Ekonomisi zaten kırılgandı. Burnu büyüklüğünden tembelleşmiş, üretken sermayesini Asya’ya kaptırmıştı.
ABD İMPARATORLUĞU YIKILIYOR
2008’de patlak veren krizden çok önce de krizin belirtileri mevcuttu.
Ama 2008’deki yapısal kriz için söylediğimiz 1929’daki “Büyük Buhran”dan bile büyük sözü her geçen gün
doğrulandı. Ve hükümetin kilitlenmesi, bir anlamda kepenk indirmesi günü de
geldi çattı.
KEPENK İNDİ
1 Ekim’de ABD Federal Hükümeti,
Kongre’nin bütçe tasarısını onaylamaması nedeniyle “kepenk indirdi”, yani kapandı.
Bildiğiniz dükkan
kapanması gibi. 1 milyon kamu çalışanı maaşlarını alamadı ve zorunlu izne
gitti. 1,4 milyon ordu mensubu yine maaş alamadı. Maliye Bakanlığı’nın İran ve
Suriye yaptırımları, istihbarat servislerinin gizli operasyonları sekteye
uğradı. Vize, pasaport işlemleri durdu. Emeklilere, gazilere, Dar gelirlilere
bebek ve çocuk yardımları dondu.
17 Ekim’e
kadar bu iş çözülmezse ABD’de hükümetin elinde sadece 30 milyar dolar kalacak.
Bu da koca devin dişinin kovuğuna yetmez. Dış borçlanma tavanını da aştığı için
borç da alamayacak, temerrüde düşecek. Yani çarkları döndüremeyecek.
ABD’nin
temerrüde düşmesi faciayla sonuçlanabilir ve ülkeyi geçtiğimiz yüzyıldaki Büyük
Buhran’dan bu yana en derin durgunluk girdabına düşürebilir. Tek başına
temerrüt tehdidi bile Amerikan ekonomisi için son derece zararlı ve tehlikeli.
Bu uyarılar,
ABD Maliye Bakanlığı’nın yayınladığı “devletin borç seviyesini yukarı çekme
sorununun siyasileştirme denemelerinin potansiyel makroekonomik etkilerine”
ilişkin yeni raporunda yer alıyor.
Devlet
borcunu karşılamak için elinde mevcut son paraları kullanan bakanlık, paraların
17 Ekim’de tükeneceği uyarısında bulundu. Kongrenin bu tarihe kadar devletin
borç seviyesini halihazırdaki tavan olan 14,3 trilyon doların üzerine
yükseltmemesi durumunda tam bir felaket yaşanabilir. 17 Ekim’de temerrüde düşen
bir Amerika’nın yaratacağı büyük anafor Türkiye gibi bağımlı ülkeleri de içine
çekebilir bu arada.
Günlük kriz
faturası hükümete 300 milyon dolara mal oluyor. Bütçe açığı zaten 1 buçuk
trilyon dolar. ABD borçlarını ödeyemez hale gelirse başta AB ile olan ortak
Pazar anlaşması olmak üzere tüm küresel arenada şapa oturur. Bu halde doların
hakimiyetini de artık daha fazla sürdüremez. Bu da onun felaketi demektir.
Bu krizin sonunda Obama acil durum
yetkisini kullanarak krizi bitirebilir, ama o da kozlarını oynamayı yeğliyor.
Obama krizin faturasını, “mali muhafazakarlar”a kesti. Bu
terim İsrail’e endeksli “yeni muhafazakarları”yani “Neo-Conservative”leri çağrıştırıyor. Onlar Obama’ya
krizden çıkış için yeni savaşlar dayatıyor, Obama ise kendisini seçenlere yani
dar ve orta gelirli kesime dayanıyor.
ASYA ÇAĞI GELİYOR
Ama gelinen
noktada Amerikan İmparatorluğu’nun artık bu durumu sürdüremez olduğu
tescilleniyor. Bu arada tam da bu dönemde Amerikan ordusunun El Kaide’ye
yönelik eş zamanlı operasyonları, bana sanki, Obama’dan bütçede ayağına çelme
taktığına inandığı İsrail lobisine bir yanıt gibi geliyor.
Her ne
olursa olsun emperyalizm artık bunalımdadır. Amerikası, Avrupası, İsraili ve
Japonyası ile dünyaya eskisi gibi nizam vermekten uzaktır. Bunların elinden
beslenen bölücü ve gerici unsurlar için de bu iyi bir haber değildir
elbette.
Sam Amca’nın Irak ve Libya’daki “zaferleri”nden sonra Mısır ve
Suriye’de duvara toslaması şaşırtıcı değil.
Eğer büyük
bir çılgınlık olmazsa, Doğu (Asya) ve Güney (Latin Amerika ve Afrika) bu kaotik
süreçte nefes alma imkanı bulacaktır.
Umarız ki
Türkiye de…
Hüseyin Vodinalı
Akşam
gazetesi yazarı Turgay Güler,
Yazısından
dolayı Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’ya ayar verdi
Paralellerin ibretlik savruluşunu ise
şu yazıyla çarpıcı biçimde ortaya koydu:
EKREM’İN DEVİRDİĞİ ÇAMLAR
BURADAN PENSİLVANYA YA YOL OLUR
Bizimki dünkü yazısında ne çamlar
devirmiş, ne çamlar!
Emin olun o çamlar buradan Pensilvanya’ya
yol olur.
Nereden aklına gelmiş, nasıl düşünmüş, biri mi kulağına fısıldamış bilemiyorum?
İncil’den bir hikâye bulmuş, o hikâyeyi de köşesine taşımış.
“Ne var bunda?” demeyin.
Daha ne olsun? Bizimki Fethullah Gülen’i Hazreti İsa’ya benzetmeye kalkışmış!
Sözüm ona çaktırmadan!
Hazreti İsa’nın çilesini anlatmış, bundan da Fethullah Gülen’e pay çıkarmış.
Sözüm ona çaktırmadan!
İkisi de aynı yolun yolcusu demeye getirmiş.
Özetle demiş ki; Hazreti İsa’yı çarmıha gerdiler, bugün de Gülen’i germek istiyorlar.
Dün Hazreti İsa’yla alay ediyorlardı, bugün de Fethullah Gülen’le.
Nereden aklına gelmiş, nasıl düşünmüş, biri mi kulağına fısıldamış bilemiyorum?
İncil’den bir hikâye bulmuş, o hikâyeyi de köşesine taşımış.
“Ne var bunda?” demeyin.
Daha ne olsun? Bizimki Fethullah Gülen’i Hazreti İsa’ya benzetmeye kalkışmış!
Sözüm ona çaktırmadan!
Hazreti İsa’nın çilesini anlatmış, bundan da Fethullah Gülen’e pay çıkarmış.
Sözüm ona çaktırmadan!
İkisi de aynı yolun yolcusu demeye getirmiş.
Özetle demiş ki; Hazreti İsa’yı çarmıha gerdiler, bugün de Gülen’i germek istiyorlar.
Dün Hazreti İsa’yla alay ediyorlardı, bugün de Fethullah Gülen’le.
YAHU ARKADAŞ NEDİR BU
PEYGAMBERLERİN SİZDEN ÇEKTİĞİ?
Yahu arkadaş nedir bu peygamberlerin
sizden çektiği?
Allah aşkına düşün yakalarından!
Tövbe estağfurullah!
Hazreti İsa’ya ve arkadaşlarına karşı yürütülen korkunç karalama/sindirme hareketini anlatmış.
“Bak! Bugün aynısı bize yapılıyor!” demek istemiş.
Allah’ım Allah’ım.
Uzatmayalım, hikâyenin sonunda Hazreti İsa hakkında idam kararı çıkıyor.
Karar onay için Roma valisi Pontius Pilatus’un önüne getiriliyor.
Pilatus imzalamamak için çok direniyor, bu vebale ortak olmak istemiyor. Ancak baskılara dayanamayıp, koltuğundan da olmamak için imzalıyor.
Böylece o günkü azgın toplumun da isteğiyle Hazreti İsa çarmıha geriliyor!
Sonra Pilatus herkesin gözü önünde bir ibrik suyla ellerini bir güzel yıkıyor.
Demek istiyor ki; “Benim elim temiz, günah benden gitti, ben istemedim, siz istediniz” .
Ekrem Dumanlı bu hikâyeyi şöyle bağlıyor:
“Pilatus’un eline peygamber kanı bulaştı. O da zalimlerden oldu. Sizin de elinize Fethullah Gülen’in ‘kanı’ bulaşır. Zalimlerden olursunuz”.
Pehhh!
Allah aşkına düşün yakalarından!
Tövbe estağfurullah!
Hazreti İsa’ya ve arkadaşlarına karşı yürütülen korkunç karalama/sindirme hareketini anlatmış.
“Bak! Bugün aynısı bize yapılıyor!” demek istemiş.
Allah’ım Allah’ım.
Uzatmayalım, hikâyenin sonunda Hazreti İsa hakkında idam kararı çıkıyor.
Karar onay için Roma valisi Pontius Pilatus’un önüne getiriliyor.
Pilatus imzalamamak için çok direniyor, bu vebale ortak olmak istemiyor. Ancak baskılara dayanamayıp, koltuğundan da olmamak için imzalıyor.
Böylece o günkü azgın toplumun da isteğiyle Hazreti İsa çarmıha geriliyor!
Sonra Pilatus herkesin gözü önünde bir ibrik suyla ellerini bir güzel yıkıyor.
Demek istiyor ki; “Benim elim temiz, günah benden gitti, ben istemedim, siz istediniz” .
Ekrem Dumanlı bu hikâyeyi şöyle bağlıyor:
“Pilatus’un eline peygamber kanı bulaştı. O da zalimlerden oldu. Sizin de elinize Fethullah Gülen’in ‘kanı’ bulaşır. Zalimlerden olursunuz”.
Pehhh!
ÇOK CAHİLSİN EKREM DUMANLI!
Kusura bakma ama çok cahilsin Ekrem
Dumanlı!
Keşke hikâyeyi İncil’den değil, Kur’an’dan okusaydın.
Neyse, ben sana anlatayım o vakit.
Çarmıha gerilen Hazreti İsa değil, benzeriydi. Kur’an bunu apaçık beyan eder.
İsa’ya benzeyen o kişiye gelince. Kendisi 12 havariden biridir.
Yani Hazreti İsa’nın öğrencilerinden biri.
Bir başka ifadeyle şakirt.
Ama hain, ama alçak.
Adı Yahuda İşkariyot.
Yahuda İşkariyot, o meşhur son akşam yemeğinin yapılacağı yeri askerlere ihbar etmiştir.
Haindir!
Allah ona bu ihanetinin bedelini de ödetmiştir.
Askerler Hazreti İsa diye, Allah’ın kudretiyle ona benzeyen Yahuda’yı alıp götürmüşlerdir.
Ve çarmıha gerip idam etmişlerdir.
Bilmem anlatabildim mi?
Keşke hikâyeyi İncil’den değil, Kur’an’dan okusaydın.
Neyse, ben sana anlatayım o vakit.
Çarmıha gerilen Hazreti İsa değil, benzeriydi. Kur’an bunu apaçık beyan eder.
İsa’ya benzeyen o kişiye gelince. Kendisi 12 havariden biridir.
Yani Hazreti İsa’nın öğrencilerinden biri.
Bir başka ifadeyle şakirt.
Ama hain, ama alçak.
Adı Yahuda İşkariyot.
Yahuda İşkariyot, o meşhur son akşam yemeğinin yapılacağı yeri askerlere ihbar etmiştir.
Haindir!
Allah ona bu ihanetinin bedelini de ödetmiştir.
Askerler Hazreti İsa diye, Allah’ın kudretiyle ona benzeyen Yahuda’yı alıp götürmüşlerdir.
Ve çarmıha gerip idam etmişlerdir.
Bilmem anlatabildim mi?
NİYE KUR’AN’I DEĞİL DE İNCİL’İ
KAYNAK YAPTIN EKREM?
İhanet, hainlik cezasız kalmıyor!
Ve son bir not.
Madem Hazreti İsa’nın çilesini anlatıp, buradan da cemaate bir pay çıkaracaktın, niçin Kur’an’ı değil de İncil’i kaynak yaptın?
Eeeee, körle yatan şaşı kalkar.
Sanırım bu ‘diyalog’ işleri yüzündendir!
Ve son bir not.
Madem Hazreti İsa’nın çilesini anlatıp, buradan da cemaate bir pay çıkaracaktın, niçin Kur’an’ı değil de İncil’i kaynak yaptın?
Eeeee, körle yatan şaşı kalkar.
Sanırım bu ‘diyalog’ işleri yüzündendir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder