Cebrail'i desteklemeyen Ekmel'i destekliyor...
Cebrail'i 'tanımam' diyor Kendisi 'kainat
imamı' ya, Cebrail'den söz ederken bile üsttenci bir dille konuşuyor.
Siyasetle ilgili olmadığının altını çizmek
için devam ediyor: 'Cebrail bir parti kursa onu bile desteklemem.'
Ama ne hikmetse Pensilvanya'daki bu zat
CHP'yi, MHP'yi, daha doğrusu Başbakan Erdoğan'a ve AK Parti'ye düşman olan her
partiyi desteklemekte bir sakınca görmüyor.
Erdoğan'a deliler gibi beddua yağdırdığı o
görüntüler hafızalardan silinecek gibi değil.
İsrail terör estirirken kendisi
itikaftaymış...
Ne hikmetse seçime sayılı günler kalmışken
itikaftan çıkıp iki şey yaptı: Birincisi, beddua seansına kaldığı yerden devam
etmek. İkincisi, Ekmel Bey'e destek beyanında bulunmak.
Müntesiplerinin 'Mehdi' olarak gördüğü bu
zat nedense itikaftan çıkar çıkmaz İsrail terör devletine beddua etmeyi aklına
getirmiyor ama paralel yapıya yönelik operasyonlar üzerinden kendine yapıyormuş
izle- nimi verip adrese teslim beddua seansı düzenleme ihtiyacı hissediyor.
'Allah paralel yapının belasını versin'
diyor.
Sana ne?
Hani tanımıyordun bunların hiçbirini?
Hatırlayınız 17 Aralık ope- rasyonunda
'Ben bunların hiçbirini tanımıyorum' mealinde sözler sarfetmişti.
Niye?
Operasyonun kendi bilgisi dahilinde
yapıldığı iddiasına bir biçimde cevap vermek için. Tanımadığın-bilmediğin bu
insanlar için itikaftan çıkar çıkmaz niye beddua seansları düzenliyorsun peki?
Gazze'de hunharca katledilen Müslüman
kardeşlerin senin için hiçbir anlam ifade etmiyor mu ki onlar için İsrail'i
açık bir dille kınama ihtiyacı bile hissetmezken tanımadığın-bilmediğin o
insanlara arka çıkıyorsun?
Niye senin müntesiplerin gözaltı sürecinde
militanlar gibi sokaklara döküldüler peki?
Senden talimat almadan mı yaptılar?
O müntesiplerine sen talimat verdiysen bin
düşünmek lazım.
Senin talimatın olmadan sokaklara
döküldüyse demek ki olup biten hiçbir şeyden haberin yok.
Senin müntesiplerin ne zaman kritik bir konu
gündeme gelse sana danışmadan ve dahi senden talimat almadan kendi başlarına
buyruk hareket edebiliyorlar.
Herhalde bunun böyle olduğuna inanmak en
fazla senin otoriteni tartışma konusu yapar değil mi?
Soruyorum: O müntesiplerin niye bir gün
başörtüsü için sokaklara dökülmediler?
Dökülmezler, çünkü sen 'başörtüsü
teferruattır' dedin.
'İlim farzdır, o yüzden ilim tahsili için
başörtüsü çıkartılabilir' dedin. Fetva senden geldiği için sokaklara çıkıp o
zulme karşı direnmediler.
Peki Gazzeli çocuklar için niye sokaklara
dökülmediler?
Yoksa onların kanlarının dökül- mesi de
'yüce çıkarlarınız' veya 'ilişkileriniz' için bir 'teferruat'tan mı ibaret?
Gazzeli çocuklar için ve İsrail terör devletinin zulmüne karşı sokaklara
dökülmeyen müntesiple- riniz nedense paralel yapıya yönelik hukuki operasyon
başladığında aslanlar gibi sokaklara döküldüler. Hem de dört bir yandan
gelerek. Televizyonların karşısına geçip tehditler savurdular. Hani gözaltına
alınanların hiçbirini tanımıyordunuz, onlarla hiçbir şekilde ilginiz yoktu?
Paralel medyanın tüm kalemşorları böyle diyordu.
'Tanımıyoruz, bilmiyoruz, cemaatimizle
alakaları yok.'
İyi ki yokmuş yani, bir de olsaymış,
kimbilir ne yapardınız?
Sabah akşam algı operasyonları
çekiyorsunuz.
Onları aklamak için.
Ama sıra Erdoğan'a ve AK Parti'ye gelince
peşinen 'yolsuz-arsız' suçlamasında bulunuyorsunuz edepsizce.
Sanki o fezlekeleri siz hazırlamışsınız,
sanki o dinlemeleri siz yapmışsınız da, o iddiaların tümünü gerçek kabul ederek
gayr-ı ahlaki bir biçimde itibarsızlaştırma operasyonları yapıyorsunuz.
Gıybetin bini bir para...
Suizan gırla.
İftira bile artık sizi kesmiyor.
Hariciler gibisiniz.
Hz. Ali ve yandaşlarını gördüğünde
aslanlar kesilen, Hz. Ali yandaşı hamile kadınları bile doğrayacak kadar gözleri
düşmanlıkla kör olmuş bir anlayışa savrulmuş durumdasınız.
Günümüzün Haricileri gibi Erdoğan
düşmanlığı yapıyorsunuz.
Kendinizden olmayan herkesi neredeyse din
ve iman çizgisinin dışına çıkartacak kadar haram bir anlayışın mensuplarına
dönüştünüz. Bülent Arınç'ın özeleştiri çağrısına bile, 'Bir mü'min bir
münafıktan özür dilemez' diyerek durduğunuz o haram alanı herkese göstermiş
oldunuz.
Bir tek siz mü'minsiniz öyle mi?
Bir tek siz hiç yanlış yapmazsınız öyle
mi?
Neyse, tekrar Pensilvanya'daki zata dönelim.
Seçime sayılı günler kala itikaftan
kaldırdığı başını Ekmel için uzatmayı farz bildi.
Tabii şifreli talimat vererek...
Kendince tedbirli davranıyor.
Ekmel için dualar yapıyor.
Şöyle diyor hazret:
'Her halimizde, her tavrımızda, her
davranışımızda iman-ı ekmel, ihsan-ı ekmel, islam-ı ekmel demeli, hayatımızı bu
atkılar arasında bir dantela gibi düzgün işlemeye bakmalıyız. Bunda çok defa
tam başarılı olmayabiliriz. Bazen falsolar cereyan edebilir.'
Hiç kuşkun olmasın, bunda hiç başarılı
olmayacaksınız.
Millet bu falsonuzun da hesabını size ağır
ödetecektir.
Falso bu kadar olur ancak..
Bir duanın arkasına saklanmış falsolu ve
defolu bir talimatname...
Bir de bu zat, siyasetle ilgilenmediğini
söylüyor...
Cebrail'i o yüzden desteklemeyeceğini
söylüyor.
Ama Ekmel için falsolu dualar etmekten
kaçınmıyor.
Ekmel'in bir Pensilvanya projesi olduğunu
söylediğimde dudak bükenler umarım bu gerçekliği artık görürler.
Pensilvanya'nın Ekmel'i, artık CHP'lilerin
bile kullanmaktan sakındığı bir kaygıyı dile getiriyor: 'Bunlar rejimi
değiştirmek istiyorlar.'
Eski Türkiye'nin anti-demokratik rejimini
değiştirmek sanki suçmuş gibi...
Şimdi anladınız mı Pensilvanya'nın
Ekmel'inin neyin ve kimin Ekmel'i olduğunu?
Ne yapsanız boş...
Bugünden yeni Türkiye'nin lideri olan Erdoğan'ın
ilk turdaki galibiyetini kutluyorum.
Cumhurbaşkanlığın hayırlı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder