Lütfen
Sabırla okuyun.
Bu makalede yazılacak olan Amerika ve İsrail
devletlerinden kasıt aslında bütün planların arkasındaki tek ülke olan
İngilteredir
Bu yazının kaybedeni çok, önceden söylemiş olayım.
ABD'yi gaza getirip Irak'a sokan ve tek kurşun atmadan güney
petrollerine konan İngiliz AKLI, Kuzey Irak petrollerine girmeye hazırlanan bir
TÜRK AKLI'na tahammül edemiyor.
"Köle sahibinin karşısına nasıl çıkar" diye çıldırıyor.
1-
Fethullah Gülen Amerika’ya yerleşmese idi dünyanın dört bir yanında okullar
açılmayacaktı.Amerika buna müsaade etmezdi.
Orta doğu’da Türkiye gibi bir müttefiki elde tutmanın yolu sadece
Hükumet ile iyi ilişkiler kurmak anlamına gelmez, halkın sevdiği kanaat lideri
olarak tanıdığı şahısları da kontrol etmekten geçiyordu. Amerika Türkiye’de bir
kaç kanaat liderini kontrol altına alabildi. Daha fazla kanaat liderine nüfuz
edemeyince kendisi kanaat liderleri ortaya çıkarmaya çalıştı (İskender
Evrenosoğlu, A.O v.b) Kendi yarattıkları kanaat önderleri tek tek ellerinde
patlayınca (kimi sapık çıktı, kimi kedi meraklısı) ellerinde kala kala
Fethullah Gülen kalacağını anladılar bu yüzden Fethullah Gülen’i her anlamda
desteklediler. Fark ettiyseniz Rusya (Putin ve Medvedev) ülkesinden önce
sermaye baronlarını kovdu, sonra da Gülen okulları gibi tehlike arz edebilecek
yapılanmalara yasak getirdi.
Mesela Rusya’da Gülen Gurubu’nun okulları tek tek kapatılırken
Süleymanlı Cemaati’nin yurtlarına hiç dokunulmadı. Bununla ilgili Rusya’dan
Türkiye’ye özel bir ekibin gelip buradaki Suleymanlı Cemaati’ne ait yurtları
tek tek gezdiğini ve bu cemaatin tamamen ıslah çalışması yaptığına kanaat
getirip bunu rapor olarak Putin’e sunduğunu biliyor muydunuz? Aynı çalışmayı
Gülen Okullarında da yaptılar ancak bu okullarda devletlere nufuz edebilmek
adına insanlar yetiştirildiğini anladıkları zaman bütün okulları tek tek
kapattılar.
Diğer ülkeler de aynı şeyi
yapacaklardı ancak Amerika buna müsade etmedi ve Gülen okullarının dünya
çapında yayılmasına müsaade etti. Tek şartla ; O da Gülen’in Amerika’da kendi
kontrolleri altında kalmasıydı.
2- Türkiye’de Atatürk’ün kurduğu Hükumet dahil hiç bir Hükumet İngiltere’den onay almadan kurulmamıştır.
2- Türkiye’de Atatürk’ün kurduğu Hükumet dahil hiç bir Hükumet İngiltere’den onay almadan kurulmamıştır.
İngiliz kraliyet ailesi Erdoğan’ında hükümeti kurabilmesi adına Amerika
ve İsrail’e gerekli yetkileri vermiş ve Erdoğan’ı desteklemelerini emretmiştir.
Bu durumda açıklanabilecek bir kaç sebep vardır. Birincisi ileride
yapacaklarını düşündükleri Arap baharları için Orta doğuda gösterebilecekleri
örnek pilot devlet (Arap baharları olmadan önce Hükumet kurulmuştu).
İkincisi İsrail’in güvenliğini sağlayabilecek bir devlet. Üçüncüsü
madden çökmüş olan Orta doğu’ya yeni bir nefes katacak devlet. Bunları sol
partili biri başaramazdı. Çünkü sadece çalmakla yetinirdi, öyle de oldu.
Milliyetçi yapamazdı, işi gücü halkı birbirine kışkırtmak olurdu, oysa Orta
doğu İslam adı altında birliğe muhtaçtı, bunu Anap yapamazdı çünkü güçlü bir
liderleri yoktu. Bunu yapabilecek tek kahraman Recep Tayyip Erdoğan’dı.
İstanbul’u yeniden inşa eden adam olarak biliniyordu. Ve Erbakan gibi mükemmel
bir şahsiyeti halkın ihmal edebilmesi için karşısına defolu da olsa mükemmel
bir başka adam çıkarmak gerekirdi. Erdoğan da bunun için Amerika’ya gitti.
3- Erdoğan’da Amerika’yı kullanacaktı.
3- Erdoğan’da Amerika’yı kullanacaktı.
Erdoğan
Amerika’da bazı görüşmeler ve anlaşmalar yaptı. Bunu kimse inkar edemez. Ama
buna kimse devleti sattı da diyemez.
Erdoğan akıllı adamdı. Bu ülkeyi o istese de istemese
de Amerika’nın istediği birileri yönetecekti. En azından kendi kontrolünde bu
yönetimin olması, bazı hürriyet ve özgürlükleri Türkiye’ye getirebilmesi,
toplumun daha ferah yaşaması demekti. Bu yüzden Amerika’nın teklifini geri
çevirmedi.
Amerika kendi yaptığı planlar dahilinde Erdoğan’ı kullanacaktı. Böylece
hem kanaat önderi Fethullah Gülen hem de Siyasi Lider Erdoğan avuçlarının
arasında olacaktı. Ama onlar plan yaparken Erdoğan boş durmamıştı. Erdoğan
onların kendisini kullandıklarını zannetmesini istemişti. Amerika Erdoğanı,
Erdoğan’da Amerika’yı kullanacaktı.
Bir yere kadar. Amerika
Erdoğan’ın foyasını anlayana kadar Erdoğan istediği gücü elde etmiş olacak ve
Amerika’ya kafa tutabilecekti. Erdoğan Rusya’yı aydınlığa kavuşturan Putin’i
örnek alıyor, Erbakan’ın ona öğrettiği tarih derslerini tekrarlıyor, Davutoğlu
gibi dış siyaset dehalarını yanı başından ayırmıyor, 28 şubattan aldığı Medya
dersi ile bir yandan TV, Gazete ve Radyo kanallarında nüfuz oluşturmaya
çalışıyor, Türkiye’de sözü geçen siyaset, din ve bilim adamlarını tek tek
arkasına alıyor, Ordu’da yeni düzenlemeler yapıyor, üst üste yasalar çıkarıyor,
polisi güçlendiriyor, yargıyı arkasına alıyor, her çevreden tekmil koca bir ordu
hazırlıyordu. Erdoğan bütün bunları yaparken birine çok güvenmiş ve bütün bu
guruplar içinde kadrolaşmasına müsaade etmişti. O kişi Fethullah Gülen’di.
4- Türkiye’nin ekonomik durumu her geçen gün daha iyiye giderken, sıfırlar paralardan atılıyor, yeni köprüler, yeni şehirler, yeni metrolar, yeni kanallar, yeni istihdamları beraberinde getiriyor,
4- Türkiye’nin ekonomik durumu her geçen gün daha iyiye giderken, sıfırlar paralardan atılıyor, yeni köprüler, yeni şehirler, yeni metrolar, yeni kanallar, yeni istihdamları beraberinde getiriyor,
140 lira olan asgari ücret 1000 TL oluyor, daha önce İstanbul’un Anadolu
yakasında sadece Carreffour AVM varken, her ilçede 3′er 5′er AVM açılıyor ve
her biri tavan cirolar yapıyor, altyapı iyileştirmeleri sonuca gidiyor, yollar
dubleleşiyordu. Bütün bunlar olurken devletin kasası da doluyor, devlet faiz
ödemeyi bırakıp borç vermeye kalkıyor, İran ile ticaret yapmak için
uluslararası para akışını sağlayan SWIFT kodu kullanmıyor ve muazzam bir para
akışı sağlanıyor, bu paranın miktarını ne ABD ne başka devletler öğrenemiyor,
hepsi çıldırıyordu. Artık kasada yeterince para biriktiğine inanan ve bu parayı
birilerinin yemesi gerektiğini düşünen bir Amerika vardı artık. Bu parayı
yiyecek olan baronlar da hazırolda bekliyordu. Recep Tayyip Erdoğan Davos’ta
İsrail devlet başkanını yerin dibine sokuyor, bütün ülkeler ağzı açık izliyor,
Mavi Marmara’da sadece Türkler şehit verirken Türkiye bir anda İslam aleminin
bilinçaltında küflenmiş olan Ümmet bilincinin merkezi oluyordu. Artık Amerika
için hareket vaktiydi, daha fazla bekleyemezdi. Daha fazla güçlenmemeliydi
Türkiye. Çünkü Başbakan yerli otomobilden bahsediyor, Uzaya uydular
fırlatılıyor, kendi uçağımızı ve helikopterimizi üretmekten bahsediyor, Altay
Tankı İsrail’in ve Almanya’nın üzerinde yıllarca çalıştığı tanklara taş
çıkartıyor, silah ihracatımız silah ithalatına yaklaşacak kadar artıyor,
Türkiye önü kesilemez bir dönemece giriyordu. Artık buna dur demeliydi. Tek eksik,
yargı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın destekçileri karşısında cılız kalan medya
gücüydü. Ne yapmalıydı?
5- Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmenin zamanı gelmişti. AMA HESABA KATMADIKLARI BİR ŞEY OLDU.
5- Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmenin zamanı gelmişti. AMA HESABA KATMADIKLARI BİR ŞEY OLDU.
Türkiye’deki
bütün sermaye baronlarını, bütün medya gücünü, bütün hukukçuları, bütün
üniversiteleri, bütün yargı birimlerini, bütün kanaat önderlerini, bütün
muhalif partileri, bütün vakıfları, bütün dernekleri, LGBT gibi kenarda köşede
lazım olur diye kurdukları bütün örgütleri tek yumruk haline getirip, Recep Tayyip
Erdoğan’ı devirmenin zamanı gelmişti.
Bunun için bahane hazırdı. Gezi Parkında ağaç
eylemi yapılacak, önceden ayarlanmış polisler aşırı güç kullanacaklar, toplum
tepki gösteriyormuş gibi oraya toplanacak ve bir yıkıma start vereceklerdi.
AMA
HESABA KATMADIKLARI BİR ŞEY OLDU.
İstihbarat teşkilatı mevcut
emniyetten bağımsız bir şekilde çalışarak Gezi Parkı olaylarını tek tek deşifre
etti, Hükumet’in destekçisi bazı medya organları ve yazarlar dakika dakika
olanları yazdı ve en önemlisi milyonlarca insan Recep Tayyip Erdoğan’a DİK DUR
EĞİLME BU MİLLET SENİNLE mesajı verdi. Bu mesajı ne CNN’in 24 saatlik gezi
parkı canlı yayını, ne Financial Times’ın kötü ekonomi yalanları, ne BBC’nin
ajan muhabirleri, ne de Almanya’dan gelen Otpor Örgütü uzmanları alt edemedi.
Çünkü mesaj millettendi ve millet bütün güçlerin üstünde bir güçtü. Milletin
gücü olmadan hükümeti devirmek ise kumda tuğla ile arabacılık oynamaya
benzerdi.
6- Hükumet’i Gezi’de devirip yerine hem sağdan hem de soldan bir karışım yaparak ekip yerleştirmek isteyen Amerika bunu beceremeyince gizli silahını ortaya çıkarmaya karar verdi. Artık risk alma vakti gelmişti.
6- Hükumet’i Gezi’de devirip yerine hem sağdan hem de soldan bir karışım yaparak ekip yerleştirmek isteyen Amerika bunu beceremeyince gizli silahını ortaya çıkarmaya karar verdi. Artık risk alma vakti gelmişti.
Gezi’de oluşturdukları muazzam gücün Recep Tayyip Erdoğan’a işlememesi
Amerika, İngiltere gibi dış güçleri daha fazla korkuttu. Kolunu kırdıklarını
düşündükleri Türkiye’nin kafasını koparma vakti gelmişti. Bunu meydan savaşında
beceremedikleri aşikardı. En iyisi brütüsçülük oynamaktı. En iyisi Recep Tayyip
Erdoğan’ın beklemediği biri ile beklenmedik bir hamle üzerinden saldırmaktı. Harcayacakları
kişi belliydi. Aslında elde kalan son kişiydi o. Bunu yaparak hem Fethullah
Gülen’in gücünü zayıflatacaklardı hem de Recep Tayyip Erdoğan’ın. Yani dış
güçler bir taşla iki kuş vuracaklardı.
7- Gezi olayları sonrası hemen kirli oyunlar oynanmaya başlandı. Hükumetin bakanları ve çocukları hedefe alındı. Takipler yapıldı. Görüşmeler kaydedildi. En önemlisi Devlet’in en büyük bankası olmaya aday Halkbankası da bu operasyonla beraber dibe çökecek, İran ile yapılan ticaret engellenecekti. Hakan Fidan’ın kellesini isteyen İsrail yerine piyon olarak cemaatin adamını koyacak, Türkiye’nin bütün istihbaratını eskiden olduğu gibi elinde tutacaktı.
7- Gezi olayları sonrası hemen kirli oyunlar oynanmaya başlandı. Hükumetin bakanları ve çocukları hedefe alındı. Takipler yapıldı. Görüşmeler kaydedildi. En önemlisi Devlet’in en büyük bankası olmaya aday Halkbankası da bu operasyonla beraber dibe çökecek, İran ile yapılan ticaret engellenecekti. Hakan Fidan’ın kellesini isteyen İsrail yerine piyon olarak cemaatin adamını koyacak, Türkiye’nin bütün istihbaratını eskiden olduğu gibi elinde tutacaktı.
Operasyon Başbakan Erdoğan’a kadar uzanacak, Başbakan Erdoğan’ı istifa
ettirir ettirmez içeri alacaklardı. Hedef büyüktü, gözler karaydı. Bütün
emirler verilmiş. 17 Aralık gecesini ikinci bir lozan yapacaklardı. Cemaat
yargı organlarında meşhur iki savcısını kullanacak, medya ayağında ise sahibi
oldukları organlar haricinde eski operasyonlarda ismi bavullarla geçen iki
tetikçisini kullanacaktı. Onlar da hazırdı. Onlar Askeri vesayeti ortadan
kaldırmışlardı. Onlar yargı vesayetini ortadan kaldırmışlardı. Onlar eğitim
vesayetini ortadan kaldırmışlardı. Onların önünde kimse duramamıştı. Başbakan
da duramazdı. Hükümeti de devireceklerinden emin bir şekilde çıkmışlardı yola.
Halbuki onlar bütün bu vesayetleri ortadan kaldırırken yanlarında Başbakan ve
dolayısı ile millette vardı. Başbakanı ortadan kaldırırken bunu hesap
edememişlerdi. Millet karşılarında dikilecek, boylarının ölçülerini
alacaklardı. Bir savaşı kumandanın değil, ordunun kazandığını unutmuşlardı.
Önceki savaşları kendilerinin kazandıklarını zannediyorlar ve bu sarhoşlukla
operasyona başlıyorlardı.
8- 17 Aralık’ta operasyon başladı, bakan çocukları, vekil çocukları, iş adamları tek tek baskınlarla içeri alındı, sorgulandı. Sorgu başladığı ilk gün medyanın iki tetikçisi bir bir dökülmeye başladı,
8- 17 Aralık’ta operasyon başladı, bakan çocukları, vekil çocukları, iş adamları tek tek baskınlarla içeri alındı, sorgulandı. Sorgu başladığı ilk gün medyanın iki tetikçisi bir bir dökülmeye başladı,
7-8 ay önceki mesajları ortaya çıktı, operasyondan bu şahısları haberdar
eden savcılar nasıl oluyor da üslerini veya yargı kurumlarını
bilgilendirmiyordu, operasyonu bu şahıslara sızdıran emniyet müdürleri nasıl
oluyor da operasyondan üslerini haberdar etmiyordu. Ortada bir kapan vardı ve
bu kapanın üzeri Ananas bitkisi ile kamufle edilmişti. Kimse farkında değildi.
Herkes Fethullah Gülen 4 metre kare bir odada sabahtan akşama kadar ibadet
ediyor ve sadece ağlıyor diye inanmışken ortaya akıl almaz ses kayıtları
çıkıyor ve cümle alem yeryüzüne gelmiş geçmiş en büyük CEO, GENEL MÜDÜR’ü yani
Fethullah Gülen’i tanımaya başlıyordu.
9- Operasyon sekmişti, nokta atışı yapacağını zannedenler yanılmıştı, devlet kurumları ve özellikle istihbarat iyi çalışıyordu. Düşman 1 yıl içerisinde 2. tarihi yenilgisini almaya hazırlanıyordu.
9- Operasyon sekmişti, nokta atışı yapacağını zannedenler yanılmıştı, devlet kurumları ve özellikle istihbarat iyi çalışıyordu. Düşman 1 yıl içerisinde 2. tarihi yenilgisini almaya hazırlanıyordu.
Onlar için bu iki yenilgi bizim için ise bu iki zafer o kadar önemliydi
ki Rusya Devlet Başkanı Putin “Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini
alkışlıyorum” diyordu. Bosna Hersek’ten, Malezya’dan, Filistin’den, Mısır’dan,
Endonezya’dan, Pakistan’dan Müslümanlar gösteriler yapıp son kalenin ayakta
kalmasını istiyorlardı. Evet Türkiye son kaleydi. Sermaye baronlarının at
koşturmak için sabırsızlandığı, bankaları tekrar boşaltmak için can attığı,
devlet kurumlarını iç etmek için ağızlarının sulandığı, ezanı susturmak,
insanları yozlaştırmak, şeytana hizmet etmek için ter döktükleri son ülke
burasıydı.
10 – Üçüncü Dünya Savaşı çıkmıştı. Kimsenin haberi yoktu. 3. dünya savaşı çoktan başlamıştı.
10 – Üçüncü Dünya Savaşı çıkmıştı. Kimsenin haberi yoktu. 3. dünya savaşı çoktan başlamıştı.
Bangladeş’te Müslümanlar sokakta
öldürülüyor. Myanmar’da Budistler camii ve Müslüman mahalleleri basıp masumları
diri diri yakıyor, Filistin’de duvarlar örülüp Müslümanlar açlığa terk
ediliyor, Mısır’da darbe yapılıp sokak ortasında katliamlar yapılıyor, Irak’ta
Şii ve Sünni bahanesi ile her gün onlarca bomba patlıyor, Suriye’de Esad rejimi
Müslümanlara kan ağlatıyor, Doğu Türkistan’da Çin Halk Cumhuriyeti Müslümanları
kısırlaştırıyor, Somali’de, Etiyopya’da çölün ortasında bile El Kaide denen ve
ismini bile Amerikalılardan duyduğumuz bir örgüt hortluyor, Müslümanlar
dünyanın her yerinde zulüm ve işkence altında eriyordu. Savaş olmayan,
kazandığımız bir tek yer vardı. Müslümanları tekrar bir araya getirecek, İslamı
tekrar diriltecek, yeniden bir dirilişe şahitlik edecek o topraklar
Türkiye’ydi. Şeytanın ve uşaklarının tek amacı burada da fitne ateşini yakıp
İslamı somut olarak tamamen ortadan kaldırmak, ortada güçlü bir İslam devleti
bırakmamaktı. Evet Müslümanlar bunun farkında değildi ama 3. dünya savaşı
çoktan başlamıştı.
11- Türkiyeyi de savaşın ortasına atmak isteyen, pasifize etmek isteyen dış güçler ellerinde son kozu olan cemaati kullanmaktan çekinmediler.
11- Türkiyeyi de savaşın ortasına atmak isteyen, pasifize etmek isteyen dış güçler ellerinde son kozu olan cemaati kullanmaktan çekinmediler.
Milletvekilleri istifa ettirdiler, bürokratları yasa dışı hareketlere
teşvik ettiler, bazılarını tehdit ve şantajla taraflarına çekmek istediler. Bu
yüzden belki Başbakan Haşhaşi benzetmesi yaptı. Belki bu yüzden bu benzetme
cemaatin bu kadar zoruna gitti. Gitmeliydi. Çünkü doğruydu. Yanlış olsa gülüp
geçeceklerdi. Öyle olmadı ve olmayacakta.
12- Hedef yerel seçimler değil genel seçimler, bundan sonra 1 yıl boyunca Akparti’de istifalar devam edecek, bazı bölgelerde patlaklar olacak, farklı savcılar, farklı soruşturmalar olacak, farklı ses kayıtları, farklı görüntüler çıkacak ortaya. Hedef 1 sene içerisinde genel seçimler yapılana dek Hükumeti yıpratmak olacak. Bu yarışın kaybedeni hem Akparti olacak hem Cemaat. Kazanan ise şakşakçılar. Yani eline cips ve kola alıp evlerinde mücadeleyi TV’den keyifle izleyenler. Bizim Gezi’de yapamadığımızı 1 gecede cemaat yaptı diyen zihniyet olacak kazanan.
13- Fethullah Gülen Türkiye’de olsaydı ve CEO olmak yerine Hoca efendi olmayı tercih etseydi şu anda Türkiye’de durum çok farklı olurdu.
12- Hedef yerel seçimler değil genel seçimler, bundan sonra 1 yıl boyunca Akparti’de istifalar devam edecek, bazı bölgelerde patlaklar olacak, farklı savcılar, farklı soruşturmalar olacak, farklı ses kayıtları, farklı görüntüler çıkacak ortaya. Hedef 1 sene içerisinde genel seçimler yapılana dek Hükumeti yıpratmak olacak. Bu yarışın kaybedeni hem Akparti olacak hem Cemaat. Kazanan ise şakşakçılar. Yani eline cips ve kola alıp evlerinde mücadeleyi TV’den keyifle izleyenler. Bizim Gezi’de yapamadığımızı 1 gecede cemaat yaptı diyen zihniyet olacak kazanan.
13- Fethullah Gülen Türkiye’de olsaydı ve CEO olmak yerine Hoca efendi olmayı tercih etseydi şu anda Türkiye’de durum çok farklı olurdu.
Bilmem hatırlar mısınız? Bütün
bunların farkındaymış gibi son genel seçimlerden sonra “Artık Gel Bitsin Bu
Hasretlik” demişti Başbakan. Sizce bunların farkında değil miydi Başbakan?
Fethullah Gülen Türkiye’de olsaydı ve CEO olmak yerine Hoca efendi olmayı
tercih etseydi şu anda Türkiye’de durum çok farklı olurdu. Ama vazgeçemedi
şirketlerinden. Amerika’da kalmayı tercih etti. Yani baronlarla el ele olmayı
tercih etti. İsrail’i tercih etti. Mavi Marmara’ya ikinci defa küfür etmeyi,
Başbakan’ın başrolde oynadığı Roma oyununda Brütüs olmayı tercih etti.
Bundan sonra ne mi olacak?
Her şey size bağlı. Ya Akparti de Cemaatte gücünü yavaş yavaş kaybedebilir. Erdoğan bir sonraki seçimlerde partinin başında durur ve davaya sahip çıkarsa Türkiye kaburgasından dışarı çıkabilir. Yani hayal ettiğimiz gibi bağımsız bir ülke olabiliriz ( Şu an bağımsız olduğumuzu düşünmüyorsunuz değil mi? )
Bundan sonra ne mi olacak?
Her şey size bağlı. Ya Akparti de Cemaatte gücünü yavaş yavaş kaybedebilir. Erdoğan bir sonraki seçimlerde partinin başında durur ve davaya sahip çıkarsa Türkiye kaburgasından dışarı çıkabilir. Yani hayal ettiğimiz gibi bağımsız bir ülke olabiliriz ( Şu an bağımsız olduğumuzu düşünmüyorsunuz değil mi? )
Ancak
Başbakan artık ben yokum derse bu ülkeyi taşıyacak başka kahramanların
olmadığını belirtmek isterim.
Maalesef
savaş ince bir sanattır. Tecrübe, Bilek ve Yürek gerektirir. Biri eksik olursa,
eninde sonunda kaybedersiniz.
Beddua ile yazıyı tamamlamanın bir anlamı yok. Bu ülkenin bir ferdi olarak dış güçlerin oyunlarını bozacak tek güç yine Millettir.
Beddua ile yazıyı tamamlamanın bir anlamı yok. Bu ülkenin bir ferdi olarak dış güçlerin oyunlarını bozacak tek güç yine Millettir.
Yani
sağlam irade’dir. Lütfen İrademize sahip çıkalım.
Tabi önce İradeli olmak kaydı ile. Hükumet ve Cemaat kavgası diye başlık
attık ;
Ama aslında başından beri demek istediğimiz tek şey bu kavganın Hükumet
ve Cemaat arasında olmadığı.
Bu kavga Türkiye ile dünyanın
kavgası. Bu kavga Hak ile Batılın kavgası
- G. GÜNDOĞDU
- G. GÜNDOĞDU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder