4.08.2014

İşte IŞİD gerçeği,

İşte IŞİD gerçeği,
Kameralar önünde KAFA kesip,
İnsanları İSLAMDAN soğutan Namussuzları,
Peygamberimiz 1400 sene önce HABER VERİYOR.
Mutlaka okuyun / PAYLAŞIN...

IŞİD hakkındaki hadisler gerçek mi?

Cüppeli Ahmet başta olmak üzere tüm tasavvuf camiasının ve Türkiye'deki caferi-alevi camianın tek ses halinde ortaya attığı "siyah sancaklılardan kaçın" hadisinin uydurma olduğu ortaya çıktı. Ortaya atılan hadislerin incelemesini ve siyah sancaklılar ile alakalı tüm sahih hadisleri sizler için derledik.





Cüppeli Ahmet başta olmak üzere tüm tasavvuf camiasının ve Türkiye'deki caferi-alevi camianın tek ses halinde ortaya attığı "siyah sancaklılardan kaçın" hadisinin uydurma olduğu ortaya çıktı. Ortaya atılan hadislerin incelemesini ve siyah sancaklılar ile alakalı tüm sahih hadisleri sizler için derledik.

İşte, Carullah el İslam'ın özel haberi:

"Allah ete kemiğe büründü Mahmut diye göründü" , "Tuvalet taşı Allah ile konuştu" , "Muhammed'e vahyi yine Muhammed verir (yani o vahiy kaynağı olan Allah'tır)" ve "Mahmut efendi Azraili kovarak ömrüne 15 yıl daha kattı" gibi sözlerin sarfedildiği, İslam'da caiz olmayan yüzlerce sohbeti olan Cüppeli Ahmet başta olmak üzere Türkiye'deki tasavvuf ve şii camialarının son haftalarda ortaya attığı "İslam Devleti (eski adı IŞİD)" hadislerinin uydurma olduğu ortaya çıktı.

Özellikle Mahmut Ustaosmanoğlu'nun müritlerinin merkezi noktalarda, çarşılarda ve meudanlarda halka broşürler halinde dağıttığı ve büyük bir propaganda aleti halinde getirdiği hadisleri sizler için araştırdık.

Cüppeli Ahmet'in ortaya attığı ilk hadis'in metni:

"Bazı siyah sancaklıları gördüğünüzde. (Sancağı suistimal edenler) hemen yere kapanın ve ellerinizi ayaklarınızı hareket ettirmeyin. Sonra (aklı) zayıf (ahmaklardan oluşan) bir topluluk ortaya çıkar. Kalpleri demir kadar sert ve katıdır. Onlar Devle ashabıdır. Ne sözlerini tutarlar ne de misaklarına bağlıdırlar. İnsanları hakka çağırırlar da kendileri hakka uymazlar. Künye kullanırlar (Ebu filan gibi). Kendilerini şehirlere nispet ederler. (el bağdadi, el basri vb) Saçları kadın saçı gibi uzundur. Bunlar aralarında ihtilaf edecekler de Allah zaferi dilediğine verecek."




Jetskili görüntüleriyle tanınan sansasyonel vaiz Cüppeli Ahmet'in ortaya attığı ikinci hadis:

“-Abbasoğullarının içinden doğudan ileride siyah sancaklı kişiler çıkacak. Onların önce gelenlerinin ve sonra gelenlerinin işi adam öldürmek olacak. Onlara yardım etmeyin. Allah onlara yardım etmez. Kim onların sancağı altında yürürse yahut bayrağını taşırsa Allah onu kıyamet günü cehenneme koyar. Gerçekten onlar Allah’ın en şerli yaratıklarıdır. Onlar benden olduklarını iddia edecekler. Dikkat edin, ben onlardan beriyim ve onlar da benden beridir. Onların alameti şudur: Saçlarını uzatırlar ve siyah giyerler. Onları desteklemek için oturmayın. Çarşılarda onlarla alışveriş yapmayın. Onlara yol göstermeyin ve onlara su vermeyin. Çünkü onların haykırdıkları Tekbir, sema ehli'ni rahatsız etmektedir.”

Birinci Hadis sahih mi?

Cüppeli Ahmet'in ortaya attığı ilk hadis, özellikle şii medreselerinde okutulan "Kenzul Ummal" isimli kitaptan alındığı ortaya çıktı.

Muhaddis alimlerin icmasına göre bu kitap(Kenzul Ummal) mevzu (uydurma) hadislerin toplandığı bir kitaptır ve içerisinde Ehli Sünnet'e karşı yüzlerce iftira hadisler uydurulmuştur.

"Asıl Ehli Sünnet biziz" diyerek yıllardır çevresine mürit toplayan yapan Cüppeli'nin "Ehli Sünnet düşmanı" olarak bilinen Kenzul Ummal'dan nakil yapması ise kendi çelişkisini ortaya koydu.

İkinci Hadis sahih mi?

Nuaym Bin Hammad (ö. 228/843) 'ın yazdığı "El Fiten vel Melahim" isimli kitaptan alınan ve İslam Devleti mücahidlerinin karalandığı ikinci hadis hakkında ulemanın görüşlerini derledik.

El Fiten vel Melahim kitabında Nuaym Bin Hammad'ın Türk kavminin Ye'cüc ve Me'cüc olduğunu söylemesi kitabın yazıldığı zamanlarda infiale yol açmıştı.

İşte, ilim ehlinin bahsi geçen hadisin yer aldığı kitap hakkındaki görüşleri:

"El Fiten vel Melahim ile ilgili rivayetlerin herhangi bir değerlendirmeye tâbi tutulmadan bir araya getirildiği eser kendi alanında kaleme alınmış ilk kitap olup, Şeyh Nuaym'ın talebelerinden Abdurrahman bin Hatim el Murâdî tarafından rivayet edilmiştir.

Eserde konular sistematik açıdan iyi sayılmayacak bir şekilde ve zaman zaman tekrarlanmak suretiyle işlenmiştir. Kitap 10 bölümden (cüz) meydana gelmektedir. İçeriğinde özellikle Habeşliler ve Türkler hakkında olumsuz rivayetler(Türk kavminin yecüc mecüc olmaları vs) zikredilmektedir.

Eser, ihtiva ettiği rivayetler bakımından bir hadis kitabı olmaktan çok bir "tarih kitabı" mahiyeti taşımaktadır. Nitekim bazı muhaddislerin Nuaym bin Hammâd hakkındaki değerlendirmeleri de bunu doğrular niteliktedir. Selefi Salihin'den Şeyh Ebû Arübe, Nuaym'ın durumunun "biraz karanlık" olduğunu söylerken, değerli alim Nesâî'de onun rivayetlerinin hüccet kabul edilemeyeceğini bildirmektedir.

Öte yandan ünlü alim Zehebî, Nuaym'ın bir "ilim deryası" olduğunu kabul etmekle birlikte rivayetlerini benimseyemediğini belirtmekte ve eserinde pek çok münker ve kabul edilmesi imkânsız rivayet bulunduğunu kaydetmektedir. Kurtubalı muhaddislerden Mesleme bin Kasım'da bu görüşe katılmaktadır.

El Fiten vel melâhim'de Peygamberimize(sav) direkt olarak nisbet edilen rivayetlerin sayısı pek az olup, gayb ile ilgili konularda bile sahabe ve tabiînin görüşleri nakledilmiştir. Nitekim, Abbasî döneminin sonu ve Türkler'in ortaya çıkışıyla ilgili rivayetlerin derlendiği bir yerde zikredilen on sekiz haberden sadece dördü, Mehdî'nin ortaya çıkışıyla ilgili konuda da yirmi iki haberden sadece ikisi Peygamberimize (sav) nisbet edilmiş, diğerleri sahabe, tabiîn ve daha sonraki dönem âlimlerinin sözleri olarak yer almıştır.

Kütüb-i Sitte müelliflerinin kendisinden pek az rivayette bulunduğu Nuaym bin Hammâd'ın asırlar boyunca ilgisiz kalınan bu eseri, Süheyl Zekkâr tarafından yayımlanmıştır. Çalışmasında, eserin British Museum ve Atıf Efendi Kütüphanesindeki nüshalarını esas alan yazarın, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki nüshayı görmediği anlaşılmaktadır.

Selefi Salihin'nden ünlü alim İbni Tâvûs, İmâmiyye Şîası'nın Mehdî'si hakkında kaleme aldığı "El Melâhim ve Üten lî Zuhûril Gaybi Muntazar" adlı eserinde Nuaym bin Hammâd'ın kitabını özetlemiştir. Yani şiilerin hadis kaynağı halindedir."

PEKİ GERÇEK SİYAH SANCAKLILAR HADİSİ HANGİLERİ?

Takva Haber okuyucuları için günler süren çalışmalar sonucu Şam ve Siyah Sancaklılarla ilgili "sahih" hadisleri topladık. Konu hakkında bize desteklerinin sunan Ebu Hamza el Azeri'ye teşekkürlerimizi sunarak, derleme sonucu geriye kalan 17 Sahih'i ilgilinize sunuyoruz:

(1) İbni Havale (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“(Yakında) işler, sizin muhtelif ordulara ayrılmanız şeklinde olacaktır! Bir ordu, Şam’da, bir ordu, Yemen’de, bir ordu da Irak’ta olacaktır!”
İbni Havale (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
-Ey Allah’ın Rasulü! Eğer ben o zamana yetişecek olursam, benim için o yerlerden birini seç!
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
-“Sana gereken Şam’a gitmektir! Kuşkusuz ki Şam, yeryüzünden Allah’ın en hayırlı yeridir. Kullarından en hayırlı olanları oraya seçer. Eğer Şam’a gitmekten çekinirseniz, Yemen’e gidiniz! (Oraya gittiğinizde) havuzlarınızdan içiniz! Kuşkusuz ki Allah, Şam ve Şam halkı hakkında bana teminat verdi.”
Kaynak: Ebu Davud 2483, İbni Hibban, Hakim, Tergib ve Terhib 6/87, 88

(2) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki o zamanda Şam'daki savaşa katılmayan hiçbir mü’min kalmaz!”
Kaynak: Hâkim 4/457, 8413

(3) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal’in hedefi Medine olduğu halde doğu tarafından gelir. Uhud dağının arkasına iner. Sonra melekler onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve deccal orada helak olur.”
Kaynak: Müslim 1380/486

(4) Ebu’d-Derdâ (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kuşkusuz ki Rumlarla yapılacak savaş gününde Müslümanların karargâhı, Dimeşk denilen şehrin yanında Şam şehirlerinin hayırlılarından olan Belguta (Guta) şehri olacaktır!”
Kaynak: Ebu Davud 4298

(5) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Büyük savaş gününde Müslümanların karargâhı el-Guta denilen bir bölgedir. Orada, Dimeşk denilen bir şehir bulunur. Orası Müslümanların konaklarının en hayırlısıdır!”
Kaynak: Hâkim 4/486, 8496

(6) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününden önce Yemen’in Hadramevt şehrinden veya Hadramevt denizi tarafından bir ateş çıkacak ve insanları haşredecek toplayacaktır.”
Sahabe:
-Ya Rasulallah! Bu durumda bize ne emredersin? diye sorunca Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
-“Size Şam’ı tavsiye ederim.”
Kaynak: Tirmizi 2314, Ahmed 2/8, 4536, 5146, 5376, 5738, 6002, Tergib ve Terhib 6/94

(7) Zeyd bin Sabit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında idik ve Kur’an’ı yazılı sayfalardan toplamakta idik.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Müjdeler olsun Şam’a!”
Bizler:
-Ya Rasulallah! Bu hangi sebepten ötürüdür? dedik.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
-“Kuşkusuz ki Rahman’ın melekleri kanatlarını Şam’ın üzerine germiştir.”
Kaynak: Tirmizi 4211, İbni Hibban, Tergib ve Terhib 6/93

(8) Muaviye bin Hayde (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
-Ya Rasulallah! Bana nereyi tavsiye edersin? diye sorunca Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
-“İşte şurayı, dedi ve eliyle Şam tarafını gösterdi.”
Kaynak: Tirmizi 2288

(9) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dua etmiştir:
“Ey Allah’ım! Şam’ımızda bize bereket ihsan et! Ey Allah’ım! Yemen’imizde bize bereket ihsan et!..”
Kaynak: Buhari 6954, Tirmizi 4210, Tergib ve Terhib 6/86

(10) Kurre bin İyas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Şam halkı bozulunca sizde hayır yoktur! Ümmetimden bir taife Allah’ın yardımıyla muzaffer olmaya devam edecektir. Onlara arka çıkmayanlar kıyamet saatine kadar onlara asla zarar veremeyeceklerdir!”
Kaynak: Tirmizi 2287, İbni Mace 6, İbni Hibban 7302, Tayalisi 1076, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/436, 5/35, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 403

(11) Vâsile bin Eska’ (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Askerlerden bir ordu Yemen’e, bir ordu Şam’a, bir ordu doğuya, bir ordu da batıya gidecek.”
Adamın biri şöyle dedi:
-Ey Allah’ın Rasulü! Ben genç bir delikanlıyım, umulur ki o zamana yetişirim. Benim için o yerlerden hangisini emredersin!
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Sana gereken Şam’dır!”
Kaynak: Taberani, Tergib ve Terhib 6/89

(12) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işittim şöyle buyuruyordu:
“Hicretten sonra hicret olacaktır! (O zaman) Yeryüzünün ehlinin en hayırlıları ve onlara en gerekli olan, İbrahim aleyhisselam’ın hicret ettiği Şam’a hicret etmek olacaktır. Yeryüzünün ehlinin en şerlileri ise başka yerlerde helak olacaklardır! Allah’ın nefsi onları murdar kılar! Ve ateş onları maymunlar ve domuzlarla beraber haşreder!”
Kaynak: Hâkim, Tergib ve Terhib 6/90

(13) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kuşkusuz ki ben rüyamda yastığımın altından kitabın direğinin çekilip alındığını gördüm! Onu gözümle takip ettiğimde onun, Şam’a götürülen parlak bir nur olduğunu gördüm. Dikkat! Kuşkusuz ki iman, fitne zamanında Şam’dadır!”
Kaynak: Taberani Mucemu’l-Kebir, Taberani Mucemu’l-Evsad, Hâkim, Ahmed bin Hanbel Müsned, Tergib ve Terhib 6/90, 91

(14) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Fitne zamanında emniyet, Şam’dadır!”
Kaynak: Taberani, Ahmed bin Hanbel Müsned, Tergib ve Terhib 6/90

(15) Seleme bin Nufeyl (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Savaş vakti şimdi geldi. Ümmetimden bir taife insanlar üzerinde muzaffer olmaya devam edecektir. Allah-u Teâlâ bu taifeyle birçok toplulukların gönüllerini yüceltecek de onlar bu sebeple Allah’ın düşmanlarıyla savaşacaklardır. Allah da onları bu hal üzere rızıklandıracaktır. Mü’minlerin diyarı Şam’dır.”
Kaynak: Nesei 3563, İbni Hibban 7307, Taberani Mucemu’l-Kebir 6357, 6358, 6359, Ahmed bin Hanbel Müsned 4/104, İbnu Sa’d Tabakat 7/427,Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 1961

(16) Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Garb ahalisi kıyamet kopuncaya kadar hak üzerinde galip ve muzaffer olmakta devam edecektir.”
Not: Hadiste gelen garb kelimesi, batı demektir. Onunla kast edilen ise, Şam diyarıdır.
Kaynak: Müslim 1925/177

(17) Seleme bin Nufeyl el-Kindi (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında oturuyordum, bir adam şöyle dedi:
-Ey Allah’ın Rasulü! İnsanlar atlarını salıverdiler, silahlarını da bıraktılar ve şöyle diyorlar:
-(Artık) Cihad yoktur! Kuşkusuz ki harp ağırlıklarını bırakmıştır.
Bu söze müteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yüzünü o kimseye çevirdi ve şöyle buyurdu:
“Yalan söylüyorlar! İşte şimdi savaş zamanı geldi. Ümmetim içinden öyle bir cemaat olacak ki onlar hak yolunda (cihad ederek) savaşacaklar. Allah ta bir kısım insanların kalplerini onlara meylettirecek ve onlar yüzünden diğerlerine rızık verecektir. Kıyamet kopup Allah’ın vadi yerine gelinceye kadar hatta Ye’cuc ve Me’cuc çıkıncaya dek bu böylece devam edecektir. Kıyamet gününe kadar atların alınlarında hayır vardır. Rabbim bana vahyederek bildirdi ki çok geçmeden ruhum kabzolunacaktır. Sizler benim yoluma uyacaksınız, bir kısmınız da bir kısmınızın boynunu vuracaktır ve mü’minlerin esas yurdu da Şam olacaktır.”
Kaynak: Nesei 3544, Ahmed bin Hanbel Müsned 4/104




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder