ESMAÜL HÜSNA
YÜCE ALLAH C.C KUDRETLİ İSİMLERİ
Allah(cc) Yaradanın öz adıdır.
Diger bütün isimlerin anlamı Allah isminde mevcuttur.
- Allah : Yaratan,
yapıp-eden, ezeli, ebedi olan, varlığında başkasına muhtaç olmayan, eşsiz,
ortaksız kudret.
- Afüvv : Affeden,
hataları, günahları bağışlayan.
- Ahad : Zatında,
varlığında tek olan.
- Âhir : Sonu olmayan.
- A'lâ : En yüce.
- A'lem : En iyi bilen.
- Âlim : Tüm bilgilerin
kaynağı olan, her şeyi gereğince bilen.
- Alim : Her şeyi
bilen, bilgi bakımından eşi benzeri olmayan.
- Aliyy : Yüceliğin
kaynağı ve sahibi. Ulu.
- Azim : Ululuğun
kaynağı ve sahibi, çok yüce.
- Aziz : Kudret ve
onurun kaynağı ve sahibi. Çok güçlü, çok onurlu.
- Bâri : Var eden,
varoluşu kotarıp yöneten.
- Basir : Görme gücünün
kaynağı, en iyi şekilde gören. Her şeyi gören.
- Bâtın : Gözle
görülemeyen, her şeyde kendinden bir güç bulunan.
- Bedi' : Var eden,
yarattıklarını ahenk ve güzellikle donatan.
- Berr : İyilik ve
lütfu sonsuz olan. Eşsiz cömert.
- Câmi : Toplayan, bir
araya getiren. Mahşer günü tüm insanları, hesap vermek üzere huzuruna
toplayan.
- Cabbâr : Yapılmasına
karar verdiği şeyi, dilediğinde zorla yaptıran.
- Ekrem : Cömertlerin cömerdi,
cömertliği sonsuz.
- Evvel : İlk.
Başlangıcına zaman belirlemek söz konusu olmayan.
- Fâlık : Yarıp
parçalayarak ortaya yeni bir şey çıkaran; tohumun ve dânelerin içinden
yeni bir şey çıkaran.
- Fâtır (Fâlık) :
Yaratan. Birtakım varlıkları yarıp parçalayarak yeni varlıklara ve
oluşlara vücut veren.
- Fettâh : Açan. Fetih ve
zafer lütfeden. Kolaylık sağlayan.
- Gaffâr : Dilediğinden,
günahları beklenmedik şekilde affeden.
- Gâfir : Bağışlayıcı,
affedici.
- Gafür : Sürekli bir
biçimde günahları affeden.
- Galib : Her hal ve
şartta galip gelen.
- Gani : Zengin.
Zenginliği sınırsız olan. Yanında herkesin yoksul kaldığı kudret.
- Haalik : Yaratan, var
eden.
- Habir : Her şeyden en
iyi biçimde haberdar olan.
- Hâdi : Hidayet veren.
Doğruya, iyiye ve güzele kılavuzlamada en yüce kudret.
- Hafiy : Lütufkâr.
- Hâfız : Koruyan, her
şeyi ezberinde tutan.
- Hafiz : Koruyup
gözeten. Her şeyi kontrol ve gözetimi altında tutan.
- Hakim : Tüm
hikmetlerin kaynağı. Her yaptığında mutlaka bir hikmet bulunan.
- Hakk : Gerçeğin
kaynağı ve belirleyicisi. Her yaptığı ve emri gerçeğe en uygun olan.
Hakkın ve hukukun kaynağı kaynağı ve belirleyicisi.
- Halim :
Davranışlarında yumuşak ve şefkatli. Sertlik ve katılıktan uzak olan.
- Hallâk : Yaratışı
sürekli olan. Yarattıklarında sürekli yeni boyutlar ve türler oluşturan.
Yaratışındaki yoğunluk ve çeşitliliği izlemek mümkün olmayan.
- Hâmid : Her türlü
övgünün sahibi ve muhatabı olan. Dilediğini, dilediği şekilde öven.
- Hasib : En iyi ve en
hassas biçimde hesap soran. Tüm yarattıklarını ince bir hesaba uygun
olarak var eden.
- Hayy : Sürekli diri.
hayatın kaynağı. Kendisi için ölüm sözkonusu edilemeyen.
- İlah : Tapılmaya
layık tek kudret. Yüce, eşsiz.
- Kaadir : Kudretin
kaynağı ve sahibi.
- Kaahir : Yarattıkları
üzerinde hüküm ve egemenlik kuran. dilediğinde kahır ve baskıyla sindiren.
- Kadir : Gücü her şeye
ulaşan, her şeyde hissedilen.
- Kâfi : Hem kendisine
hem de yarattıklarına yeten. Kullarının her türlü istek ve ihtiyaçlarına,
araya başkası girmeksizin cevap veren.
- Kahhâr : Gerçeği örtüp,
buyruklarına karşı çıkan inkarcıları kahrı altında ezen.
- Karib : Çok yakında
olan. Kullarına şah damarından daha yakın olan. Yakarış ve çağrıları
duymada hiçbir aracıya, alete gerek bırakmayan.
- Kavi : Gücü bizzat
kendinden olan. Gücünü kullanmada hiçbir buyruğa ve yönlendirmeye muhtaç
olmayan.
- Kayyûm : Kudretin
kaynağı. Kudretiyle her şeyi kıvamında tutan.
- Kebir : Tüm büyüklük
ölçülerinin kavrayamayacağı şekilde büyük olan.
- Kerim : Lütfu hep
işleyen, cömert.
- Kuddûs : Tüm
kutsallıkların kutsadığı tüm varlığın tesbih edip yücelttiği. Tüm
noksanlıklardan arınmış, tüm yüceliklerle donanmış olan.
- Lâtif : Gözle
görülmeyen. Lütfu ve bağışı çok olan.
- Malik : Sahip olan.
- Mecid : Cömertlik ve
ululuğun kaynağı, cömert ve ulu.
- Melik : Güç, saltanat
ve yönetimin en yüce sahibi.
- Melîk : Mülk ve saltanatı
dilediği gibi dağıtan.
- Metin : Her hal ve
tavır karşısında sebat ve dayanıklılığını koruyan. Güçlü, zorlu.
- Mevlâ : Koruyup
gözeten, destek veren. Sevdiklerinin her hal ve şartta yanında bulunan.
- Mucîb : En iyi
şekilde, en kısa zamanda cevap veren. Kullarının istek ve yakarışlarına
aracısız cevap veren.
- Muhît : Her şeyi
çepeçevre kuşatan.
- Muhyî : Yaratan, hayat
veren. ölüleri dirilten.
- Mukît :
Yarattıklarının gıda sistemlerini, beslenme tarzlarını belirleyen ve her
birinin gıdalanmasını yerli yerince düzenleyen.
- Muktedir : Gücünü,
kendisi tarafından belirlenen ölçüler ve planlar dahilinde görünür hale
getiren. Gücünden, yarattıklarına belli oranlarda nasip veren.
- Musavvir : Şekil, renk ve
desen veren. Görünüş kazandıran, görünüşü ahenkli kılan.
- Müheymin : Hükmü altında
tutan. Yarattıklarının, kendisi tarafından belirlenen ölçülere uygunluğunu
denetleyen.
- Mümin : İnanan,
güvenen. İnsana bir takım emanetler bırakan. Güven ve iman sunan.
Kendisine iman edenlerle yakın ilişkiler içinde olan.
- Müsteân : Darda ve zorda
kalanın başvurduğu, yardım dilediği kudret. Kendisinden yardım ve destek
istenen.
- Müteâl : Aşkın, yüce.
Akıl ve bakış ölçülerinin ulaşamayacağı boyutlarda olan.
- Mütekebbir : Ululuk ve
yüceliğin kaynağı olan. Kibre, böbürlenmeye sapanları hizaya getiren.
- Nasir : Yardım eden.
Yardım etmede yer, zaman ve sınırı kendisi belirleyen.
- Nûr : Işık. Işığın
aydınlığın, yol gösterişin, erdirişin kaynağı ve yöneticisi olan.
- Rab : Besleyip,
terbiye edip eğiten. Yarattıklarını belirlediği bir programa uygun olarak,
birtakım hedeflere götüren. Tekâmülü programlayıp yöneten.
- Râhim : Rahmet ve
merhameti sınırsız olan. Dünya hayatını buyruklarına uygun biçimde
yaşayanlara, ölüm sonrasında özel rahmet sunan.
- Rahman : Rahmeti sonsuz
olan. kendisine inanan-inanmayan herkese rahmet ve merhametinin tüm
nimetlerini ayrım yapmaksızın sunan.
- Rakîb : Kontrol eden,
gözleyip gözetleyen.
- Raûf : Acıma, şefkat
ve esirgemesi sınırsız olan.
- Refi' :
Yüceliğin sahibi ve tüm yüceliklerin dağıtıcısı olan. Dilediğini, dilediği
makam ve yüceliğe çıkaran.
- Rezzâk : Yarattığı tüm
varlıkların rızıklarını bol bol veren.
- Samed : Tüm
ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği eşsiz kudret.
- Selâm : Esenlik, barış
ve mutluluğun kaynağı. Esenlik, barış ve mutluluğun nasıl sağlanacağını
gösteren.
- Semî' : En iyi
şekilde işiten, duyan. Her şeyi işitip duyan.
- Şâkir : Şükredenleri
duyup ödüllendiren. Kendisine şükredenlere teşekkür eden.
- Şehîd : En yüce tanık.
Her şeyi görüp gözetleyen. İnsana, görüp gözetleme, tanıklık etme gücü
veren.
- Şekûr : Bütün
şükürlerin yöneldiği kudret. Şükredenlere daha fazlasını veren.
Şükredenlere teşekkür eden.
- Tevvâb : Tövbeleri çok
kabul eden. Tövbe nasip eden. Kendisine yönelenlerin, bu yönelişlerini
karşılıksız bırakmayan.
- Vehhâb : Bağışı sınırsız
olan. sürekli ve sınırsız bir biçimde bağışta bulunan.
- Vâhid : Sıfatlarında,
özelliklerinde tek ve biricik olan. Kullarının, ibadet ve yönelişlerinde
kendisine herhangi bir varlığı eş ve aracı tutmamalarını isteyen.
- Vâris : Bütün mülk ve
saltanatların, sonunda kendine teslim edildiği kudret. Dilediğini,
dilediğine mirasçı kılan. barış severleri mülk ve yönetime sahip kılmayı
esas alan.
- Vâsi : Kudret ve
belirişi süreçle açılıp saçılan. Varlığı sürekli genişleten. Yaratışı ve
yarattıklarını dilediği şekilde artırıp genişleten.
- Vedûd : Sevginin
kaynağı olan. Seven. Sevdiren. Sevme-sevilme ilişkisini kotaran. Tüm
sevgilerin en son ve en yüce gayesi olan.
- Vekîl : Gücü ve
yönetimi kullanan. Kendisine teslim olanlara vekalet eden. Son söz ve
yetkiyi elinde bulunduran.
- Velî : Dost,
yardımcı, destek veren. Kendisine inananların dostluğunu kabul eden.
Kendisine inananların en güvenilir dost olarak yalnız kendisini kabul
etmelerini isteyen.
- Zâhir : Her şeyde
tecelli eden. Tüm yarattıklarında kendisinden görünebilir izler, işaretler
bulunan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder