10.11.2014

Devlet büyüklerinin Bindiği UÇAĞIN Ülkeyi yönetecek binanın AK SARAYI fiyatını konuşan dingil Muhalefet olduktan sonra AK Parti daha çoook %50 alır

Yeni Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Sarayı
Dosta güven, düşmana azap olsun.
At Binenin, Kılıç Kullananın

İşte ben buna dayanamam, zuladakileri çıkarmanın vakti geldi.




AK SARAY İÇİN HARCANAN PARANIN DERDİNE DÜŞENLER, ÖNCE AÇTIKLARI ZARAR'IN HESABINI ÖDESİNLER

Gezi Olayiarındaki zarar 100 milyar dolar
Halk Bank Opersyonu 120 milyar dolar
Yalaka Muhallefet 250 milyar dolar
PKK 400 milyar dolar
Batırılan Bankalar 300 milyar dolar
Verilmiş Faizler Toplamı 
600 Milyar milyar dolar $
Ülkeye Zarar Verdi

Ey Edepsizler Müslümanmış görüntülü Münafıklar Alevi Türk görünümlü Yahudiler Verdiğiniz Zararı Toplayın Görünen Toplam zararınız 2 Tirilyon $



Aksaray 1 Milyar $ mış
Verdiğiniz zararın Toplamı :
2 Tirilyon Dolar $
Nerenize sindiriyorsunuz
Nerenize Sığdırıyorsunuz bunu








İnsan"Bunlar gerçekten müslümanmı"diye düşünmeden edemiyor.Mescid-i Aksa ile ilgili tek satır yok varsa yoksa Aksaray .


Konu: Himmet Paralarından Hortumlanan 150 Trilyon Nereye Gitti?



Başta CIA ile bağlantılı Jamestown Vakfı’nda ve Ergenekoncu Dalan’ın Yeditepe Üniversitesi’nde çalışmış olan Taraf yazarı Cemaatçi Emre (Emrullah) Uslu, ikide bir hırsızlık ve yolsuzluktan bahsediyor! Cemaat medyasının ağzından sakız gibi “yolsuzluk da yolsuzluk” ezberi düşmüyor.Madem öyle, soralım…

1- Baronları büyük bir iştahla destekleyen Cemaat ve medyası, 28 Şubat sürecinde hortumlanan 60 milyar dolar için neden hiç sesini çıkarmıyor?

2-Cemaat’in ve medyasının el bebek gül bebek misali desteklediği Mustafa Sarıgül’ün CHP’den ihraç edilme nedeni, hakkındaki yoğun yolsuzluk iddiaları değil miydi?

3- Son 30 yıldır Türkiye’de çalınan üniversite soru kitapçıkları hırsızlıktan sayılmıyor mu? Bu soruların sistemli bir şekilde çalınmasından kimler istifade etmişti?

4- Cemaat ve medyası yolsuzluk konusunda gerçekten hassas ise son dönemde hakkındaki ciddi şaibeler nedeniyle ÖSYM tarafından iptal edilen KPSS ile adli yargı sınavlarındaki yolsuzluğun üzerine neden gitmiyorlar?

5- Gülen’in yakın geçmişteki davası için RÜŞVET vererek sonuç aldıkları için övünen Cemaat’in Emniyet imamı değil miydi?

6- Altı yıl önce Pensilvanya’ya giderek Gülen’e Cemaat’in himmet paralarından 150 trilyon lira hortumlandığını belgelerle ispatlayan önemli bir Cemaat abisine, yolsuzluk konusunda hassas olması gereken Fethullah Gülen neden kulak asmamıştır?

Bu Cemaat abisi bu olaydan sonra neden apar topar kızak bir göreve tayin edilmiştir?

AK Saray Türkiye'nin Gururudur Bakın ismet paşaları ve oğlu ömer ne yapmış Peki buna ne diyeceksiniz.




IMF'den gelip, Hortumlanan 40 Milyar $, Soyulan 26 Banka, Boşaltılan Hazine, Batan Ülke Algı değil HIRSIZZZ VARRRR





Eski Cumhurbaşkanı Demirel'in yeğeni Yahya Murat Demirel'e Egebank davasından
35 milyon dolarlık kredi

İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi el konulan Egebank’ı ‘usulsüz işlemlerle zarara uğrattığı’ iddiasıyla yargıladı ve mahkûm etti. Teftiş Kurulu, TMSF ve BDDK’dan gelen raporlara göre usulsüz kullandırılan kredi miktarı 35 milyon liraydı. Mahkeme, Murat Demirel’i banka zararlarının tümünden sorumlu tuttu. İstanbul Ağır Ceza, 9 yıl süren davayı 2010’da karara bağlarken, Demirel ile beraber banka yönetiminde görev alan çok sayıda isme de ceza vermişti.



35 milyar doları hiçbir belge bırakmadan yurt dışına çıkaramazsınız 

HÜKÜMETLE (ANASOL M) DANIŞIKLI DÖVÜŞ YAPARAK GÖZ GÖRE GÖRE SOYDULAR 

Batık bankalarla yüzleşmenin Dersim ile yüzleşmeden farkı yok



TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, 28 Şubat'ta hortumlanan paraların akıbetini anlattı.


Maliyeti 300 milyar $
Postmodern darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat süreci ile başlayan batık zincirinde toplam 22 banka battı. Bu bankalarda yaklaşık 32 milyar dolar mevduat olarak vatandaşların parası batarken 18 milyar dolar da biriktirilmiş zarar oluşmuştu. Diğer zararlarla ve İmar Bankası ile zarar toplamı o günkü maliyetlerle 65 milyar dolara ulaşıyordu. Sonradan yapılan açıklamalara göre bu zarar, zaman içindeki maliyet artışı ile (hazine bileşik faizine göre) 110 milyar dolar seviyelerine ulaştı. 28 Şubat sürecinin en önemli bir başka zararı ise Kamu Bankalarıydı. Batan Emlakbank'ın biriken zararı 2001 fiyatlarına göre 41 milyar dolar, bugünkü rakamlara göre ise 70 milyar dolar civarındaydı. Hazineye yüklenerek yapılan yüksek faizli ihalelerle de 120 milyar doların üzerinden hazine soyulmuştu.

Toplam kaç banka hortumlandı bu süreçte?

1994 - 2003 arası Türkiye'de 25 banka fona devredildi. Devlet açıklarını kapatmak için 30 milyar dolar ödedi. Hazine kaynağı içeriden yüksek faizle borçlanarak aldı. Faizleri hesapladığınızda rakam 60 milyar dolara çıkıyor. Kamu bankalarının zararları da dâhil değil. Görev zararı kılıfı altında, kötü yönetim ve kötü amaçlarla kamu bankalarını kullanmanın faturası ise 25 milyar dolar oldu memlekete. Biz 18,5 milyarını tahsil ettik. 3 milyar daha tahsilat bekliyoruz. Toplamda 21,5 milyarlık bir tahsilat olacak. Bu tahsilat, TMSF'nin özerk yapısı ve özverili çalışması ile oldu ama kolay olmadı. Bir savaş vererek geri aldık. Burada önemli olan bir husus da, memleketin parasının kurtarılması kadar, TMSF'nin başarısı ile toplumdaki, 'yolsuzluk yapanın yanına kâr kalıyor' anlayışını yıkmasıdır. Bunu da bir artı olarak memleketin hanesine yazmak lazım.





Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz lobisi veya çetesi olarak nitelediği İstanbul baronları, sıranın kendilerine geldiğini fark etmiş olmalı ki, Gezi Parkı’nda hükümeti ve Erdoğan’ı infaza yeltendiler. Global sermaye ve medyanın, masonların bu infaz girişimine destek vermesi nedeniyle ülkemiz bir anda Ortadoğu’nun sıradan bir ülkesi, demokratik seçimle gelmiş lideride “diktatör” konumuna itildi.



28 Şubat’ta batan ve batırılan bankalarla ilgili en çarpıcı makaleleri benim yazdığımı takip edenler hatırlayacaktır. 21. yüzyılda, yeni bir 28 Şubat ve batık bankalarda batan paşalar görmek istemiyoruz başlıklı yazım kimsenin gıkını çıkarmadığı dönemde fenomen haline gelmişti.

28 Şubat döneminde, batan bankaların önemli bir kısmında yönetim kurullarında emekli generaller vardı. Banka yöneticileri yargılanırken, askerler davadan muaf tutuldular. Bu anlaşılamayan dokunulmazlık zırhı şu soruyu doğuruyordu: 28 Şubat’da kurtarılmak istenen acaba gerçekten vatan mıydı, yoksa bankalarda paşalarımızın adıyla birlikte battığı ortaya çıkan özel şirketlerin çıkarları mı? Dile kolay 21 banka battı, ülkemin milyar dolarları… Tüyü bitmemiş yetimin hakkını savcılar eğer soruşturmuyorsa, neyi soruşturacaklar?

KİM, NE GÖTÜRDÜ?
Başbakan Erdoğan tarafından 2003 yılında hazırlatılan BDDK raporu vurgunları şöyle açıklıyordu:
* Türk Ticaret Bankası: 777 milyon dolar zararla battı. Hortumcular, 56 milyon dolar götürdü.
* Bank Ekspres: 435 milyon dolar zararda. Korkmaz Yiğit bankadan 311 milyon dolar götürdü.
* Interbank: 1.2 milyar zarar. Sahiplerinin kullandığı para, 1.1 milyar dolar.
* Yaşarbank: 1 milyar 149 milyon dolar zarar. 103 milyon dolar ortada yok.
* Demirbank: Zararı 648 milyon dolar. Bankanın batmasına ekonomi bürokrasinin sebep olduğu anlaşılmaktadır.
* Sitebank: Devir zararı 53 milyon dolar. Şirket sahibi 7 milyon dolar kullandı.
* Egebank: 1 milyar 220 milyon zararla battı.
* Yurtbank: Zararı 656 milyon dolar. Balkanerler’in kullandığı kaynak 1 milyar dolar.
* Esbank: Zararı 1 milyar 113 milyon dolar. Sahipleri 478 milyon dolar kullandı.
* Sümerbank: 470 milyon dolar zarar. Sahipleri 293 milyon dolar kullandı.
* Etibank: Devir zararı 698 milyon dolar. Patronu 588 milyon dolar kullandı.
* Bank Kapital: Devir zararı 393 milyon dolar.
* İktisat Bankası: 1 milyar 954 milyon dolar zararla battı. Patronu Erol Aksoy’un kullandığı para 879 milyon dolar.
* Bayındırbank: Zararı 116 milyon dolar. Çörtük 95 milyon dolar kullandı.
* Egsbank: Zararı 545 milyon dolar. Hakim gruplar 299 milyon dolar kullandı.
* Kentbank: 681 milyon dolar zararla kapattı. Bürokrasinin yanlış kararlarıyla battı.
* Toprakbank: Zararı 880 milyon dolar. Halis Toprak 485 milyon dolar kullandı.
* Pamukbank: Devir zararı 3 milyar 618 milyon dolar. Patronunu 2 milyar 627 milyon dolar kullandı.

Bu bankaların sahipleri halen borçlarını tamamen ödemediler. Herşeyi yazdım ama bir şeyi yazmamıştım, bugünü bekliyordum. Masum başlayan, ağaç kesme protestosu sandığımız Gezi Parkı’nın getirildiği nokta ve hedefi beni de çileden çıkardı. Şimdi gerçekler ortaya çıktı, bende bir katkıda bulunayım ve başbakanımıza hesap soracağı adresi göstereyim.

Erdoğan’ın bir süre önce gizli kalmış parasal manipülasyonların tek tek ortaya çıkarılacağını söylemesi ve olası TBMM hortum komisyonu tehditi, faiz lobisi ve yurt dışı işbirlikçilerini harekete geçirdi. Baronları korkutan kasedin içeriğini biliyorum ve kopyasının en az dört yerde bulunduğundan da haberdarım. Kasedin Başbakan Erdoğan’ın eline geçtiğini bir dostum söylemişti. 2001 yılında yurt dışına çıkarılan bir kopyası New York’ta bir posta kutusunda uzun süre kaldı. Daha sonra Mardinli bir Ermeni tarafından korumaya alındı. Ancak kasedin bu şahıs tarafından Evangelist neconlara bizzat teslim edildiğini sanıyorum. Bir kopyası polis istihbaratta olduğu için önemi yok bunun. Bir nüshası halen okyanus ötesinde olabilir.

Batan bankalarda heba olan devletin ve milletin parasıydı, yetimin hakkıydı ama kimsenin vicdanı Gezi Parkı’ndaki 15 ağaç için sızladığı kadar sızlamadı. Hortumlara göz yuman, vurdumduymaz davranan, becerisizlik gösteren koalisyon hükümetlerinin, özellikle 2001 krizine yol açan, ekonomi bürokratlarının büyük rolü gündeme gelmedi, yargılanmadılar, hesaba çekilmediler. Türkiye’yi 2001 krizine götüren Merkez Bankası, Hazine, bankalar, Sermaye Piyasası müsteşar ve genel müdürlerinin ne yaptıkları, sonra nerelere geldikleri dahi soruşturulmadı. AK Parti, hazinesi tamtakır, bomboş bir enkazı devraldı ve bugüne getirdi.

DEVAMI :


Bankalara ve özel şirket yönetim kurullarına üyelik veya başkanlık konusunda gelen ısrarlı talepleri, üst düzey bazı komutanımızın geri çevirememe gibi bir zafiyetleri olduğunu biliyoruz. Bu işin geleneksel bir uygulama haline geldiği için fazla kanıksanmadığını belirtmiştim. Yolsuzluklara ve hortumculara engel oldukları sürece dürüstlüğünden şüphe etmediğimiz emekli askerlerimizin yüksek maaşlarla bu makamları işgal etmelerine itiraz edemeyiz. Endişemizin nedeni, tamamen vatansever düşüncelerden kaynaklanıyor. Ordumuzun yıpratılmasına yol açacak biçimde şeytana külahını ters giydiren iş adamlarımız tarafından kullanılmalarından ve dolduruşlarına gelerek sık sık darbe tezgahına gelmelerinden tedirgin oluyoruz.

En iyisi küçük bir kısmının listesini vereyim de ne demek istediğimi anlayın: (Bir kısmı rahmetli oldu, bazı firmalar el değiştirdi, bankalar kapandı)

Eski Genelkurmay Başkanlarından Orgeneral Semih Sancar (Akbank YK), Org. Muhittin Fisünoğlu (Sümerbank), Org. Teoman Koman (İnterbank), Oramiral Vural Beyazıt (Etibank), 12 Eylül’ün Orgenerallerinden Turgut Sunalp (Netaş ve Garanti Bankası Yön. Kur. Üyesi); Org. Adnan Ersöz (İşbankası Yönetim Kurulu Üyesi); 12 Mart’ın ünlü darbecilerinden Org. Faik Türün (Umumi Mağazalar Yönetim Kur. Üyesi); Org. Süreyya Yüksel (Yaşar Holding Danışmanı); Org. İbrahim Şenocak (Etibank Yönetim Kurulu Başkanı); Org. İsmail Hakkı Akansel (PETKİM Danışma Kurulu Üyesi); Org. Vecihi Akın (AKSİGORTA Yönetim Kurulu Üyesi); Org. Doğan Özgöçmen (Yapı Kredi Bankası Yönetim Kur. Üyesi); Org. Suat Aktulga (LASSA); Org. Şeref Akıncı (Doğuş Holding Yönetim Kurulu Üyesi); Org. Kemalettin Eken (Şekerbank Turizm Yönetim Kur. Üyesi); Org. Sabri Deliç (Profilo Holding Başkan Yardımcısı); Oramiral Bülent Ulusu (AKSA Yönetim Kurulu Üyesi); TİKKO gerillası oğlu Cemil Oka’yı ihbar ederek öldürten Org. Nazif Oka (Hema Holding Yönetim Kur. Üyesi); Org. Halil Sözer (Borusan Yönetim Kur. Üyesi); Korg. Fevzi Aysun (Derborsa Yönetim Kur. Üyesi); Korg. Hikmet Kesim (Türk/ABD Havacılık San. (TAİ) Yön.K.Ü.); Korg. Tevfik Alpaslan (Altay şirketler Grubu); Tümg. Cemil Mete (Minex Savunma Sanayi Yön. Kur. Üyesi); Tümg. Hayri Sözen (Borusan Danışmanı); Tümg. Servet Bilgi (Bekoteknik Yönetim Kur. Üyesi); Tuğg. Tanju Erdem (Yaşar Holding Danışmanı); Tuğg. Fikri Topsever (AKSA Personel Müdürü); Tuğg. Sezer Bilgili (Pamukbank Denetçisi); Tuğg. Şahap Ar (Alarko Holding Yönetim Kur. Üyesi); Tuğg. Sıtkı Sunday (Otomarsan Başkan Vekili); Tuğg. Orhan Köker (Profilo Holding Müşaviri); Tuğg. Yılmaz Oral (Hema Holding Yönetim Kur. Üyesi); Tuğg. Kamuran Gümüşsoy (GİMA Yönetim Kur. Üyesi.)
Askerlerimizin emekli olduktan sonra ilgi duyduğu tek iş mekanı elbette sadece bankalar ve kalbur üstü özel şirketler değildi.

19 Mart 2006 tarihli Zaman gazetesinin ‘Turkuaz ekinde eski çalışma arkadaşım Emine Dolmacı’nın ‘ Siviller askerî vesayet peşinde!: Emret danışmanım’ başlıklı haberinde şu ayrıntılara rastladım (Bazıları görevlerinden istifa etti veya mevta oldu. Son 7 yılda pek çoğu görevi bıraktı veya bıraktırıldı):

“Cumhurbaşkanlığı makamını işgal planları yapılıyor. Buna izin vermeyeceğiz.” ifadelerini Ankara’da yapılan ‘Cumhuriyet İçin Halk Yürüyüşü’nde kullanan eski Jandarma Komutanı Şener Eruygur, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) başkanlığını yapıyor. ( Çok şükür ki artık başkan değilde, Atatürk’ün ruhu daha fazla azap çekmiyor) Ülker’e ‘yeşil sermaye’ etiketi vuran ve askeri garnizonlarda satışını yasaklayan Genelkurmay’ın istihbarat biriminin başında bulunan, emekli Koramiral Turhan Özer, 2005 yılı sonunda Ülker’in 10 kişilik İstişare Konseyi’ne getirildi.

Tümgeneral Armağan Kuloğlu, PKK koordinatörü olarak atanan Orgeneral Edip Başer ve Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ASAM) yönetiminde, Kıdemli Kurmay Albay Atilla Sandıklı Türkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Genel Müdürlüğü görevinde, Tuğgeneral Süleyman Canpolat Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Yönetim Kurulu’nda, Tuğgeneral Nejat Eslen ise Global Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürlüğü’nde bulunuyor.


Think tank kuruluşlarında adına sıkça rastlanan askerler, siyasete de heves ediyor. İçişleri eski Bakanı Meral Akşener, Sabah Gazetesi’ne verdiği röportajda, 28 Şubatın paşalarından orgeneral Çevik Bir’in AK Parti’ye danışmanlık yaptığını belirtiyor. (28.11.2005) “Bölgeye gelen askerlerin işlerini ciddiye alıp hizaya gelmeleri için bu kişilerin evlerinin yakınlarına birkaç bomba atardık.” itirafında bulunan Korgeneral Altay Tokat, MHP Merkez Yönetim Kurulu’nda yer alıyor. Kıbrıs Barış Harekatı’nda ismini duyuran Kurmay Albay Oğuz Kalelioğlu ise, emekli olduktan sonra yaptığı Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı’nın ardından geçtiğimiz ay DYP’de basın ve propaganda başkan yardımcısı olarak siyasete girdi.

Tümgeneral Osman Özbek, kuruluşunda yer aldığı Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi’ne artık uğramıyor. Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Oramiral Orhan Karabulut ve Orgeneral Teoman Koman’ın medya gruplarına danışmanlık yaptığı biliniyor. İhlas Ankara Medya Grup başkanı olarak da yine bir emekli asker Nuri Elibol görev yapıyor. Koramiral Atilla Kıyat, Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kurulu’nda, Tümgeneral Çetin Uğural, Oramiral Halis Burhan ve Korgeneral Hasan Kundakçı isimleri de Türkiye Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) Yüksek İstişare Konseyi’nde yer alıyor.


En fazla asker yönetici yoğunluğu üniversitelerde gözleniyor. Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Haliç Üniversitesi mütevelli heyeti üyeliği görevini sürdürüyor. Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Bahçeşehir Üniversitesi Global Hukuk Programları Direktörlüğü genel sekreterliğinde bulunuyor. Tuğamiral Mehmet Celayir Koç Üniversitesi genel sekreteri, Orgeneral Edip Başer Yeditepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü müdürü, TOBB Ekonomi ve Ticaret Üniversitesi mütevelli heyeti üyesi, Tümgeneral Mehmet Tiryaki Anadolu Bil Meslek Yüksek Okulu Yönetim Kurulu üyesi olarak görevini sürdürüyor.


***********

Erdoğan ülkeyi böyle batırdı : 2002 DEN 2013 KADAR YAPILANLAR :

http://milletiradesi-islam.blogspot.com.tr/2014/11/erdogan-ulkeyi-boyle-batrd-2002-den.html



***************


New York Times gazetesi 
Türk lider, çatışmaları kullanarak gücünü pekiştiriyor" başlıklı bir habere imza atarken, yaklaşık 350 milyon dolarlık bir maliyet ile Ankara'da inşa edilen yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştirenler için güçlü bir sembol haline geldiği kaydedildi. Haberde, yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın yaklaşık 1000 oda, son model bir yeraltı tüneli sistemi ve anticasusluk teknolojisine sahip olduğu ve Beyaz Saray, Kremlin ve Buckingham Sarayı'ndan daha büyük olduğu belirtilirken, 200 milyon dolarlık yeni Cumhurbaşkanlığı uçağına da yer verildi. Gazetede, İstanbul Boğazı'na bakan yeni çalışma ofisi ile tüm bunların, Erdoğan'ın büyük hedefleri için yapıldığı belirtildi.




Allah Liderlerimize Hükükümetimize Devletimize Milletimize İmanımıza Davamıza Cesaret Güç versin Böyle gurur duyuracak
Eserler Nasip Etsin İnşallah




Ümitsiz vakalar
Yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili ileri-geri yazan-konuşan herkese ‘kapak’niteliğinde bir yazı
 Eleştirilerin, o sarayda bir gün kendi tasvip ettikleri kişinin oturmasından ümidi kestikleri için yapılıyor


12. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın göreve başlamasından kısa süre sonra yeni bina da hizmete girdi. Ama Meclis kürsüsünden yapılan konuşmalara bakan, yeni binanın Erdoğan’ın özel mülkü olarak yapıldığını sanır.
Muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na “AK Saray”, “Kara Saray”, “Kaçak Saray” gibi türlü adlar takmaları, Türkiye Cumhuriyeti Devletine biraz göz dolduran yeni bir binayı çok görmelerinden mi?
Yoksa bu yakıştırmaların sebebi, o binada bir gün kendi tasvip ettiklerini birinin de oturabileceği fikrinden büsbütün uzaklaşmış ve kendilerinden ümidi kesmiş olmaları mı?
Yeni alınan uçak ve yapılan konutun tutarını hesaplayıp bununla kaç okul, kaç yaşam odası, kaç derslik yapılır diyerek popülist siyasetin dibini bulanlar, daha doğrusu boylayanlar bir aşağılık kompleksi ve vizyonsuzlukla maluller.
Cumhurbaşkanı ile görüşmeyi ancak savaş gibi olağanüstü bir durumda kabul edebileceğini söyleyenler, Meclis’teki yemin törenine bile gitmeyi reddedenler, Erdoğan’a “Çankaya neyine yetmiyordu” diyorlar.
Meseleleri yine ve her zamanki gibi Cumhurbaşkanı’nın kendisi... (..)
HALİME KÖKCE / STAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Uçak da Ak Saray da Milletin Malıdır!

Üst akıl yeni harita istiyor



“Ortadoğu kavramı modern dönemde petrol havzalarının keşfi ile ortaya çıkarılan bir kavram. Petrolle birlikte bu coğrafya üzerinde hesaplar başladı. Hatta haritalar ona göre çizildi. Şimdi yine bölgede herkesin farklı hesapları var. Örneğin, ABD’liler de dahil olmak üzere tüm muhataplarımıza söylediğim bir konu var: Musul, El Ambar’ı, Halep’i adeta unutup sadece Kobani’ye odaklanmanın yanlışlığı ortada. Bu hususta Hollande daha farklı. O bize hak veriyor. Lazkiye’den itibaren ta Kuzey Irak’a kadar bu bölgenin, yani 36. paralelin üstü, buranın güvenlikli bölge haline gelmesi lazım.”

Bizim göreve geldiğimiz dönemin cumhurbaşkanı uçağını kullandırtmadı

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına alınan uçağın tartışılmasını da eleştirdi:




“Hatırlarsınız eski Türkiye’de buna benzer konular çok işlenirdi. Rahmetli Özal, uçak aldığı zaman, Demirel’in ağır saldırılarına maruz kalmıştı. Tabi o zamanın cumhurbaşkanları, başbakanları dış ülkelere tarifeli uçaklarla gidebiliyordu. Yani ihtiyaçtan dolayı alınmıştı uçak. Rahmetlinin ardından Demirel o göreve geldi. Çok ağır laflarla eleştirdiği uçakları bizzat kendisi de kullanmaya başladı. Biz göreve geldikten sonra, baktım ki bu uçakların biri cumhurbaşkanlığında biri de başbakanlıkta. Uçakların, ihtiyacı olanların kullanması esasıyla havuz yapılmasını önerdik. Kendileri buna yanaşmadı. (Ahmet Necdet sezer döneminde) Uçağın kendi makam uçağı olarak kalmasında ısrarcı davrandı.”

Artık sokakta tören olmayacak

“Ama bu sıkıntılı bir durumdu. Çünkü öyle anlar oluyordu ki, dışişleri bakanının veya bakanlarımızın bir yere gitmeleri gerekiyor ama uçak bulunamıyordu. Bu ihtiyaç üzerine bir uçak daha alalım dedik. Tam o sırada, Berlusconi’nin uçağının satışta olduğunu öğrendik. O uçağı satın aldık. Tüm donanımları dahil olmak üzere maliyeti 179 milyon dolar. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ilişkin tartışmalar da uçak meselesinden farklı değil. Bu bina, ülkemiz için bir ihtiyaçtı. O nedenle yapıldı. Yabancı konukları karşılama törenlerini, caddeyi trafiğe kapatmak suretiyle sokakta yapmak durumunda kalıyorduk. Artık, yabancı konukları sokakta karşılamak durumunda kalmayacağız. Türkiye’ye yaraşan, tüm ihtiyaçlara cevap veren bir bina yapıldı. Ben, 11 yıllık Başbakanlığım boyunca resmi konutta oturmamış bir insanım. Keçiören’de bir apartman dairesinde oturdum. Ankara’da Abdullah Bey’in oturduğu konuta taşınmam, Cumhurbaşkanı seçildikten sonradır. Beştepe’deki projede konutta olacak.”

Mescid-i Aksa için sürekli takipte olacağız

-Mescid-i Aksa’ya İsrail saldırıda bulundu aynı günde Uluslararası ceza mahkemesi Mavi Marmara’nın soruşturulmasına gerek olmadığına karar verdi. Yani saldırıyı kabul etmesi anlamında olumlu bir karardı ama soruşturmayı devamı için yeterli ağırlıkta görmedi.

“Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kabul eden ülkeler var etmeyen ülkeler var. İsrail kabul etmeyen ülkelerden. Mahkeme, bundan dolayı soruşturmaya yer yok diyor ama İsrail’in Mavi Marmara’ya yönelik eylemi yaptığına dair kuvvetli belgeler bulunduğunu da belirtiyor. Dolayısıyla biz sürecin takipçisi olacağız. Diğer konuya gelince, aldığım bilgilere göre İsrail mevcut, Mescid-i Aksa’nın mevcut statüsünün muhafaza edileceği yönünde bir açıklama yapmış. Konuyla ilgili olarak ben birkaç gün önce Mahmud Abbas ile Halid Meşal ile de görüşmüştüm. Gerek Ahmet bey gerekse Mevlüt beyle de konuya ilişkin görüşmelerimizi yaptık. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri nezdinde girişimlerimiz olacak. Kudüs, İslam dünyasının ortak meselesi. Üzerinde ısrarla durulması gerekir. Dün olduğu gibi bundan sonra da elbette konunun takipçisi olacağız.”


**************

Saray hesapları!...

YENİŞAFAK / Hikmet Genç

Ümitsiz vakalar

Koç Üniversitesi'ne harcanan parayla 15 tane modern hastane yapılırdı...
Marmaray, 50 hastane, 300 okul, 225 poliklinik, 80 otobüs durağı, 1534 Atatürk büstü ediyor...
İstanbul Adalet Sarayı'nın maliyetiyle İzmir Buca'dakine benzer 83 tane dev Atatürk rölyefi yapılırdı...
3. Köprü ile 3. Havalimanı'na harcanacak parayla neler yapılabileceğini siz hesaplayın artık...
Her şey bir yana, o kadar duble yol yapacağımıza 'Bale ve Opera' salonları açsaydık, birbirimize gidip gelmekte biraz zorlanırdık ama daha kültürlü olurduk!...
Daha dün açılışı yapılan Aksaray-Yenikapı metrosuna harcanan parayla kaç Atatürk heykeli yapılır biliyor musunuz?...
Ben bilmiyorum..., bilen söylesin!...
Bu hesapları da ben yapmıyorum zaten...
Savaştan çıkmış, aç ve baldırı çıplak vatandaşa yurtdışından ithal edilen şapkayı zorla giydirmenin devrim olduğunu iddia eden ve bunu israf olarak görmeyen zihniyet için yapılmış hesaplar bunlar...
'Yerli malı yurdun malı, herkes yerli malı kullanmalı' diyerek 'fakir ama onurlu halk' edebiyatı yapan çakma creme de la creme Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na karşı...
Efendim çok pahalıya mal olmuş... Şu kadar odası varmış, bu kadar büyükmüş falan...
Mesele maliyet değil elbette... Bütün sıkıntıları Erdoğan...
Duyan da, Erdoğan Sarayı'nın tapusunu aldı, görev süresi bitince alıp yanında götürecek zanneder...
Cumhurbaşkanlığı ya da Başkanlık Sarayları ülkelerin imajıdır, simgesidir... Ülkeleri sembolize ederler...
Örneğin Beyaz Saray ABD Başkanlığı'nın simgesidir... Beyaz Saray'ın silueti Başkanlık kurumunun simgesi olmuştur...
Moskova denince Kremlin Sarayı akla gelir...
Siz ne kadar küçük düşünseniz de, büyük hedefleri olan, büyük düşünen bir Türkiye var...
2023'de dünyanın ilk 10 ekonomisi, aktif dış politikasıyla küresel güç olma hedefi var...
Yabancı konukların ağırlanması, dünya kamuoyundaki imajı, dışarıya açık kongre kompleksleri ile Türkiye'ye yakışır bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı...
Siz hala bu saraydan kaç tane ne çıkar hesabı yapadurun!...
Hoş, 'Kabe Arap'ın olsun, bize Çankaya yeter' diyordunuz ama oraya da Davutoğlu geçiyor...
İçindekini hazmedemiyorsanız, seçimleri bekleyeceksiniz arkadaşlar...

Saray orada duruyor!...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder