- Ey Allah'ın Resûlü! Allah yolunda
yapılan cihada hangi amel denk olur?"
(Başka bir amelle) dedi, ona güç
getiremezsiniz !"
Soruyu soranlar ikinci ve hatta üçüncü
sefer tekrar sordular.
Resûlullah her seferinde aynı cevabı
verip:
(Bir başka amelle) ona güç
getiremezsiniz!" dedi ve sonra şunu ilâve etti:
Allah yolundaki mücâhidin misâli
(gündüzleri ve geceleri hiç ara vermeden oruç tutup, namaz kılan, Allah'ın
âyetlerine de itaatkâr olan ve Allah yolundaki mücâhid, cihaddan dönünceye
kadar namaz ve oruçtan hiç gevşemeyen kimse gibidir. "
Buharî, Cihad
2; Müslim, İmâret 110, (1878); Tirmizî, Fed ilu'l-Cihâd 1, (1619); Nesâî, Cihâd
17, (6,19); Muvatta, Cihâd 1, (2, 443).
KAFİRLERE KARŞI CİHAD
İslam, başkalarına boyun eğmek değildir. İslam, Allah’a O’nun
buyruklarına teslim olmaktır. Cihadı terk eden müslüman milletler düşman
kafirlerin kuklası olmaya mahkumdurlar.
İslamiyette cihadın, düşmanla savaşmanın farz kılınmasının hikmeti;
zulmü, şerri, fesadı önlemek, İslam’ı en güzel bir şekilde ve en güzel bir
öğütle, ilim ve hikmetle tanıtmak, Allah sözünü en üstün tutmak, zulmü,
kötülüğü; müslümanlara inkarcılar ve ehl-i küfür tarafından gelecek ararları
bertaraf etmek, önlemektir.
Müslümanların varlıklarının; düşmanın
zararından, tahrip ve tecavüzünden korunmasıdır.
Hazreti Ebubekir (Radıyallahu nah)ın halife seçildiği zaman yaptığı
konuşmada şöyle bir uyarıda bulunuyor:
“…Bir millet, Allah yolunda cihadı terk edecek
olursa Allah, o kavmi zillete düşürür.”
AYETİ KERİMELERDE CİHAD
KONUSUNUN ÜZERİNDE ÇOK DURULUR.
"Bana dokunmayan yılan bin
yaşasın" şeklindeki bir düşünce, İslami olamaz.
Müslüman, toplumda meydana gelen
olaylara ilgisiz kalamaz. Bu konuda Hz. Ebu Bekir'in şu ikazı, son derece
anlamlıdır:
"Ey insanlar ! Sizler, "Ey
iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz hidayette olduktan sonra, başkasının
dalaleti size zarar, vermez" (Maide Sûresi,105) ayetini yanlış
anlıyorsunuz. Biz Resululah'ın şöyle dediğini duyduk: "İnsanlar kötülüğü
görüp de, onu değiştirmeye çalışmazlarsa, Allah'ın onlara umumi bir bela
vermesi yakındır." (4)
Resulullah'ın şu ifadesi de, kâmil
müminin kötülüklere karşı tavrını belirlemektedir: " Cihadın en efdali,
zalim sultanın yanında, hak sözü söylemektir."
Toplumdaki kötülerle iyilerin
mücadelesini Resulullah (asm.), aynı gemide yer alan iki grup yolcu temsiliyle
anlatır. Bir grup yolcu geminin güvertesinde, diğer grup yolcular ise, geminin
alt katındadır. Alt kattakiler güvertedekilerden su isterler. Üstekiler ise, ne
su verirler ne de onların su almak için yukarı çıkmasına müsaade ederler. Bunun
üzerine, alt kattakiler, su elde etmek niyetiyle gemiyi delmeye başlarlar.
Üsttekiler, buna engel olurlarsa hepsi kurtulacaklar; onları kendi hallerine
bırakırlarsa, beraber boğulacaklardır. (7)
İşte toplum o gemidir. Tarihin her
devrinde bu gemiyi batırmak isteyenler olmuştur. Günümüzde de, yaşadığımız
toplum gemisini batırmaya çalışanlar az değildir. Bu menfi çalışanlara mukabil,
müspet cephede yer alanlar, görevlerini yapmak zorundadırlar. Tirmizi, Fiten,12
Bazı
İslami olarak bilinen ılımlı kesimler, cihad sevgisini mü’minlerin kalplerinden
çıkarıp atmak için “İslam kılıçla değil hoşgörü ile yayılır” gibi hezeyanlarda
bulunuyorlar.
Bunların Ku’an-ı kerimden nasibi bu
kadar…
İslam,
kılıç ile yayılmak için değil, kafirleri adam etmek için cihadı emreder.
Kafirlerin şerrinden korunmak için kılıcı emreder.
“Onlarla çarpışınız. Allah onları sizin ellerinizle (onları)
azablandırsın hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin
mü’minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun. “ (9/14)
“Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah’ın
oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah,
yaptıklarını görendir.” (8/39)
“Ey Peygamber kafirlere ve münafıklara karşı
cihad et ve onlara karşı ‘sert ve caydırıcı’ davran. Onların barınma yeri
cehennemdir. Ne kötü bir dönüş yeridir o.” (66/9)
“Allah’a ve Resûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa
çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle
ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu,
dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.” (5/33)
“Savaş, hoşunuza gitmediği halde size farz
kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve ihtimal ki
sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir”(Bakara 216)
“Allah yolunda muharebe edin. Bilin ki şüphesiz Allah hakkıyla işitici,
kemaliyle bilicidir.” (Bakara 244)
“(Ey müminler!) sizler gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak elbirlik
(savaşa) çıkın. Allah yolunda
mallarınızla,canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu, sizin için çok
hayırlıdır.”(Tevbe 41)
“Allah’a ve Peygamberine iman edip mallarınızla, canlarınızla Allah
yolunda mücahede edersiniz. Bu sizin için çok hayırlıdır; eğer bilirseniz.” (Saf 11)
Kur’an-ı Kerimde cihad ile ilgili daha bir çok ayeti kerime
bulunmaktadır.
Savaş hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki
hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki sevdiğiniz şey de
sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (2/216)
Şüphesiz iman edenler hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler;
işte onlar Allah’ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır esirgeyendir. (2/218)
Andolsun eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz Allah’tan olan bir
bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır. (3/157)
Ey iman edenler sabredin ve sabırda yarışın (sınırlarda) nöbetleşin.
Allah’tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. (3/200)
Öyleyse dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar Allah yolunda
savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken öldürülür ya da galip gelirse ona
büyük bir ecir vereceğiz. (4/74)
Mü’minlerden özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve
canlarıyla cihad edenler eşit değildir.
Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad
edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır.
Tümüne güzelliği (cenneti) va’detmiştir;
ancak Allah cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (4/95)
Ey iman edenler, toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman onlara
arka çevirmeyin (savaştan kaçmayın). (8/15)
Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet size bir musibet
isabet edecek olsa: “Doğrusu Allah bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte
olmadım” der. (4/72)
Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız, O sizi pek acı bir azabla azablandıracak
ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz O’na hiçbir şeyle
zarar veremezsiniz. Allah, herşeye güç yetirendir. (9/39)
Allah’ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar
oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad
etmeyi çirkin görerek: “Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem
ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.” Bir kavrayıp-anlasalardı.” (9/81)
“Mü’minlerden özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve
canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad
edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği
(cenneti) va’detmiştir; ancak Allah cihad edenleri oturanlara göre büyük bir
ecirle üstün kılmıştır.” (4/95)
“Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız O sizi pek acı bir azabla
azablandıracak ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz
O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Allah herşeye güç yetirendir.” (9/39)
CİHAD SEVGİSİ ALINMAK İSTENİYOR
Ilımlaştırma projesinde cihad kavramı da
sulandırılmak, Müslümanların kalplerinden koparıp alınmak isteniyor.
Halbuki müslüman mücahittir. Allah yolunda malıyla, canıyla elinden
geldiği gibi cihad eder.
Akın Halid bin Velid son nefeslerinde ne buyuruyor:
“Ey yakınlarım! Cihâda sarılın! Bu topraklar ancak cihâd etmekle
korunabilir Yermük, Rumlarla yaptığımız
ilk büyük savaştır.
Bundan sonra, daha nice savaşlar
birbirini takip edecektir.
Sakin gaflete düşmeyin!”
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz,
müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu
eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü
yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.
Müslim, İman, 78; Ebu Davud, Salat, 248
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona
zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını
giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan
kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden
kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu)
örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n
kusurunu) örter.
Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize
haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah"ın kulları, kardeş
olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal
olmaz.
Buhârî, Edeb, 57, 58
Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe
götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında
sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de
cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok
yalancı) diye yazılır.
Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104
İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden
kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah"a şirk
koşmak, sihir, Allah"ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı
yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak
buyurdu.
Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim,
Îmân, 144.
İslam literatüründe, ayet ve hadislerin
çerçevelediği anlamlarda cihad kavramı aşağıda sıralanan görev ve
sorumlulukları içinde toplamaktadır:
1. Allah’ın rızasına uygun bir şekilde
dini nefsinde ömür boyu yaşama çabası, Allah yolunda samimi kulluk gayret ve
ciddiyeti, nefse ve şeytana karşı mücadele vermek, nefs-i emmarenin tahakkümünü
kırmak,
2. Hakkın hatırını üstün tutma ve
hakikati hakim kılma gayreti,
3. Dini emirleri öğrenip ona göre
yaşamak ve başkalarına öğretmek,
4. İyiliği emredip kötülükten
sakındırmak,
5. Güçlüklere karşı göğüs germek, kaba
hareketlere karşı sabır göstermek,
6. İslam’ı tebliğ, ilahi mesajı bütün
insanlığa duyurma aşk ve gayreti,
7. Düşmanlara karşı ilmi ve fikri
mücadele, ilim ve teknolojide etkinlik ve üstünlük sağlama,
8. Maddeten terakki ederek ekonomi ve
kültür savaşında güç ve üstünlük kurmak,
9. Devleti basiretle yönetmek,
çıkarcılara, vurgunculara fırsat vermemek,
10. Başka ülkelerin siyasi, ekonomik ve
askeri tahakkümleri altına girmemek için say ve gayret göstermek,
11. Düşmanın her türlü ihanet ve
saldırılarına karşı önceden gereken her türlü tedbirleri almak,
12. Savaş zarureti ortaya çıktığında,
düşmandan korkmamak, kaçmamak, bütün güç ve gayreti ile savaşa katılmak ve
Allah’a güvenmektir.
İmam Muhammed Bakır (r.a.)
şöyle buyurmuştur: "
Hz. Mehdi (a.s) de ceddi Muhammed gibi
kılıçla kıyam edecek, Allah ve Resulünün düşmanlarını katledecektir; kılıç ve
korkuyla galib gelecek ve ordusunun hiç bir ferdi yenik düşmeyecektir".
(Bihar-ul Envar, c.51, s.218.)
Beşir şöyle der: Ebu Cafer’e (r.a.)
şöyle bir soru sordum: İnsanlar diyorlar ki Mehdi kıyam edince işler
kendiliğinden düzelecek ve bir damla kan dökülmeyecektir. Bu denilenler doğru
mudur?" İmam (r.a.) şöyle buyurdular: "Allah’a
andolsun ki bu doğru değildir. Eğer böyle bir şey mümkün olsaydı Hz.
Resulullah (s.a.v.) için gerçekleşirdi. Halbuki Hz. Resulullah’ın (s.a.v.)
savaş meydanlarında dişleri kanadı ve mübarek alnı yarıldı. Allah’a andolsun
savaş meydanlarında ter ve kanlar dökülmedikçe Sahib-ul Emr’in kıyamı başarıya
ulaşmaz." (Bihar, c.52, s.358.)
"(Her asırda) ümmetimden bir
topluluk kendilerine düşmanlık edenlere karşı üstünlük sağlayarak hak uğrunda
savaşmaya devam edeceklerdir. Nihayet onların en sonuncusu (olan topluluk) da
Mesih deccali öldürecektir."
(Buhârî, i'tisâm 10, Müslüman, İmam 247; İmare 170, 173, 174; Tirnıizî, Fiten 27, 51; İbn Mace, Mukaddime 1; Fiten 9;. Ahmed b Hanbel, V, 34,269, 278, 279.; Sünen-i Ebu Davud Terceme've Şerhi; Şamil Yayınları: 9/449)
"Mehdi'nin zuhur zamanı gelince
Allah Teala onun kılıç ve bayrağını konuşturur ve onlar da "Ey Allah'ın
dostu, kalk ve Allah'ın düşmanlarını öldür." derler. (Kıyamet Alametleri,
sayfa 164)
Hz.İmam Rıza(A.s) buyurmuştur;
"Hiçbir kimsenin, O'nun boynunda
biati olmadığı için kılıçla kıyam edecektir." (Kemaluddin, c.2, bab.44,
h.4,s.232
İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi's-selâm şöyle
buyurmuştur:
"BİZİM KAİM'İMİZ (HZ. MEHDİ (AS))
İLE ALLAH'IN RESULLERİ ARASINDA BİR TAKIM BENZERLİKLER VARDIR : .... Muhammed
(sav) ile de kılıçla kıyam etmesinde benzerliği vardır." (Kemal'ud-Din s.
322, 31. babin 3. hadis)
Hz. Mehdî'nin başına da dikkat çekilmiş,
sünnet olan sarığı başından çıkarmayacağı bildirilmiştir. (et-Burhan, Varak:
81a; elHavî, 2:61, 62; İs'âfü'r-Rağıbîn, s. 148, 149.)"Hz. Mehdî çıktığında
başında bir sarık olacak ve bir münadî 'Bu Allah'ın halifesi olan Mehdî'dir.
Ona uyunuz" diye seslenecektir." (<span>el-Kavlü'-Muhtasar, s.
25.)</span>
Mehdi benim ıtretimden bir adamdır.
Benim vahy üzerine çarpıştığım gibi o da benim sünnetim üzere çarpışacaktır.
(Naim b. Hammad)
Ehl-i Beyt’in hadislerinden de İmam-ı
Ahirzaman (r.a.) ve taraftarları savaş ve cihad vasıtasıyla küfür ve
maddeciliğe galip olacak ve savaş gücüyle zulüm ve dinsizlik taraftarlarını
yenmektedir. Bu hususta bir çok hadis vardır. Örneğin:
İmam Muhammed Bakır (r.a.) şöyle
buyurmuştur: "Hz. Mehdi (a.s) de ceddi Muhammed gibi kılıçla kıyam edecek,
Allah ve Resulünün düşmanlarını katledecektir; kılıç ve korkuyla galib gelecek
ve ordusunun hiç bir ferdi yenik düşmeyecektir". (Bihar-ul Envar, c.51,
s.218.)
Beşir şöyle der: Ebu Cafer’e (r.a.)
şöyle bir soru sordum: İnsanlar diyorlar ki Mehdi kıyam edince işler
kendiliğinden düzelecek ve bir damla kan dökülmeyecektir. Bu denilenler doğru
mudur?" İmam (r.a.) şöyle buyurdular: "Allah’a andolsun ki bu doğru
değildir. Eğer böyle bir şey mümkün olsaydı Hz. Resulullah (s.a.v.) için
gerçekleşirdi. Halbuki Hz. Resulullah’ın (s.a.v.) savaş meydanlarında dişleri
kanadı ve mübarek alnı yarıldı. Allah’a andolsun savaş meydanlarında ter ve
kanlar dökülmedikçe Sahib-ul Emr’in kıyamı başarıya ulaşmaz." (Bihar,
c.52, s.358.)
Anlaşıldığı gibi Hz. Mehdi’nin (a.s)
zaferi sadece ilahi yardım ve gaybi güçle değildir. Mucizevî bir şekilde zahiri
güçten istifade etmeksizin ıslah hareketlerini başlatmak istememektedir. İlahi
yardımların yanısıra ordu ve silah gücünden de istifade edecektir. (ilim,
teknoloji ve korkunç savaş silahlarının ilginç gelişimini de gözönünde
bulundurunuz.)
Kur'andaki İslam Birliği emrinin önüne
de bir ırka bağlılığı (Türk-İslam Birliği) katıyor. Ama Kur'an'da bir ırka
bağlılıkla İslam Birliği emri olmadığı zaten bellidir ! Bu düşüncesiyle din
üzerinden ırkçılık yapmaktadır !
Şu anda Yahudilerin yaptıkları zulüm ve
fesata rağmen onların hamisi olduğunu ve de kıyamete yakın cezalandırılacakları
ile ilgili hadisleri inkar etmektedir. Oysa Yahudilerin cezalandırılması ile
ilgili hadisten önce Kur'an-ı Kerim' de, İsra Suresininde özellikle
belirtilmektedir.
Isra SURESİ
4 - Biz İsrailoğulları'na Tevrat'ta şu
hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve
muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz."
5 - Birincisinin zamanı
gelince,üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin
aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.
6 - Sonra sizi tekrar o istilacılar
üzerine galip kıldık ve size mallarla ve oğullarla yardım ettik. Ve toplum
olarak sizin sayınızı artırdık.
7 - Eğer iyilik ederseniz, kendinize
iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer
fesadınızın zamanı gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları
ve ilk kez girdikleri gibi yine Beyt-i Makdis'e girmeleri, ele geçirdikleri
yerleri mahvetmeleri için onları tekrar göndereceğiz.
8 - Olur ki Rabbiniz size merhamet eder.
Ama siz tekrar dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi, kâfirler için kuşatıcı bir
zindan yaptık.
Şu anda Yahudiler bu ayetlerden haberdar
olmakla birlikte inanmamaktadırlar ve öyle bir ordu gelsin sonra düşünürüz
diyip cinayetlerine ve fesatlarına devam etmekteler. Yani tevbe ehli kimseler
değiller, iyilikten yana değiller. İşte bu yüzden hadislerde de
cezalandıralacağı bahsedilmektedir.
Abdullah bin Ömer (ra) bildirdi:
“Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu: "Yahûdîler
sizinle savaşacaktır! Fakat netîcede siz onlara musallat kılınacaksınız!
Öldürme o kadar şiddetli olacak ki, bir kaya parçası: ‘Ey Müslüman! Şu arkamda
duran kişi bir Yahûdî’dir. Onu öldür!’ diye haber verecektir.”(Müslim, Fiten,
81)
Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: “Resûl-i
Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu: "Müslümanlarla
Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip
gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına
saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki
Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı
müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)
Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu.
Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada
Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi'sinin
yardımcılarıdır.
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)
Peygamberimiz (s.a.v.)hiçbir zaman arap
milliyetçiliğini taşıyacak en ufak bir fikirle ortaya çıkmamış aksine arap ve
ara olmayan milliyetçilikleri yermiş hiçbir üstünlüğünün olmadığını
vurgulamıştır. İslam evrensel bir dindir bir ırka bağlılığı söz konusu
değildir.
Ahirzaman'ın son İmamı da; ırkçılık,
mezhepçilik, hizipçilik, dünyapereslik v.s. gibi İslam ümmeti içinde ihtilafa
sebebiyet vererek dağılmasına yol açan bu gibi şeylere sıfır tolerans tanıyarak
yeniden toplaması beklenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder