictures: Joe Roth (Yahudi) 
 AOL Time Warner (HBO): Jeffrey L. Bewkes, David (Dave) Lieberman (Yahudi) 
 Viacom: (12 TV kanalı, Blockbuster ve Prentice Hall yayınevi) Sahibi ve başkanı Sumner Rothstein (Yahudi) 
 Paramount Pictures: Sherry Lansing (Yahudi) 
 Sony Corporation of America: Michael Schulhof-David Schulhof (Yahudi) 
 Sony Pictures: Michael Lynton (Yahudi) 
 MCA and Universal Pictures: Edgar Bronfman jr. (Dünyanın en güçlü 5 Yahudi isminden biri) 
 The Associated Press: Tom Curley (Yahudi) 
 New York Times, Boston Globe, New Yorker, Washington Post, Wall Street Journal, Time, Newsweek hepsinin sahibi Yahudi ve CEO'ları da Yahudi... 
 News Corp: Owner Rupert Murdoch (Yahudi) 
 20th Century Fox, Fox televizyonları, Eurosport, Direct TV, Sky'ın tüm üst düzey yöneticileri Yahudi.... 
 New York Times: Sahibi Sulzberger ailesi. Yayıncı Arthur Ochs Sulzberger, Jr. (Yahudi) 
 Boston Globe: Sahibi Sulzberger ailesi. Yayıncı P. Steven Ainsley (Yahudi) 
 New Yorker (Condé Nast): Charles Townsend (CEO) Robert Sauerberg, Jr. (Başkan) (Yahudi) 
 Washington Post: Sahibi Jeffrey Bezos, Yayıncı Martin Baron (Yahudi) 
 Time Dergisi: CEO Jeffrey L. Bewkes, Yayıncı Nancy Gibbs (Yahudi)
Bu kadar mı?
Değil elbette!
Başka başka ülkelerde sahipleri başka IRKLARA mensup olsa da YAHUDİ HAKLARINI koruyan ve yücelten onlarca, yüzlerce kişi ve kurum var! Bunların ya hepsini ikna etmek ya da hepsini yenmek zorundasınız!
İkna olmayacakları ortada!
Kendi çizgisinde ilerleyen Türkiye'nin kötü bir örnek olduğunu biliyorlar! Durdurmak ve vurmak istiyorlar!
Füze ile değil manşetlerle geliyorlar!
Gelenlerin ve kapımızı çalanların kim olduğunu bildiğimiz sürece sorun yok!
Yeter ki tuzağa düşmeyelim!
Şimdiki gündemleri SARAY'dan Cumhurbaşkanı kaçırmak! Olmayacak, olması mümkün değil ama deneyecekler!
Bizde de bu işe balıklama girecek çok insan var!
Bu topa girenleri unutmayın!
İttifaklara bakın! Çıkan sonuçta hepsinin aynı yere çalıştığını sakın unutmayın!
Bu öyle bir denklemdir ki, 
kutuplarda bile şaşırtmaz!

Manşetle saldırı :TAKVİM / Ergün Diler

**********

Yahudi Sulzberger ailesi yaklaşık 150 yıl önce kafayı yemişti. Yenmiş kafanın içindeki beyinde Osmanlı düşmanlığı, pitbull köpeği gibi havlıyordu.

Beyindeki havlama sahibi olduğu gazetenin sayfalarındanSALYA olarak akarak dışa vuruyordu.

Evet o dönemde New York Times'ın sahibiydi bu aile. Filistin topraklarını Osmanlı borçlarına karşı isteyip İsrail'i kurmak isteyenlere kapıyı göstermişti Sultan Abdülhamid.
Satılık olmadığımızı tüm dünyaya ilan etmişti.

Osmanlı'nın PARA ile satın alınamayacağını görenler işte bu Sulzberger ailesinin kapısını çalmıştı. İnsanlar ölüyor,New York Times'da ölü ilanları yayınlanıyordu. İşte bu ölü ilanlarının editörlüğünü yaparak gazetede işe başlayan Yahudi Sulzberger, kısa zamanda New York Times'ın sahibi oluyordu. İsrail'i kurmak için Osmanlı'dan Filistin'i parayla satın almak isteyenler işte bu HAVLAMA UZMANI Ölü Sevici Sulzberger'de soluğu alıyordu. "Saldır Abdülhamid'e" diyorlardı. Önüne kemik konan köpekler gibi saldırdılar New York Times'tan o günlerde Abdülhamid Han'a.
Ne diktatörlüğü ne de kızıl sultanlığı kaldı.
O dönemde Sultan Abdülhamid Dolmabahçe Sarayı'na yatırım yapıyor, Yıldız çevresini devlet binaları ile donatıyordu. Devlet erkanının tamamını çevresinde topluyor, böylece gelen yabancı heyetlere GÜÇLÜ İmparatorluk mesajı veriyordu. Osmanlı'nın belini kıran ve batırma noktasına getiren Kapitülasyonlara karşı ihtişamlı binalarla savaşıyordu. "Biz EZİK millet değil BÜYÜK Devletiz"diyerek masada psikolojik üstünlük kuruyordu. O dönemde bizi eşeğe bindirmek istiyorlardı. Osmanlı düşmanı işbirlikçilerine AT veriyorlar, kendileri DEVE'ye biniyordu. Aradan 100 yılı aşkın süre geçti. Türkiye Cumhurbaşkanları ve Başbakanları 34 kişilik pırpırlarla yabancı ülkelere gidiyordu düne kadar. Aynı havaalanına ABD başkanı devasa uçakla iniyor, ardından dublörü olan aynı büyüklükte ikinci uçak piste dalıyordu.

Bizim pırpır iki devenin yanında eşek bile etmiyordu. Çin de Japonya da Avrupalısı da aynı şekilde Uçan Develerleiniyordu bizim devlet pırpırının yanına. Ne zamanki uçağımızı devasa olmasa da orta boya çıkardık, yeni köşk yaptıkBARONLARIN medyası havlamaya başladı. Önceki gün "Hoop" diyordu işte bu Sulzberger ailesinin New York Times'ı... Bizim ortaboy uçak ve yeni köşkü diline dolamış, tıpkı Abdülhamid Han'a olduğu gibi SALYA akıtıyordu Türkiye Cumhurbaşkanı'na...

Hemen ertesi gün de torun Sulzberger ile başbasa içtiği şarapları köşesine taşıyıp ballandıran yazarları olan Hürriyet manşetine taşıyordu aynı konuyu. Belli ki güzel bir ortaklıkları vardı. Hürriyet'i anlıyorum da Ulan New York Times sana ne? Bizim Ortaboy Köşk uçağına sallayacağına ABD Başkanı'nın iki DEVASA uçağına havlasana. Bitti bizi eşeğe bindirmeye çalıştığınız günler. Ne yaparsanız yapın, ne kadar anırırsanız anırın, içerden kimleri koroya dahil ederseniz edin farketmez.... YENİ TÜRKİYE hepinizi eşeğe semer yapıp üzerine istediğini bindirecek. Şu anda Ata biniyoruz. 9 yıl sonra bel Deve ile geleceğiz oralara.... Devenin ne olduğunu anlatayım mı bir daha.

Dev'e : TAKVİM : Bekir Hazar