SORMAK GEREK, NASIL
OLUYOR DA, DAHA DÜN ORTAYA ÇIKAN BİR ÖRGÜT, İKİ ÜLKENİN TOPRAKLARINDA SAVAŞ
VEREBİLİYOR VE 44 ÜLKEDEN OLUŞAN BİR KOALİSYONA KAFA TUTABİLİYOR, DÜNYAYA
MEYDAN OKUYABİLİYOR. BÖLGEDEKİ DİĞER ÖRGÜTLERLE HESAPLAŞMAYA GİREBİLİYOR...
Madem bu kadar güçlüydüler, neden bu
güçlerini Suriye ya da İsrail’e karşı göstermediler..
Madem
Hilafet devleti ilan edeceklerdi, neden mesela Ürdün gibi kolay lokma olan
Hicaz yolu üzerindeki bir noktadan yükseltmediler hilafet bayraklarını..
Cevabını arayan
bir çok soru var..
Mehdiyet,
Mesihiyet ve Hilafetten söz ediyorsanız, bunun ana coğrafyası Şam-Kudüs..
Hilafet kültürü Hizbuttahrir sebebi ile Suriye’de çok güçlü.
Şerif
Hüseyin İngilizlerin Vahdettin sonrası halife ilan etmedikleri isim değil mi
idi..
IŞİD Ebu
Gureyb’de doğdu diyorlar.. ABD Irak’tan çekilince, serbest kalan bir grub El
Kaide üyesi, Suriye’ye geçip El Nusra ve diğer selefi örgütler içinde yer
alıyor, daha sonra bulundukları yerlerden, yanlarına aldıkları arkadaşları ile
ayrılıp ayrı bir çok uluslu cephe kuruyorlar..
Selefi
ağırlıklı ama, her ırktan insan var. Avrupa’dan, Asya’dan, Balkanlar’dan,
Kafkaslar’dan, Arap yarımadasından, Türkiye’den, her yerden.. Suudiler bu işi
yakından takip ediyorlar.. Eş zamanlı olarak tabi ki, Fransa, İngiltere, ABD,
İsrail ve Rusya, Vatikan da.. İran istihbaratı da izliyor, Türk istihbaratı
da..
Suudilerle
İran arasında gizliden gizliye yürütülen bir temas yanında güçlü bir rekabet ve
örtülü bir savaş da var.. İran, Irak ve Suriye üzerinden Arabistan’ın kuzey
yakasını kontrol altına almaya çalışırken, güneyden de Husi ayaklanması ile
Suudi Arabistan’ı kuşatmaya alıyor..
Suudiler
onun için bölgedeki Selefi savaşçıları destekliyor ve bunları İran’a, Şiilere
karşı kışkırtıyor..
IŞİD kısa
sürede, bölgedeki marka olamamış örgütleri de bir araya getirerek Irak’a
yöneldi.. Hedef Musul ve Bağdat..
Irak’ta Şii
yönetimden intikam almak için fırsat kollayan, Saddam’a yakın aşiretler,
Cumhuriyet ordusunun asker ve subayları ve Cumhuriyet ordusunun gizli silah
depolarını verecekleri, birlikte Bağdat’a yürüyecekleri bir örgüt arıyorlardı.
IŞİD bu rolü üslendi.. Arap aşiretlerinin cepheye katılmaları ile sayıları
10.000’leri buldu.. Musul’da, Arap aşiretlerinin temsilcileri, ellerine IŞİD
bayrağını alıp sokağa çıkınca Irak askerleri silahlarını bırakıp kaçtılar..
IŞİD de yönetimi ele geçirdi.. Musul’daki askeri birlikler ve hava alanında
uçak savaşlar, hatta uçak, helikopter, zırhlı taşıyıcılar, radarlar, kısa ve
orta menzilli füzeler.. Artık silah bakımından, mühimmat bakımından
eksiklikleri yok. Hatta gizli Cumhuriyet Ordusunun kimyasal silah stoklarının
da IŞİD’in elinde olduğu söyleniyor..
Dahası Musul
Merkez Bankası’ndaki milyarlarca dolar petrol parası da IŞİD’in eline geçti..
Sahip olduğu para ve silah gücü ile IŞİD bir anda marka oldu ve diğer bölgedeki
küçük gruplar bir anda IŞİD’in saflarına katıldılar..
IŞİD öyle
bir marka oldu ki, halen dünyanın bir çok yerinden yeni insanlar katılıyor..
Çoğu tekbir sesleri ile bir şehre girip zirveye Kelime-i Tevhid bayrağı dikmeyi,
putları devirmeyi, dünyaya kafa tutmayı büyük bir zafer olarak görüyor..
Aslında
Özbekistan’da ya da diktatörlükle yönetilen bir çok ülkedeki devrim hayali
kuran gençler, eğitim almak, insan toplamak, silah temini için Suriye’yi iyi
bir eğitim alanı olarak grup bu örgütlere katılıyorlar..
Şimdi
bölgede IŞİD’in paralelinde yeni örgütler ortaya çıkmaya başladı. Onlar cephe
savaşlarına girmek yerine tek hedeflere yöneliyorlar. Keskin nişancılar,
önlerinde tehlike gördükleri kişileri infaz ediyorlar..
Kan davası
güden bir başka grub da, IŞİD elemanlarını infaz için onların çevresinde
dolaşıyor.. Ailesini kaybeden, yurtlarından çıkartılanların çocuklarını bir
başka grub örgütleyip onları da IŞİD’çilerin peşine takıyor..
Batılılar,
bu vesile ile bölgedeki militanları belli lokasyonlara toplayıp çatışma içinde,
imha etme peşinde. Yani toplu terörist imha operasyonu yapılıyor.. Bir takım
kelle kesme görüntüleri ile onlara karşı yapılacak operasyon meşrulaştırılmaya
çalışılıyor.. Bu şekilde IŞİD eliyle Şiilerin silah stokları eritiliyor, Şiiler
ve Kürtler eliyle de Saddam’ın gizli ordusu ve onların silah depoları imha
ediliyor..
Bu arada
başka bir şey daha yapılıyor. İsrail ve batılı ülkelerin paralı askerleri ile
tek tek tesbit edilen, bölgedeki batının önünde sorun çıkartabilecek kanaat
önderleri ve aşiret reisleri tek tek, nokta hedefler haline getirilip suikast
timlerince infaz ediliyor..
IŞİD’in
savaşçı sayısını bu gün IŞİD kendisi de bilmiyor olabilir.. Artık 10-20
binlerle ifade edilmiyor. İki ülkenin topraklarında, 44 ülkeden olan oluşan bir
koalisyona ve İran’a, Irak yönetimine, Barzani’ye ve PKK’ya karşı
savaşıyorlar..
Bu şiddet
sarmalı yarın kontrolden çıktığında bu gücün ne zaman nereyi vuracağı belli
olmaz. Şimdi Suudileri, Mısır cuntasını, İsrail’i, ABD yi, İngilizleri,
Fransızları da asıl kaygılandıran bu.. Bu insanlar bu toprakların dışına
çıktıklarında kendi çevrelerinde yeni örgütler oluşturarak ölümüne eylemler
gerçekle
Bu kişilerin
çoğu, artık ülkelerinde döndüklerinde terörist olarak suçlanacaklarının
farkındalar.. Onlara ya sığınacak-gidecek, savaşacak bir yer bulacaksınız ya da
ne olacak göreceksiniz..
Bu iş
“Kobani” meselesinden çok daha önemli.. Kibriti gözlerine çok yaklaştıranlar,
arkasında bir ormanı kaybediyorlar..RÜZGAR EKENLER
FIRTINA BİÇECEKLER..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder