TAYYİP ERDOĞAN IN BAŞARI SIRRI OKU DÜŞÜN UYGULA NETİCELENDİR
Size başbakanınız olarak dört kelimelik tavsiyem var. Oku,
düşün, uygula, neticelendir! Sadece okudunuz ama okuduğunuzu düşünmüyorsanız
bunun hiçbir neticesi olamaz. Okudunuz, düşündünüz ama uygulamıyorsanız onun da
hiçbir faydası yok. Okudunuz, düşündünüz ve uygulamaya koydunuz. Ama takip
etmeyip neticelendirmiyorsanız yine bir faydası yok. Aslolan takip ederek neticeyi
almak. Eğer bir dalda zamanında meyveyi toplamazsan o meyve çürür gider, hiçbir
faydası olmaz. Yani orta sahada top çevirerek kalmayacak, golü de atacak bunu
da başaracaksınız.?
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı Siyasette zirveye taşıyan
müthiş Liderlik Sırları Adım adım bir başarının öyküsü
Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 Temmuz 2007 seçimlerinde aldığı seçim başarısı
muhaliflerinin şaşkınlığıyla sonuçlandı.
İstanbul'a Büyükşehir Belediye başkanlığına aday olduğunda kimsenin şans bile
tanımadığı, TV'lerdeki "adaylar buluşuyor" programlarına kimi zaman
çağrılmadığı, kimi zaman en son sıraya konarak "ciddiye alınmadığı"
Erdoğan, ilk kez karşısındaki ambargoyu delerek Başkanlık seçimlerini kazanmış
ve herkesi şaşırtmıştı.
Erdoğan'la yeni tanışan siyaset dünyası ondaki ışığı görenlerce "geleceğin
Başbakanı" olarak nitelenirken, bazıları bunu sıradan bir seçim başarısı
olarak değerlendiriyordu.
Erdoğan'ın başarısı ve toplumda oluşturduğu sinerji siyasetin yeniden
sevilmesine, siyasetçinin saygınlığının artmasına yol açtı.
Erdoğan'ın kişisel başarısında simgeleşen Türk insanının hangi beklentisiydi?
Erdoğan, 1994'ten bugüne Türkiye'nin sürekli zirveye çıkan ve zirvedeki yerini
koruyan tek siyasetçi olma özelliklerini neye borçludur?
Size başbakanınız olarak dört kelimelik tavsiyem var. Oku, düşün, uygula, neticelendir! Sadece okudunuz ama okuduğunuzu düşünmüyorsanız bunun hiçbir neticesi olamaz. Okudunuz, düşündünüz ama uygulamıyorsanız onun da hiçbir faydası yok. Okudunuz, düşündünüz ve uygulamaya koydunuz. Ama takip etmeyip neticelendirmiyorsanız yine bir faydası yok. Aslolan takip ederek neticeyi almak. Eğer bir dalda zamanında meyveyi toplamazsan o meyve çürür gider, hiçbir faydası olmaz. Yani orta sahada top çevirerek kalmayacak, golü de atacak bunu da başaracaksınız.?
Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 Temmuz 2007 seçimlerinde aldığı seçim başarısı muhaliflerinin şaşkınlığıyla sonuçlandı.
İstanbul'a Büyükşehir Belediye başkanlığına aday olduğunda kimsenin şans bile tanımadığı, TV'lerdeki "adaylar buluşuyor" programlarına kimi zaman çağrılmadığı, kimi zaman en son sıraya konarak "ciddiye alınmadığı" Erdoğan, ilk kez karşısındaki ambargoyu delerek Başkanlık seçimlerini kazanmış ve herkesi şaşırtmıştı.
Erdoğan'la yeni tanışan siyaset dünyası ondaki ışığı görenlerce "geleceğin Başbakanı" olarak nitelenirken, bazıları bunu sıradan bir seçim başarısı olarak değerlendiriyordu.
Erdoğan'ın başarısı ve toplumda oluşturduğu sinerji siyasetin yeniden sevilmesine, siyasetçinin saygınlığının artmasına yol açtı.
Erdoğan'ın kişisel başarısında simgeleşen Türk insanının hangi beklentisiydi? Erdoğan, 1994'ten bugüne Türkiye'nin sürekli zirveye çıkan ve zirvedeki yerini koruyan tek siyasetçi olma özelliklerini neye borçludur?
Milletlerin hayatında “lider” kolay yetişmez. Liderden kastımız
da, Allah’ın (c.c) koruması altında bulunan masum ve vahiy alan bir peygamber
değil, günahı ve sevabıyla yaşayan bizim gibi bizden birisidir.
Onu sevebilirsiniz de sevmeyebilirsiniz de. Onun tarzını
paylaşabilirsiniz de reddedebilirsiniz de. Farklı dünya görüşüne de sahip
olabilirsiniz, kıyasıya eleştirebilirsiniz de. Ama bütün bunlar onun karizmatik
güçlü bir lider olduğu hakikatini değiştirmez.
Tayyip Erdoğan hem de küresel sistemin patronlarına yüksek sesle
çıplaksınız diyebilen cesur bir liderdir…
Erdoğan’a neoconların, İsrail’in ve Türkiye’nin bağımsız
olmasından ürken Almanya, İngiltere gibi ülkelerin gözüyle bakmayı bir an
kenara bıraktığınızda bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Müslüman dünyada milli iradeye musallat olmuş vesayet sisteminin
onun aleyhindeki karalama kampanyalarına ve bunların işbirlikçilerine kulak
asmasanız da bunu görebilirsiniz.
Meseleye azıcık Müslüman coğrafyanın mazlum halklarının
vicdanıyla bakabilmek, bir asırdır dayak yiyen, hırpalanan, iradesi gasbedilen,
küçük düşürülen ve artık yeter diyen Ümmet’in kolektif şuuruna müracaat etmek
yeterli.
Sadece son haftada cereyan eden iki olay da bir fikir vermeye
kâfi gelir. Evvelemirde Rusya Devlet Başkanı Putin’e Suriye konusunda
verdiği ayarı zikredelim.
Hani bütün dünyanın gözü önünde Putin’le ortak bir basın
açıklaması yaparken misafir başkanın; “Suriye’de seçimlerde Esed’in büyük bir
desteğe sahip olduğunu” söylemesi üzerine Erdoğan’ın Suriye’de seçimlerin
antidemokratik şartlarda nasıl yapıldığına dikkat çekip; “Dünyada darbeciler
hep yüksek oyla gelir. Esed’in meşrulaştırılması gibi bir çaba var”
düzeltmesiyle verdiği ayarı kastediyorum.
Ondan önce de Katolik dünyanın ruhani lideri Papa’ya verdiği
ayarı hatırlayalım.
Malum, Türkiye’ye gelmeden önce Mısır’ın darbeci generali
Sisi’yi Kabul etmişti Papa hazretleri. Yine dünyanın canlı izlediği basın
toplantısında Papa’ya darbecilerle iş tutmanın vebalini hatırlatarak ince ayar
verdi.
Erdoğan, dünya 5’ten büyüktür diye haykırarak sadece mazlum
Müslüman dünyanın değil, küçümsedikleri o üçüncü dünya halklarının da, BM’de
daimi üye olmayan ülkelerin de vicdanının sesi olmayı üstlenmiş bir liderdir.
Bir siyasetçi olarak onun vizyonu ve cesareti küresel güç
dengelerine göre kendilerine sansür uygulayan akademisyenlerin, gazetecilerin
ve muhalif siyasi liderlerin çok önünde. Halka özgüven aşılıyor. Müslüman
dünyanın haklarını en yüksek sesle bütün dünyaya haykırıyor. “Siyasi geleceğime
mal olsa da” kararlılığıyla Kürt sorununu çözmeye böylece düşük yoğunluklu bir
savaşı bitirmeye kendisini adayabilen bir lider o.
Her beşer gibi onun da hataları vardır ve olacaktır da.
Yukarıdaki kanaatim bu hakikati görmezden geldiğim manasına gelmiyor. Lâkin
Erdoğan bağımsız, güçlü ve oyun kurucu bir ülke hayali kuruyor; Filistin’in
Arakan’ın, mazlum Suriye halkının ve daha nice halkların umudu, sessiz
yığınların sesi oluyor.
Bir Filistinli, Suriyeli, Mısırlı, Pakistanlı ve Arakanlıya, bir
Patanili, Açeli ve Morolu’ya sorduğunuzda onlar sizin söylemekten çekindiğiniz
ve bu kadarı da abartma dediğiniz bir misyonu yüklüyorlar ona.Bu meyanda ona
Selahaddin Eyyübi misyonu biçenler hiç de az değil. Ne kadarı gerçek ne kadarı algı tartışılabilir elbette. Ama bu
Ümmetin çocukları da bu algıya durduk yerde sahip olmadılar.
Kanaatim odur ki bahsettiğim bu liderlik meselesi Erdoğan
sonrası çok daha iyi anlaşılacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder